Konuyu Gazeteci Mustafa Anıl Aksoy'a değerlendiren Eskişehir Barosu Başkanı Mustafa Elagöz, 'Bu yargı eliyle bir darbedir. Bir devlet krizidir. Yargı eliyle hukukun tasfiyesidir. Artık Türkiye'de hukukun bittiğinin, tuzun koktuğunun bir göstergesidir' dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay için Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) tahliye kararına uymayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, tarihte bir ilke imza attı. Daire, Atalay'ın tahliye talebini geri çevirirken, AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. Kararı üzüntüyle takip ettiklerini belirten Eskişehir Barosu Başkanı Mustafa Elagöz, 'Anayasanın 153'üncü maddesinin 6'ncı fıkrası açık. Anayasamız şunu söylüyor; yasama, yürütme, yargı, idare, kamu ve özel ve tüzel kişileri bağlar diyor Anayasa Mahkemesi. Yani yoruma açık değil. Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu bu karara başta yargı kurumları da olmak üzere bütün birimlerin uyması zorunludur. Burada yorum yapacak bir durum söz konusu değil. Yargıtay 3. Ceza Dairesi böyle bir karar verdi ve açıkça uymayacağı yönünde de bu kararı geçti. Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunmuş. Bu tam bir hukuk garabetidir. Bana göre yargının yargıya kırdırılmasıdır bu operasyon. Ve açık bir yargı darbesidir diye tabir edebiliriz' ifadelerini kullandı.

BU BİR DEVLET KRİZİDİR
Bu kararın Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk olduğunun altını çizen Elagöz, 'Ben şahsi fikrimi söylüyorum; Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerinin böyle bir harekette bulunmasının, yürütmeden aldığı güçle bunu yaptığı kanaatindeyim. Aksi takdirde hiçbir hukukçunun bunun doğru olduğunu savunması mümkün değil. Bir Anayasa Mahkemesi üyelerinin yargılanmasıyla ilgili yasal bir düzenleme var. Siz kimi kime şikayet edip, kimi kime yargılatıyorsunuz? Anayasa Mahkemesi'nin görevlerinden kaynaklanan suçlardan dolayı yargılanabilmesi Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak. Yargıtay 3. Ceza Dairesi olarak netice alınmayacak bir hareket yapıyorsunuz ve ciddi bir krize sebebiyet veriyorsunuz. Bu bir devlet krizidir aslında. Yürütme erkinin doğrudan yapamayacağı bir hareketi Yargıtay eliyle yaptığını görüyorum ben. Bu şahsi fikrimdir. Yargı eliyle bir darbedir. Bir devlet krizidir. Yargı eliyle hukukun tasfiyesidir. Bunu böyle özetleyebiliriz. Artık Türkiye'de hukukun bittiğinin, tuzun koktuğunun bir göstergesidir bu' şeklinde konuştu.

ANAYASA'YI AÇIK İHLAL VAR
Bugüne kadar yargı bağımsızlığı vurgusu yaptıklarını ancak gelinen durumda Anayasa'nın açık ihlalinin söz konusu olduğunu belirten Elagöz, 'Şunun özellikle altını çizerek söylemek isterim; gerçekten bir Anayasa ihlali yapıldığı iddia ediliyorsa, asıl ihlali yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kendisidir. 153'üncü madde orada dururken, yüksek yargı statüsünde olan hakimlerin bunu bilmemesi mümkün değildir. Ona uymak zorundasın diyor anayasa. Bu hüküm orada dururken, 'ben bu kararı tanımıyorum' diyorsunuz. Bir başkaldırıda bulunuyorsunuz' diye konuştu.

HİÇKİMSE GÜVENDE DEĞİL
Yurttaşın hukuk güvencesinin kaynağının Anayasa olduğunu söyleyen Elagöz, 'Mahkemelerin en önemli görevi anayasayı ve kanunları birebir uygulamaktır. Yurttaşın hukuk güvencesinin kaynağı da anayasa ve kanunlardır. Siz yurttaş olarak anayasa ve kanunlardaki hükümler doğrultusunda haklarınızı mahkemede arayabilirsiniz. Bu karar ve beraberindeki suç duyurusuna baktığımızda açık bir anayasa ihlali söz konusu. Siz yurttaş olarak kanunda böyle bir düzenleme var deyip de nasıl haklarınızın güvende olduğunu hissedebilirsiniz böyle bir uygulamada? Anayasa ve kanunları bizzat uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin 'ben anayasaya uymuyorum' demesi kabul edilebilecek bir şey değildir. O zaman bu ülkede hiç kimsenin hukuk güvenliğinden bahsedemezsiniz. O zaman anayasa ve kanunların hiçbir kıymeti yoktur. Nasıl korunacak yurttaş o zaman? Yurttaşı koruyan anayasa ve kanunlardır' dedi.

Haber: M. ANIL AKSOY
Editör: TE Bilisim