Gökyüzünün dilini yazıyor şair ve sessizliğin notaları karşı çıkıyor evsiz çocukların yarınlarına. Büyük düşler serpiyor o, bir türkü eşliğinde uzağın şiirine. Sancısı ortak köyleri yaşıyor kayıp kentler feodal şarkılarıyla yarınlara. O öykülerini taşıyor avuçlarında kendinde kayıp herkes adına. Arife Kalender büyülü mürekkebiyle geleceğimize sevgi aşılayan bir ozan itinasıyla sarılıyor kalemine. Her sözü aşk, her sözü özgürlük, her sözü yarın oluyor. Üstada çok sevildiği Eskişehir'den sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. İyi ki varsın Arife Kalender.

1954 yılında Malatya'nın Arguvan kazasına bağlı Ermişli köyü'nde doğdu. Lise son sınıfa kadar doğduğu ilde okuduktan sonra, İstanbul Fenerbahçe Lisesi'nden mezun oldu.1977 yılında İstanbul Üniversitesi- Yabancı Diller Yüksek Okulu- Almanca bölümünü bitirerek Kadıköy Orta Okulu'na, sonra da Kadıköy Anadolu Lisesi'ne almanca öğretmeni olarak atandı. Uzun yıllar öğretmen ve yönetici olarak çalıştı. 1997 yılından bu yana emekli.
İlk şiirleri Malatya'daki yerel dergi ve gazetelerde, daha sonra da 1970' li yıllarda İstanbul'da, 'Yansıma' dergisinde yayımlandı. 1992 yılında, Cem Yayınevi tarafından yayımlanan 'Maviler de Eskidi' şairin ilk kitabı.
Şiirlerinin yanı sıra; Erich Fried, Gerhard Hauptmann,Georg Trakl, Ulla Hahn, Rose Auslander, Else Lasker Schüler, Mascha Kaleko, Albert Ehrenstein,Erich Fried, Erich Keastner, Hilde Domin'den şiirler çevirdi. E. Cansever, M. Eloğlu, Ş. Kurdakul, A. Damar, B. Necatigil,T. Uyar, Ö. Asaf , M. Gürpınar, A. Behramoğlu, O. Rifat, G. Akın, C. Süreya, İ. Berk ve A. Muhip Dıranas, S. Sezer, A. Necdet, B. Aysan, R. Hakkı, C. S. Tarancı, F.H. Dağlarca, Nazım Hikmet, R. Durbaş, Ü. Tamer, V. Çolak, N.Behram incelemeleri yaptı. Bu araştırma ve incelemelerin bir bölümünü 'Şiir Irmakları' adlıyla kitaplaştırdı. Daha sonra bu incelemeler 'Şiir Adaları' adıyla genişletilmiş olarak Kaynak Yayınları tarafından okura sunuldu. Şairin 2011 yılına dek yazdığı şiirler Gül Küstü ve Suçlu Fırtınalar adıyla 2 cilt halinde Toplu Şiirler olarak yayınlandı. Şair bir yandan da çocuk şiirleri ile, deneme ve günlükler yazmayı da sürdürüyor.
1997-2001 yılları arasında PEN Yazarlar Derneği'nin yönetim kurulunda Genel Sekreter olarak çalıştı. Besam ve Nazım Hikmet Vakfı kurucu üyesi olan Arife Kalender, 2002-2007 yılları arasında Besam'da (Bilim ve Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) yönetim kurulu üyeliği, 2.Başkanlık yaptı. 2000 yılında uluslararası Struga Sanat Festivali'ne katıldı. 3. kitabı 'Suskun Resimler Durağı'yla Türk Tabipler Birliği'nin düzenlediği 'Behçet Aysan Ödülü'nde övgüye değer bulundu. 7. Kitabı 'Delibal' ile 2005 Orhon Murat Arıburnu ödülünü aldı. Şiir ve eğitim üzerine yazılar yazan, Alman şairlerden çeviriler yapan Arife Kalender, 2007-2009 yılları arasında Türkiye Yazarlar Sendikası'nda Genel Sekreter ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalıştı. Son yıllarda çocuk edebiyatı ve öykü dalında ürünler veren şairin çevirileri, incelemeleri ve şiir çalışmaları sürüyor.

