Hayatımızda birçok Amerikan hikayesi vardır.O kadar çok filmlerini izleyip müziklerini dinliyoruz ki, bu zaman Amerika'nın zamanı; ancak şimdiki hikaye Osmanlı ve Amerikan ortak bir hikaye.
Dixon Porter kaptanlığında bir gemi Marmara Denizi'nden giriş yapar İstanbul Boğazı'na.Tophane açıklarında demirleyen bu gemi tüm İstanbul'un ilgi odağı olur.Geminin İstanbul'a geldiğini duyan herkes ama herkes Tophane'ye doğru koşar. Neden mi? Bunun nedeni geminin direğine asılı bayrak.Evet öyle bir bayraktır ki bu; üstünde çok ama çok sayıda yıldız vardır ve İstanbullu bu kadar yıldızı bir bayrakta ilk kez bir arada görmektedir.
Tahtta dönemin padişahı Sultan Abdulmecid oturmakta. Abdulmecid, saray penceresinden şöyle bir bakar limana:
-Lala bu gelen kim ola-
-Devletlim, Amerika Birleşik Devletleri derler namına.
Abdulmecid şaşırır.
-Tek başlarına gemi alamamışlar da, birleşmişler de mi almışlar? Kim bu Amerika? Ne isterler bizden?
Neden geldi bir savaş gemisi, David Dixon Porter kaptanlığında İstanbul'a? O yıllarda mavi ceketliler, yani Amerika suvarileri kararlı. Kızılderililerin işini bitirecekler ve o yıllarda Kızılderili direnişi Amerika'da iç bölgelere, yani çöllere çekilmiş ve Amerikalilar kızılderililerin işlerini bitirecekler ama atlar çölde gitmiyor! Ne gider bu çölde?
***
'Çölde giden bir hayvan olsa, kızılderililerin işini bitireceğiz' derler ama öyle bir hayvan yok ki!
Biri çıkıyor diyor ki:
-Efendim çölde giden bir hayvan var.
- Nedir?
-Deve
-Ne?
-Deve
Bakın o yıllarda biz Amerika'yı, Amerika ise deveyi tanımıyor. Dünya bir zamanlar böyle bir yerdi.
-Kimde vardır bu deve gidip alalım
-Osmanlı'da var
-Gidilsin 30 deve satın alınsın. David Dixon Porter o 30 deveyi satın almak için geldi İstanbul'a.
Abdulmecid: 2 deve de benden hediye bu Amerika'ya belli olmaz bakarsın bizim de bunlara işimiz düşer. Olmaz ya!
Abdulmecid'in de hediye ettiği 2 deve ile birlikte tam 32 deve ile David Dixon Porter kaptanlığındaki ABD savaş gemisi Marmara Denizi'nden ayrıldı.
İşte bu da bizim tarihimizde Amerika Birlesik Devletleri'ne ilk ve tek silah yardımımızdır.
Ve bu deve daha sonralari Türk-Amerikan tütünü ile elde edilen bir sigara paketinin üzerinde yerini aldı.
Camel, Osmanlı'nın Amerika'ya satmış olduğu, Amerika'nın tanımadığı DEVE...
***
Abdulmecid Amerika'ya iki değil on deve verseydi belki de daha farklı bir geleceğimiz olurdu demeden alamıyorum kendimi. Kaderimiz nelere bağlıymış da haberimiz yokmuş. Bunun üzerine bir deve tütünü ve bir bardak su içmeli...