CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, madencilik projelerinin çevresel ve toplumsal etkilerine dair yaptığı değerlendirmede bölgedeki tabloyu çarpıcı ifadelerle ortaya koydu. Süllü, su kıtlığının giderek derinleştiği bir dönemde madenciliğin “en büyük tüketici” olarak öne çıktığını, Sarıcakaya ve Mihalgazi gibi bereketli havzalarda doğal dokunun hızla tahrip edildiğini söyledi.

Balıkesir'de 4.9 büyüklüğünde deprem
Balıkesir'de 4.9 büyüklüğünde deprem
İçeriği Görüntüle

KAYMAZ MAHVOLDU

Madencilik projelerine ilişkin değerlendirmesinde Süllü, “En önemli şey yöre halkının isteği. Bir kısmı çok iyi biliyor başına gelecekleri. Bugün sıkıntısı çektiğimiz en büyük şey su. Hayatta üretilemeyen tek şey. Kaynağı gün geçtikçe tükeniyor. Eski genel müdürümüz de Sarıcakaya’da bizimleydi bazı mahallelerimizde suyla ilgili sıkıntılar var ve ‘iniyoruz su yok’ diyorlar. Derin sondajlar yapmamız gerekiyor. Madencilikteki en büyük sıkıntı da bu. Ağaç kesimi olarak bakıyorlar sadece ağaç değil. Ağaçların altındaki su kaynakları yok oluyor. Yağışlar azalacak. Kar yağmayacak. Madencilik inanılmaz su tüketimine yol açıyor. Güzelim o Sarıcakaya ve Mihalgazi İstanbul’un bütün yeşilliğini veren bereketli topraklarımız Türkiye’nin ikinci mikroklima iklimi olan bölgemize yazık günah değil mi? Altınsız yaşayabiliriz ama susuz yaşayamayız, gıdasız yaşayamayız. Vatandaşı kandırıyorlar. Kalkınacak bölge diyorlar. Kaymaz’a gitsinler görsünler kalkınmış mı? Kaymaz fasülyemiz yok oldu. Kanserden ölüyor insanlar. Kaymaz mahvoldu. Maden şirketleri zaten kendi adamlarını getiriyor. Alpagut’taki maden işletmesi İliç’tekinin aynısı açık ocak işletmeciliği. Orası muhteşem bir vadi. Yaban hayatı, endemik bitkileri kaybolacak. Vallahi orayı domuzlar basacak diyorum. Yaban hayatı bitince ne olacak? İnecekler vadiye. İliç’te yığıntıları gördük. Nerede birikecek burada? Havuzlar nereye yapılacak? Güzelim sular tarıma değil madene mi gidecek? 0.4 gram tenörle altın çıkaracağız diye delik deşik olacak. Bilinçli vatandaş istemiyor. Orada bir grubu maden şirketi eline almış kandırıyor. Maden şirketlerine inanmayın. Madenciliğe asla karşı değiliz. Çevreye zarar vermeyen ve devlet denetiminde olması gerekli. Devlet denetlemesi diye bir şey yok. Bütün vakalar denetimsizlikten meydana geliyor zaten. Ülke olarak maden faciası ve iş cinayetleriyle anılır hale geldik” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Seren Çatalçam