ARİFE KALENDER'İN
YAYINLANMIŞ KİTAPLARI

1-Maviler de Eskidi –Şiir- Cem Yay.1992
2-Göçebe Sevinçler- Şiir-Cem Yay. 1994
3-Suskun Resimler Durağı-Şiir- Hera Şiir 1995
4-Gül Küstü -Şiir- Hera Şiir 1997
5-Kırmızı Firari-Şiir -Cem Yay. 1999
6-Kadın Burcu- Şiir- Hera Şiir 2001
7-Delibal – Şiir- PhoenixYay. 2004
8-Şiir Irmakları – Araştırma inceleme- Phoenix Yay. 2005
9- Yedi İklim Dört Mevsim-Türkiye Destanı- Phoenix Yay. 2006
10-Dil Altı-Şiir- Cem Yay.2009
11-Bendeki Malatya – Otobiyografik Kent kitabı-Heyamola Yay. 2010
12-Suçlu Fırtınalar- Şiir- İlya Yay.2011
13- Toplu Şiirler1-Gül Küstü- İlya Yayınları- 2011
14- Toplu Şiirler 11-Suçlu Fırtınalar- İlya Yayınları- 2011
15-Kuşlar Geçiyor- Çocuk şiirleri-Bence kitap Yay. 2012
16-Deren'in Şarkıları- (Çocuk şiirleri) Bence kitap yay.2012
17-Mehmethan'ın Rüyası- Çocuk öyküsü (Nezih-er Yay.2014)
18- Gece Islıkları- Şiir-Tekin Yayınevi-2014
19-Acı Yeşil-Şiir-Tekin Yayınevi- 2014
20- Şiir Adaları- İnceleme- Kaynak Yay. Mart 2015
21- Günler Yazılar- Deneme ve Günlükler- Nezih-er Yay. Nisan 2015
22-Mehmethan'ın Pabucu-Nezih-Er Yay. Çocuk Öyküsü- Kasım 2016
23- Dört İsmail Bir Leyla –Öykü- Tekin Yayınevi- Kasım 2016

……

BİR KİTAP: OĞUZ UZ

Gökyüzü Mavisini Kaybedince
Bir bardak çayın varsa sana anlatacağım çok şey var diyor Oğuz Uz. 'Çok uzun süren bir otobüs yolculuğundan sonra, nihayet Siirt'e inebildik. İlk iş olarak kolilerin bulunduğu yere gidip onları teslim almamız gerekiyordu. Koliler bir kıraathanede bekliyormuş. Yol arkadaşım burayı nereden buldu, neden burası? Bu soruları düşünürken, yol arkadaşım merakımı giderdi. Üniversitesinde bu ilçeden bir arkadaşı varmış. Belde'yi yol arkadaşıma anlatmış. Arkadaşının aracılığı ile muhtarla görüşmüşler. 'Ciddi sıkıntılar çeken bir köy okulu…' diyor. Toplamda kırk öğrencili bir okul ve buralarda çocuk yapma oranı oldukça yüksek. Süpermen yol arkadaşım, bu duruma kayıtsız kalamamış.'
Bu dünyayı bir nebze de olsa güzelleştirmek, yaşanılır bir yer haline getirmek istiyor Oğuz Uz.
Öğretmenin olmaktan gurur duydum, senin ve romanının yolu her daim açık olsun. Ayrıca kitabın gelirinin köy okullarına bağışlanacağını da hatırlatmak isterim.

……….

FELSEFE: SPİNOZA

Spinoza'nın panteist bir düşünce yönünde düşünceler geliştirdiği ve monist bir tanrı-doğa düşüncesine ulaştığı genel olarak bilinir. Böylece Spinoza'nın felsefi sisteminde Tanrı kavramının merkezi bir yeri olduğunu söyleyebiliriz. Tanrı, bu felsefi sistemin hem başlangıç noktası hem de son noktasıdır. Ancak Tanrı kavramı bu merkeziliğine rağmen, bilinen anlamlarda dinsel içerikte ele alınmamış, hatta var olan her şeyin varoluşunun ve kavranabilir oluşunun temeli olarak Tanrı fikri çoğu zaman dinsizlik olarak ortaya çıkmış ve Spinoza bu nedenle kovuşturmalara uğramıştır.

