Bilim deyince aklımıza Batı gelir. Ortadoğu ve diğer ülkeler Japonya haricinde güven vermez,kulağa ve akla yatmaz.Ülkemizin bilimsel haritası nedir,güçlü bilim insanlarımız var mıdır? Üniversitelerin kaç tanesi uluslararası seviyededir? Yoksa öylesine kurulmuş süsler midir? Devletin bilime bakışı nedir ve nasıl olmalıdır?

İç Güvenlik Reformu Paketi' adı altında TBMM'de görüşülen ve birkaç maddesi kabul edilen yasa tasarısı gündemdeyken bilim ve bilim politikaları tartışması daha önemli ve gerekli hale gelmektedir.
TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) (www.tuba.gov.tr), 02.09.1993'te 497 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan resmi bir kurumdur. Kuruluş amaçları ve görevleri ilgili siteden öğrenilebilir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı olarak 1994'te çalışmalarına başlayan TÜBA belirli bir dönem süresince her alanda iyi işler yapmış ve eksikliklere rağmen birçok başarıya imza atmıştır.
Ancak TÜBA'nın işleyişine hükümetlerin daha fazla müdahale etmeleri ve yeni bir yapılanma amaçlamaları üzerine tartışmalar ve kopmalar yaşanmıştır. Bunun sonucunda azımsanmayacak sayıda TÜBA üyesi istifa ederek Türkiye Akademisi Derneğini (bkz. bilimania.com) ve ardından Bilim Akademisini (www.bilimakademisi.org) kurmuşlardır (2011). TÜBA'dan istifa eden bilim insanları TÜBA'nın özerkliğini kaybettiğini ve hükümet kontrolüne girdiğini savunmuşlardır

Bilimsel gelişmelerin özgürlüklerin geniş olduğu koşullarda bağımsız, demokratik ve özerk kurumlar aracılığıyla gerçekleştirildiği açık bir gerçektir. İç Güvenlik Paketi'yle getirilmesi düşünülen düzenlemeler var olan özgürlük kırıntılarını sıfırlayacak niteliktedir. Bu durum bilimsel üretimin artırılması ve genç bilim insanlarının desteklenmesi için önemli miktarda bütçe ayıran bir devlet için epey çelişkilidir ve bilimin olmazsa olmazlarına terstir.
Evrensel gerçeklere zıt şekilde paranın gücü ile bilim ve teknoloji dahil her şeyin satın alınabileceğini sanan bu çelişkili politikanın yapıcıları ve uygulayıcıları artık kafalarını kumdan çıkarmak zorundadır.
Bu yanlış bilim politikası birçok olumsuzluğu içermekle birlikte esasında insan gücü ve ülke kaynaklarının heba edilmesini beraberinde getirmektedir.
Bu yanlış politika aynı zamanda ana dille eğitimin bilimsel gelişmeye katkısını da göz ardı etmektedir. Çözüm nedir o halde? Ülkenin kaynakları kullanılarak zor koşullarda yetişen ve dünya ölçeğinde saygınlık kazanan bilim insanlarını kucaklayıcı bir yapılanmaya gidilmelidir öncelikle. Bu yapı özerk ve demokratik olmalıdır. Bilimsel üretim süreci ve bilim politikaları bu yapılanma içinde kararlaştırılmalıdır. Hükümetler değişse bile bu yapının emekçileri ve işleyişi değişmemelidir. Bu yapı her anlamda ülkenin zenginliklerini ve farklılıklarını barındırmalı ve yaşatmalıdır. Bu yapı sadece bilimin değil ama ülkemizin temel sorunlarına çözüm önermeye de odaklanmalıdır.
Genel seçim atmosferine giren ülkemizde iktidar seçeneği olmayı hedefleyen partilerin bu konuların tartışılmasını sağlayacak birimler oluşturması ve ülke gerçeklerine uygun şekilde beklentileri karşılayacak bilim politikaları yapılmasını sağlaması önemli ve anlamlı olacaktır.
Üzülüyorum çünkü anlamlı çalışmalar yapanlar sevilmiyor, üzülüyorum çünkü çoğu üniversite ve üniversite öğrencisi yaşamsal sorunlardan başka bir zihniyete donatılmamış.Siyasetin gücü taraf tutmamalıyken bilimdışı yapılaşmalar güç kazanıyor.