ABD'nin ünlü başkanlarından Abraham Lincoln'un şöyle bir görüşü var…
'Önemli insanlar, potansiyel sorunları, daha küçücükken, hatta ortaya çıkmadan görebilenlerdir…
Yoksa, sorun devasa boyutlara eriştiğinde o sorunu herkes görür…'
Lincoln'ün bu görüşü,
Geçen yıl, yine bu aylarda yaşadığımız, 'olası bir su krizine' karşı, hem halkı hem yetkilileri uyarmak için Büyükşehir tarafından yapılan Porsuk açıklamasının temelini çok net anlatıyor…
***
Büyükşehir Belediyesi yaptığı yazılı açıklamada,
Porsuk Barajındaki su seviyesinin, mevsim koşulları gereği, azalma eğilimi gösterdiği, bu azalma hızının son dönemde arttığını ve gerekli önlemler alınmadığı takdirde, sorunun büyük bir su sıkıntısına dönüşebileceği uyarısını yapıyor…
Bir kez daha vurgulamak gerekiyor…
Yapılan açıklama,
Bir uyarıdır…
Su kullanımını ikiye ayırmak gerekiyor…
Birincisi insani kullanım,
İkincisi toprak sulama…
Toprak, dolayısıyla tarımsal sulama da elbette çok önemli;
Ancak,
İnsani kullanım, o önceliğin bir tık önünde…
O nedenle önce insani kullanım, sonra tarımsal kullanım sıralaması var…
Polatlı'daki vahşi sulama sistemi, bir an önce zapt-u rapt altına alınmalıdır…
Zira Porsuk Barajı 1972 yılından beri kullanılıyor ve tabanında çok ciddi bir balçık birikintisi var…
Su seviyesi azaldıkça, kullanım amacıyla alınan su, tabana yakın bölümden alınmak zorunda kalınıyor…
Balçık kısma yakın seviyeden yani…
Onu arıtmak da neredeyse imkansız…
***
DSİ Bölge Müdürü Murat Gül ise,
Uyarı amaçlı bu açıklamayı,
'Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nce görmezden gelinerek her yıl olduğu gibi, spekülatif haberler yaptırılarak, kamuoyu yanlış bilgilendirilmeye devam edilmektedir' şeklindeki yaklaşımla siyasi bir zemine çekmek niyetinde olduğunu gösteriyor…
Büyükşehir Belediyesi,
'Su bitti, gitti, yandık, artık susuz kaldık' demiyor…
'Dikkat edin…
Önlem alın' diyor…
***
Yoksa,
Su seviyesi kırmızı çizgiye gelmiş, hatta altına inmiş,
Alınan su arıtılamaz noktaya gelmiş,
Şehre su verilemiyor hale gelinmiş…
Büyükşehir Belediyesi o zaman mı harekete geçecek?
O zaman mı uyarı görevini yapacak?
Hani,
Hoca Nasreddin, kızının eline testiyi verip, gidip çeşmeden su doldurup getirmesini istemiş…
Kızı daha çeşmeye gitmeden de, ensesine tokadı yerleştirmiş…
'Baba niye vurdun durduk yerde?' deyince, Hoca,
'Testiyi kırmayasın diye vurdum.
Kırdıktan sonra vurmak ne işe yarar?' demiş…
Bizim ki de aynı o hesap işte…