Yabancı dil eğitiminde öncelikli konu sadece öğretim olup olmaması tercihidir. Farkına varılmasa da eğitim kısmı kültürel açıdan da kapsamı genişlettiğinden başarı tartışmaya açıktır. Yani öğretmekle kalınması tercihi olumlu ve olumsuz etkilere sahiptir. Diller ekonomi ve tarih üstünlükleriyle beraber geleceği de karşılama kapasitesine göre daha çok kullanılan diller haline gelirler. Zaman, dillerin kullanışlığını eleyerek ileriye taşır ve dil gelişimi coğrafyalara bu bağlamda hakim olur. Kültürel etkinliğin eksikliği dil öğrenimini de olumsuz etkileyip gereksiz ve yanlış transfer yapılmasına sebep olur. Dil edinimi sadece ekonomi değil fakat aynı zamanda toplumlararası iletişimde birliği sağlamak amacıyla önemli olduğundan doğru yöntem ve teknikler can alacı önemdedir. Devlet eliyle eğitimde yabancı dil ne kadar yer almalı ve yapılacaksa da standartların üzerinde Bir yabancı dil öğreticisinin dil öğretiminde dil yapısının haricinde kültür yapısı bilgisi de olması nüansları geliştirecek önemli unsurdur. Çünkü sadece dil kurallarına yönelik eğitim dramatik şovenizmden başka bir şey olmaz. İnsana ait her şey son zerresine kadar paylaşılmalı ve kapalı kalmamalıdır. Toplumların birleşme özgürlüğü de en az kendi kararlarını verebilmeleri kadar gerçek ve yaşayandır. Teknik anlamda da dil öğrenmek kavramında birebir tercüme pek yer almasa da yaşantılar sonucu ihtiyaçlara göre oluşan dil yenilenmesi kitabi bilgiden fazlasını içermektedir. Dilbilimcilerin toplum analizleri geleceğe tüm açıklığıyla çizebiliyorlar ve internet gerçeğiyle, müzik gerçeğiyle beraber insanların ortaklaştığı bu ortamda konuşulan dilden ziyade, anlaşılan dil, sevilen dil, kolay içselleşen dil, müzik dili, internet dili, turizmde ortak dil şıklarıyla karşılaşıyoruz. Tüm bu seçeneklerin hepsinde karşımıza İngilizcenin çıkması ve dil kurallarının yenilenmesi ve yeni kelimelerin katılımı anlamında dilimiz tamamen sınıfta kalmasıyla macera başlamadan bitiyor. İnsanı insan yapan dil yetisi kurallarının ve yenilenmesinin de insana uygunluğuyla gelişiyor. Dilbilimciler ,bu topraklarda medeniyetin başladığını ve yerleşik hayata bu topraklarda geçildiğini ve bunun bir avantaj olduğunu biliyor ve söylüyor ancak tıkanan ve kangren olan noktayı bulamamak ekonomi başta olmak üzere bizleri ileri ülkeler seviyesinde olmamamıza sebep oluyor. Hem bu farkındalıkların olmaması hem de herkesin yabancı dil öğrenme metotlarına sarılması çok ilginç tezatlar oluşturuyor. Kendi dilimize verilmeyen önem yabancı dil öğrenme metotlarına veriliyor. Sebebi hayatı oluşturan hiçbir alanda zamanı yakalayamayışımız. Eğer öğrenilecekse de öncelikle öğreticilerin donanımlı olması gerekiyor. İngiltere'de bulunmamış, kültür alışverişine şahitlik etmemiş, İngilizce telaffuzunun içinde teneffüs etmemiş bir öğretici sadece bizde görev yapabilir. Öğretmenlik okurken örneğin üçüncü sınıfta öğrettiği dilin ülkesinde bir sene geçirmesi ne kadar fark yaratır düşünmek gerekiyor. Eksik öğretimle İngilizce bilmeyen öğreticilerden İngilizce öğrenmek durumunda kalan şanssız toplumlar arasından çıkmak zorundayız. Sistemler bizler zayıf kaldığınız sürece değiştirilmek istenmez ki yukarıdakiler fazla rahatsız olmasınlar. Uyuyan toplum kadar güzel bir şey var mıdır art niyetli yöneticiler için…