Spinoza'nin felsefesi bir pratik felsefe olarak anlaşıldığında bir anlamda ondaki Tanrı kavramının yerini anlamak için 'Tanrı ne ise yarar?' sorusunun gündeme gelmesi söz konusu olur. Buna verilecek pratik amaçlı ancak felsefi nitelikli bir cevap kendi sözleriyle ileri sürülebilir;

Var olan her şey Tanrı içinde vardır ve Tanrı olmaksızın hiç bir şey ne var olabilir ne de kavranabilir.
Ancak yine de açık olmayan ya da üzerinde düşünülmesi gereken, Spinoza'nın Tanrı'sının felsefesi açısından nasıl bir şey olduğu ve ne olduğudur. Kendinde bir neden, nedeni kendinde olmak (causa sui) anlamında Tanrı ve özellikle bu alıntıda kullanılan içinde terimi Spinoza üzerine yapılan sonu gelmez yorum denemelerinde sürekli bir tartışma konusudur. Her şeyin tanrının içinde var olması ne demektir? Bilimsel bir düşünceye de dinsel bir düşünceye de bağlantılandırılan, ya da hem metafiziksel hem de maddeci düşünceye tutarlı bir şekilde bağlanabilen bu yapı nasıl bir şeydir?

……….

ARZU'NUN BEBEKLERİ

Her şey bir düş ile başlar, her şey bir an'ın içinde gizli bir serüven. Sanat geleceğe düş ekmek ise bunu şiirle sentezleyip en özgün çalışmaların arasına sokmak yaratıcılık ve estetiğin en kaliteli seviyesidir. Arzu Özer düşlerini kentin sokaklarıyla paylaşmak için yola çıktığından beri evrensel değeri olan bir sanat kimliğindeki eserleri yurt dışına açıldı ve Eskişehir'in önemli sembollerin oldu. Kendisine şiir, sanat ve estetik adına teşekkürü borç ayrıca Odunpazarı'ndaki yeni atölyelerini de tebrik ediyorum.

……..

BİR ŞİİR: MEHMET TEKTEMUR

Sesin Islaktı


'dört duvar arasında sana en mavi şiirleri yazdım
mavi bir gül kopardım dalından
son sigaramın dumanından resmini çizdim boşluğa
sonuçta bir yaşamdı alt tarafı
sonuçta güzeldi inkar edilmez
sonuçta kendi son durağımıza yol alıyorduk

mırıldandığın şarkıyı bir yerlerden anımsadım
o zamanlar da
kelimeler dudaklarından denize dökülürdü
yakamoz dolardı deniz
sesin ıslanırdı
bereket ben karayel eserdim
sesin mavi gül olurdu
kuruturdum

sonuçta savrulmuş bir aşktı alt tarafı
sanki kırılmaya hazırdı
eksikti bir yanı hep
tamam yok bir itirazım
güzeldi
güzeldi...'

……….

BİR ŞAİR: AHMED ARİF

Ahmed Arif, 23 Nisan 1927 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. Bebekken annesi Sare'yi kaybetti, bu yüzden hayatı babasının yeni eşleriyle devam edecekti. Sekiz Kardeşin en küçüğü olan Ahmed Arif Diyarbakır'dan babasının memur olması sebebiyle Diyarbakır'dan sonra Siverek'le tanışmıştır. Okuma yazmayı ilkokuldan önce anaokulunda öğrenen Ahmed Arif, ortaokulu Urfa'da, liseyi yatılı olarak Afyon'da okudu ve şiir sanatı en fazla Afyon'da kendini gösterdi. İlk şiiri Seçme Şiirler Demeti Dergisi'nde 1940'da yayımlandı ve 10 lira telif ücreti aldı. Askerliğini İstanbul Riva'da yaptı ve üniversiteyi Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü'nde okudu. 1951 ve 52 de iki kez tutuklandı be sebeple yükseköğrenimini tamamlayamadı. Çeşitli gazetelerde çalıştı. 1968 yılında Hasretinden Prangalar Eskittim kitabı çıktı ve korsan hariciden 23 baskı yaptı. Yine aynı adla kendi seslendirdiği şiir kaseti 20 binden fazla sattı. Gerçek adı Ahmed Önal şair bir kalp krizi sonucu 2 Haziran 1991 yılında hayata veda etti.
'Şunu söyleyeyim. Çocukluğumda öyle sanıyorum ki kendim için hiç kavga etmedim. Ama arkadaşlarım için, mahalle için, okul ya da sınıfım için çok kavga ettim. Bu benim yapımdan geliyor. Yani şimdi biri sana hakaret etse, biz gazinodayız, biz bir kahvedeyiz, parktayız, en çok senin ve senden sonra en yakın arkadaşın alınması lazım değil mi? Ben bugün gelip tanışmış olsam bile seninle, senden önce o herifi parçalarım.'