Sevgili okurlar;
İslamiyet'in kuruluşundan yakın zamana kadar ezanlar İslam dininin en büyük nişanelerinden biridir. Ve ezan evrensel bir duyurudur. Bir Müslüman hangi ülkede olursa olsun ezanı duyduğu zaman oranın bir Müslüman ülke olduğunu veya ülke Müslüman olmasa bile orada bir ibadethane olduğunu anlar ve ezanın okunduğu cihete giderek orada dini vecibelerini yerine getirir. İslamın ilk kuruluşundan hemen hemen günümüze kadar hep minarelerden ve her cami görevlisi tarafından ayrı ayrı minarelerden okunarak her sesin ayrı bir tadı ve hazzı dinlenirdi.
Ama zannederim bundan on beş yıl evvel kadar önce Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aldığı bir kararla isteyen illerde merkezi ezan sistemine geçildi. Biz de bunların faydalarını ve zararlarını halk arasında dinlediğimiz kadarıyla buraya aktaralım.
Faydalarına gelince genelde ezan güzel ses ve iyi makam usul işidir. Güzel sesli bir müezzini merkezdekiler dinlerken, taşrada ve köylerde olan Müslümanlar, vatandaşlar dinleyemiyordu. İşte ezan merkezden okununca taşradaki vatandaşlarda bu güzel sesi dinleme fırsatı yakalıyorlar. Bunu icat eden şahıs hayır dua alayım diye yapmış. Ama bu Türkiye'de tüm illerde uygulanan bir mekanizma değil. Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda illeri serbest bırakmıştır. Bu düzenlemeyi genellikle il müftülükleri tertip ve takip etmektedirler.
Zararlarına gelince; merkezlerin dışındaki görevli ezan okuyan müezzin efendiler, esas mesleği olan ezan okumayı yavaş yavaş unutuyorlar. Bunu da Cuma günleri camilere gittiğimiz zaman çoğu müezzin, bir iç ezanını (Cuma ezanı) adeta zor okuyorlar. Ve alışık olmadıkları için kendi itiraflarına göre zorlanıyorlar. En azından ezan okumak için camiye erken gelecek, ezan okudukça mesleğini geliştirecek, uzmanlaştıracak. Bu gitmiş oldu. Eskiden özellikle İstanbul'dan uzman okuyucular getirilir, ezan kursu verilirdi. Şimdi o da bitti. Birkaç iyi okuyucu merkezden ezan okudu mu, o yetiyor. Keşke tüm camilerimizden başka başka seslerden Allah nidaları gök kubbeyi çınlatsa.
Geçtiğimiz günlerde sabah namazında büyük bir resmi kuruluşun camisine birkaç arkadaşla gittik. İmam geldi. Müezzin yoktu. Kameti bir arkadaşımız yaptı. Namazdan sonra imam efendi ile sohbetimizde müezzinle anlaştık. Ezan merkezi haftada üç sabah ben geleceğim, üç sabah müezzin gelecek diye bize açıklama yaptı. Biz de üzüldük. Bir kamu kuruluşunda yarım saat izin alan işçinin o yarım saat ücreti kesiliyor da üç sabah camiye gelmeyen görevli, bunu nasıl helal ettiriyor. Bizim ufak beynimiz almadı. Mesleği ve sıfatı ne olursa olsun önce helal rızk. Sonra ibadet.