11. Yargı Paketi’nde yer alacağı iddia edilen LGBTİ+’lara yönelik düzenlemeler ve 15–18 yaş arasındaki çocukların yetişkin gibi cezalandırılması önerileri kamuoyunda tartışma yaratırken, Eskişehir Barosu Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Büşra Karadan konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Karadan, gündeme getirilen başlıkların resmi bir yasa hazırlığı olmadığını, ancak toplumsal tepkiyi ölçmek amacıyla gündeme getirildiğini söyledi.
KABUL EDİLEMEZ
Olası bir resmi kanallara yansıması sürecinde de sonuna kadar hukuki takipçisi olacaklarını belirten Karadan, “Açıklama yapılan konuların resmi olarak meclise bir yansıması yok. Bunun bir kamuoyu yoklaması olduğu kanaatindeyiz çünkü genellikle zaten özellikle bu tür ayrımcılığa sebep olan ve kamuoyunda ciddi tepkilere sebep olabilecek düzenlemeler öncesinde medya aracılığıyla servis ediliyor. Kurumların ve insanların nabzı yoklanıyor. Bu kötü bir nabız yoklaması kanaatindeyiz. Kesinlikle kabul edilebilir olduğunu düşünmüyoruz. Bunun resmi süreçlere varmaması gerekiyor. İnsan haklarını ihlal ettiğinin hepimiz farkındayız. Söz konusu düzenlemenin her anlamda neresinden tutsak elimizde kalır dediğimiz bir düzenleme. Ceza kanunu temel ilkelerinden suç ve cezada kanunilik ilkesi ve onun ayrılmaz parçası belirlenebilirlik ilkesidir. Genel ahlaka kamu düzenine aykırı, kanun uygulayıcıya çok geniş yetkiler veren ve herhangi bir şekilde sınırlarını tanımlayamayacağımız belirlemeler içeriyor bu çok tehlikeli. Bu hem bizim anayasamıza hem de uluslararası ceza hukuku ilkelerine tamamen aykırı. Bizler bu tarz düzenlemelerin daha dar yorumlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu da zaten LGBTİ+’ların günümüzde oldukça hem cinsiyet kimlikleri hem de cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakıldığı bir dünyada her anlamda bu ayrımcılığı derinleştiren kökleştiren ve kabul edilemez düzenlemeler. Böyle bir cezai sistem kabul edilemez. Sonuna kadar düzenlemenin karşısındayız” diye konuştu.
İPİN UCU GELMEZ
Çocuk haklarına ilişkin kaygılarını da dile getiren Karadan, “Çocuk haklarıyla alakalı da bence ciddi ilkeleri de ihlal ediyor. Zaten bizim kanunumuzdaki düzenlemelerde suça sürüklenen çocuk dediğimiz kavramda belli yaş sınırlamaları var ve bunlar aslında bilimsel yöntemlerle araştırılmış yaş grupları. Biz suç işleyen ya da suça sürüklenen çocuğun o işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını kavrayabilip kavrayamayacağına bakıyoruz. 13,15 ve 18 yaşı kanun temel alan düzenlemeler içeriyor. Bu yaş aralığındaki suça sürüklenmiş bir çocuğun zaten cezalandırılamayacağı gibi bir ilke yok ama alacağı cezanın kendi hayatını daha az etkilemesi açısından ve temel ceza hukuku ilkeleri gereğince belli oranda düşürülmesi söz konusu. 18 yaşı kanun koyucu artık o fiilin anlam ve sonuçlarını tam kavrayabilecek dediğimiz nokta olduğu için tam bir cezalandırma yöntemi koyuyor. 15-18’e düşürürsek bunu ilerleyen zamanlarda 13-15’te tartışmaya açılacak. İpin ucu gelmez bir noktaya gidecek. Burada sadece belirli olaylar nezdinde olmaması gerekiyor. Her kişi yaptığı fiilden sorumludur, gerekli cezaları alması gerekir ve infaz yasaları gereğince devlet kanalıyla çektirilmesi gerekir burada bizim için önemli olan bu düzenlemeler yapılacaksa çocukların ruhani fiziki durumları yani bilimsel temeller üzerine yapılmalı. Bunu da tehlikeli bir madde olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.




