Sevgili okurlar;
Okulların başlaması ile şehrimiz çok göç almaya başladı. Gelen misafirlerin birçoğu otel, yurt buldu. Bazıları ise tanıdıkların ve akrabaların yanına sığınmak zorunda kaldı.
Öncelikle misafirlere hürmet, İslami değerlerin en başında gelir. Allah Teala misafir giren eve yokluk vermez. Bunun en büyük örneği Hz. Halil İbrahim Peygamber. Bir kimseden ikram gördüğümüz zaman bize ikramda bulunan kimseye dua ederken Allah Halil İbrahim bereketi versin diye dua ederiz. Bunun sebebine gelince;
Halil İbrahim Peygamber buluğ çağına erdikten sonra boğazından misafirsiz bir lokma geçmemiş. Hatta bir rivayete göre Allah Teala ona 5 gün misafir göndermemiş, o da 5 gün sadece su içmekle yetinmiş ve bir lokma almamış.
Onun için de Allah ona bereketler ihsan etmiş. Mesela bir koyundan 1 kuzu doğarken Allah onun koyununa 9 yavru verirmiş. Onun için dua ederken 'Allah Halil İbrahim bereketi versin' denir. Burada biz misafir edenden çok misafir olan üzerine duralım.
Misafir olan şahısta o haneden, o şahıstan gücünün yetmeyeceği bir şey istememeli. Ev sahibi ne ikram ederse yüzünü ekşitmeden ve ev sahibinin hatırını kırmadan Allah bereket versin deyip, sofradan dua ve güler yüzle kalkmalı.
Burada iki misal vererek konumuzu bitirelim. Bir arkadaşım hocam uzaktan bir misafirim geldi. Akrabam falan da değil, sofrayı hazırladım Allah ne verdiyse yedik, içtik. Yemek bitiminde bana 'Ben etsiz yemek yemezdim ama senin hatırına yedim. Bir daha etsiz yemek olursa yemem haberin olsun dedi. Halbuki ben emekli bir kişiyim ve zaten kısıtlı imkanlarla onu ağırlıyorum,' dedi.
İkincisi yine hocam bana akraba falan değil, evde yemek yoktu aldım bir restorana gittim. Ama baktım ki benim gücümün yetmeyeceği şeyler istedi. Mecburen verdim ama bir daha o şahsı asla yemeğe götüremem. Burada ev sahibine görev düştüğü gibi misafir de gerekli hassasiyeti göstererek kimseye yük ve zahmet olmamalı. Onun için de başlığımız 'Misafir ama?' oldu.