Hemen her konuda 'meşruiyet' tartışması yapılırken,
Meşhur olma peşinde koşanların duvarına tosluyoruz sık sık.
Çevremizdeki gençlere/çocuklara ve onlara hitap eden faktörlere bakınca anlıyoruz ki; Tayfun Atay, yeni çağın adını 'cuk' oturtmuş:
'Meşhuriyet Çağı!'
***
Görsel medya vasıtasıyla, mütevazı hayatımıza giren,
'Medya, eğlence ve show endüstrisi',
Ekranlarının bombardımanıyla, zihinlerimiz yaralanıyor.
Yeni kuşağın yaşayacağı/yaşatacağı yeni dünyayı,
'Tüketici yeni bir kuşak' yaratarak inşa etmeyi amaçlıyorlar.
Yeni yeni rol-modeller sunarak,
'Mutlu' olmanın yolunun, 'meşhur' olmaktan geçtiğini özümsetiyorlar adeta.
Paraya tapınmayı öncelemiş, acımasız ve vicdansız bu düzeni,
'Endüstri' diye geçiştirmek ne kadar doğru acaba?
***
Daha fazla kar anlayışındaki bu endüstrinin;
Görsel kültür unsurlarıyla, tele-dijital medya ekranlarıyla gençlerimizin/çocuklarımızın üzerine üzerine gelerek,
Zihinlere yeni, yepyeni bir kültür pompaladıkları çağdayız.
Öylesine medyatik öğrenme tutsağı olunmuş ki;
'Büyüyünce ne olacaksın?' sorusuna,
Bilim adamı, doktor, avukat, öğretmen, polis gibi cevaplar almaya alışkın bizim kuşağın;
'Aleyna Tilki' olmayı, 'Hadise' olmayı, 'Rihanna' olmayı, 'Miley Cyrus' olmayı, 'Ricky Martin' olmayı,
Daha da ötesi, 'Polat Alemdar' olmayı, 'survivor' olmayı tercih eden cevaplarla,
Şaşkına döndüğü bir çağda yaşıyoruz.
***
'Düşünüyorum, o halde varım' anlayışı kazandırmak için,
Eğitimine kucak dolusu paralar harcadığımız genç kuşak,
Sunulan 'medyatik olma cazibesi'ne kapılarak, kendinde bambaşka bir ilke geliştiriyor:
'Görünüyorum, o halde varım!'
***
Peki, çocuklarımızın hepsi mi 'görünür olma' peşinde koşuyor?
Tabii ki değil!
Bir gazetenin tutuklu muhasebe çalışanı Emre İper'in 12 yaşındaki kızı 'Yağmur İper'e de, -babasının mahkemesini izlemeye geldiğinde- tüm çocuklara sorulan o sevimli soruyu soruyor gazeteciler:
'Büyüyünce ne olacaksın?'
Küçük Yağmur'un cevabı, içimizdeki umutların canlı kalmasını sağlayacak nitelikte:
'İnsan olacağım!'
***
Yağmur'dan öğreneceklerimiz var.
Meşhuriyet Çağı anaforunda,
Tek tük de olsa yürek toprağımızı serinleten 'yağmur damlaları'yla yeniden umutlanmak istiyor insan.
Bizi umutlu kılan; 'meşhur olmak yerine insan olmayı tercih eden çocuklar'ın varlığı.
***
İhtiyacımız olan,
'On yüz bin milyon baloncuk' kadar,
'Yağmur damlası!'