Şiirin yolculuğunda kaç durakta durup, soluklanıp uzak bir gezintiden dönüyormuşçasına kelimelerin ışığında parçalanır içimiz? Kaç şiirin izdüşümü kaç şiirin deneyimlemesi üzerine bizi silkelemiş sizce, gerekçesi bulunmamış notlar mı şiirin ampirik soyunmuşluğu; şiirde eksik olan şey kendisini kendisine ait olan bir şeyle açıklama düşlemi mi? Tuğrul Tanyol, atlıkarıncaya dolanan bir çocuk eli gibi tutunmuş şiirin birçok şeyi tamamlayan varoluşuna ve şiirin zihinsel kurgusuna hiçleşen renkleri bulup getiren kalem, kurgularında öznen kimliksiz düşlerin imkansızlığa esir olmayışı; nasıl da imgelerinde bir kadına dönüşüyor tüm çöller. Kendini gerçekleştirmiş biçeminle aşka sabitlenmiş düşlemlerinin göğe sabitlenmiş sesiyle hoşgeldin Eskişehir'e.Ustaya sevgi ve saygılarımla...

Onun şiirinde süresel varoluş; postmodernin kolay sorulmuş sorusuna karşılık gelen bilincin kendi gizinde bulduğu mutlak, mekansal varoluş; soru sorma konumu, izdüşüm: sorunun kendisi ve muhatabına ulaşamadığı için boşlukla karşılaştığı konumdur.Tanyol'un şiirinde imge bilincinin temel unsuru olan ses-varlık, öznenin bozulmamış, ötekileşmemiş benliğine, -özbenlik- karşılık gelen bir konuma yerleşmiştir. O şiirin matematiğini güzel sevmiş bir dosttur.Yedincisi düzenlenen Eskişehir Şiir Buluşması'nda konuk olacak önemli isimlerle tek tek hoşgeldiniz demek istiyorum. Tepebaşı Belediyesi'nin bu önemli organizasyonu için sanatın dostu Başkan Ahmet Ataç'a da Eskişehir adına teşekkür ederim.

Hayatı:

1953'te İstanbul'da doğdu. Saint-Joseph ve Kabataş Erkek Lisesi'nde okudu. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü''nü bitirdi (1977). İstanbul Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı. Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Üç Çiçek ve Poetika adlı şiir dergilerinin kurucuları arasında yer aldı.

İlk şiiri Yeni İnsan dergisinde yayımlandı. Varlık, Somut, Türkiye Yazıları, Gösteri dergilerinde, şiirlerinin yanısıra, şiirin ana sorunları ve Türk şiiri üzerine yazdığı yazılarıyla dikkati çekti.

Yapıtları:
Elinden Tutun Günü
Ağustos Dehlizleri
Sudaki Anka
Oda Müziği
İhanet Perisinin Soğuk Sarayı
Ağustos Dehlizleri
Büyü Bitti
Her Şey Bir Mevsim
Toplu Siirler 1971-1995
Ödülleri:
Behçet Necatigil Şiir Ödülü (1985)


----------------------------------
BİR ŞAİR - EMEL KAYA

uzun bir yola nereden çıkılır?
hangi devingen enlemden
hangi kırılgan boylama uzar zaman ?

bir mekandan diğerine esrimiş
ruh bilimine geçilir de
kaçıncı sokaktan dönülür
artık orada olmayana?

ki sen orada olmayanı bilirsin Odysseus...

mistik bir kokuyla dizlerinin bağı çözülene dek yürüdüğün yol
ki ancak bir keşiş eşlik edebilir ıslığına...

varacak mı sadakatle seni bekleyenin ihtişamlı kuruluğuna?
pembe ayak bileklerine
sıcacık kasıklarına ?

uzun bir yola evden çıkılır ,dogudan
ve mahsendeki şaraptan
kadının antik bir lir'e dokundukça
dağılan parmak uçlarından çıkılır...

..........

FELSEFE - KAFKA ÜZERİNE

'Dava'yı okurken ve okuduktan sonra gayriihtiyari dudaklarımdan dökülen ilk sözcük; 'garip/acayip' olmuştu. Gerçekten de o dönem garip gelmişti. Halen de zihnimdeki o garipliği tam manasıyla çözümleyebilmiş değilim fakat ilk zamana göre Kafka hakkında birkaç adım da olsa ilerleme katettiğimi düşünüyorum. Bu düşünceme de 'Dönüşüm'ü okurken zihnimde canlananlar üzerinden ulaştım. Zihnimde canlananları tıpkı 'Dava'yı okuduktan sonra sosyal yaşantımda edebiyat ile alakalı olan tanıdıklarımla paylaştığım gibi ama tek farkla –yazı ile- sizlerle paylaşacağım.

Nasıl tarih yazıcılığında tarihçiyi yaşadığı toplumsal çevresinden ayrı düşünemiyorsak, eserini de yazarından ayrı düşünemeyiz. Dönüşüm'ü okurken aklımızın bir kenarında mutlaka Kafka'yı bulundurmalıyız. O her ne kadar kendini bu öyküsünde okuyucunun gözü önünden uzaklaştırmaya gayret göstermiş olsa da amacına tam anlamıyla ulaşamamıştır. Dönüşüm'ün her bir satırında Kafka'nın fısıltıları kulak duvarlarımızı dövüyor.

............