Toplumsal sorun çözme yeri ve şekli belediyeciliktir. Belediyecilik toplumsal sorun çözümünden ziyade sorunları tespit etmek ya da sorunlar ortaya çıkmadan önce önlem almak da belediyeciliğin tanımındadır. Belediyeciliğin halkın sorunlarıyla ilgilenmeye indirgenmesi büyük bir hata olur.Yıllardır kentleşme, belediyecilik, yerel yönetim, çevre sorunları, yerel siyaset, yönetişim, katılımcı demokrasi gibi konularla ilgileniyorum; bu konularda yazılar yazıyorum.
Eğitimci gazeteciler olarak belediyeciliği hep eleştiriyoruz, zaman zaman bu haksızlık boyutuna da varabiliyor… Fakat son dönemlerde belediyeleri biraz yakından izleme fırsatı buldum ve düşüncelerimde bazı düzeltmeler yapma gereği duydum…
Başta Eskişehir olmak üzere birçok şehirde yapılan belediyeciliği sürekli olarak eleştirdim, eleştirilerim kitap olabilirdi. Çünkü temel tezim şuydu: 'Yurttaşın içinde olmadığı karar mekanizmaları yerel demokrasinin güçlenmesine ve daha iyi bir yaşam çevresi kurulmasına hizmet etmez…' Dolayısıyla öncelikle 'katılımcı yerel demokrasi'ye ihtiyacımız var… Elbette bu doğru ve olması gereken…
Ancak, gerçeklerle yüzleşince aslında Türkiye koşullarında ve konjonktürel değerlendirmeler yapıldığında, ileri düzeyde bir belediyeciliğin yapıldığını söylemek gerekiyor…
Neden mi?
***
Çünkü, çok uzaklara gitmeye gerek yok 1990'lı yıllara bakalım yeter… 1990'lı yılların başında 'genel olarak' belediyecilik bazı sınırlı örnek uygulamalar hariç tutulursa 'temel hizmetleri' yürütme becerisinden bile yoksundu…
Turgut Özal 1983 sonrası çok önemli hatalarla 'yetki ve kaynak' sağlamasıyla İstanbul, Ankara, İzmir dışında –ki onlarda da kısmen başarılı belediyecilik uygulamaları yok denecek kadar azdı- bir gelişme gerçekleştirilmedi.1989 seçimleri Türkiye'nin geleceğini belirledi. Küreselleşme rüzgarlarının da etkisiyle bilgi toplumu ve ilgili paradigma her alanda belirleyici olurken, yurttaşın da 'gözü açılıyordu…' 1989'da belediyelerin neredeyse tamamını kazanan sol, bunu değerlendiremedi ve sol siyaset önce yerelde çöktü.
***
1994 yılında başlayan belediyecilik, temel kentsel kamu hizmetlerinde yeni bir dönemin habercisiydi. Çöpler toplanmaya başlandı, su akmayan evlerden su aktı, asfaltsız caddeler ve sokaklar asfalta kavuştu, 'sosyal belediyecilik' keşfedildi ve çok yoğun bir biçimde uygulandı.
Evet, çok ayrıntıya girmeye gerek yok, vatandaş belediyeleri ve belediyeciliği imarsız ve gecekondulu kentlerde fark etmeye başladı.
Halk yerel alanda kamu hizmetinin var olduğunu ve bu şekilde de yapılabileceğini gördü ve pragmatik davranmaya başladı.
Dolayısıyla kentlerin görüntüleri de değişmeye başladı; kavşaklar, üst geçitler, tüneller ve hatta sonrasında tramvay hatları ve metro inşaatları… Ve hatta eskiden olmadığı kadar yeşil alan ve park…
Sonuçta belediyecilik kişilerin başarılarıyla elbette gelişir ancak kurulu bir sistem değişimlerden sonra da devam edebilir şekli ile sistematikleştirilebilir. Eskişehir'de Büyükerşen ekolü kime devrolacak? Sizce sistem oturdu mu ve devredilecek kişi Ahmet Ataç mı?