Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, ES TV’de canlı yayınlanan Günaydın Eskişehir programına gazeteciler Tarkan Demir ve Ayşegül Hümmet’in sorularını yanıtladı. Kent gündeminde yer alan sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Kesikbaş, Eskişehir Konseyi'nin çalışmalarına dikkat çekti. Siyasetten bağımsız bir şekilde iktidarın gücünden yararlanarak kente değer katmayı amaçladıklarını belirten Kesikbaş, "Bu bir konsey toplayıp oradan bir tartışma ortamı yaratmaktan daha çok, aslında tamamen pragmatik bir durum." Dedi.

Eskişehir firması İnovaLİG 2025’te Türkiye Şampiyonu Oldu
Eskişehir firması İnovaLİG 2025’te Türkiye Şampiyonu Oldu
İçeriği Görüntüle

YURT İÇİ TALEPTE DÜŞÜŞ YAŞANIYOR

Ekonomide herkesin haklı olduğu bir dönemin yaşandığına işaret ederek temkinli bir iyimserlik içinde olmak gerektiğini söyleyen Başkan Kesikbaş, “Artık mikro ölçekte veya makro ölçekte baktığımız zaman durumlar biraz farklı gözüküyor. Makro ölçekte baktığın zaman hazine diyor ki, ‘Ben rekor kırıyorum, şu anda en çok rezerv bende var. Bu konuyla ilgili CDS primlerim düştü, enflasyon aşağı yönlü.’ diyor. Devlete baktığınız zaman, onlar kendi bilançolarını bir şekilde normalleştiriyorlar. Mikro ölçekte baktığınız zaman da sanayicilerimiz diyor ki ‘Evet, cirolarımız artıyor ama karlılıklarımız çok düşük. İhracatçı diyor ki, 'Kurlarda ciddi bir baskılanma var; yaptığımız satışlar rekabetçiliğimizin önünü kesiyor. Rekabet edemiyoruz yurtdışı firmalarla.’ Çünkü sadece Türkiye'de üretilmiyor bunlar. Dünyanın her yerinde, Çin'de, Polonya'da, Çek Cumhuriyeti'nde, Avrupa'nın birçok ülkesinde, ihracatçımız rekabet edemez hale geliyor. İhracatçı açısından durum biraz böyle; çalışan açısından baktığınız zaman, onlar aldıkları maaşlarla mutlu değiller. Ama sanayici tarafından baktığınız zaman ya da ticaret erbabı tarafından baktığınız zaman onlar da diyorlar ki, 'Maliyet yapısı yükseldiği için ya fiyatlarımızı arttırmak zorunda kalacağız’ ki bu yine rekabetin önünü kesiyor, mal satamaz hale geliyorsunuz. Ya da bir şekilde maliyetlerini arttırıp rekabetçiliğini bir şekilde minimize ediyor. Herkesin haklı olduğu bir dönemi yaşıyoruz ekonomide. Hepimiz aslında plan bütçe yapıyoruz, yakın zaman içerisinde hepimiz hangi kurla bütçe yapacağımızı bilemeyeceğiz ya da ne kadar satış getirecek, bunu bilemeyeceğiz. Çünkü Mehmet Şimşek açıkladı geçen de; enflasyonda bir yavaşlama olursa daha sıkı para politikaları. Ya da daha sıkı ekonomi politikalarıyla sistemi yöneteceğiz. İşte bu, durgunluk demek; yurt içi talepte düşüş demek. Ama bu, arzı etkiliyor. Doğal olarak, siz aslında talebi bir tarafta yurt içinde daraltırken, öbür tarafta sanayici de diyor ki, 'O zaman üretmem, geçen sene ürettiğimin yarısı kadar üretirim ya da küçülmeye giderim.’ İşte bu sefer istihdamı tetikliyor. Şimdi bunları bir dengeye oturtmak gerekiyor. Bu belirsizlik, herhalde bir yıl daha devam edecek gibi gözüküyor. Maalesef hepimiz bu durumdan mutsuzuz. Ama mutsuz olmak, umutsuz olmak anlamına gelmiyor. Umudumuzu tekrar koruyacağız ama bu süreci de en iyi şekilde yönetmenin hepimiz yolunu bulacağız. Biz mikro ölçekte en iyi şekilde yöneteceğiz, devlette bu işi makro ölçekte ama güven esas. O yüzden söylenenlere güvenebiliyor olmamız son derece önemli. 2026'nın sonuna kadar gerçekten böyle temkinli bir iyimserlik içerisinde olmak gerekiyor. Finansmana erişim veya finansmanın maliyeti çok yüksek. Doğal olarak bunların hepsi aslında bir ekonomik değer yaratmayacağımız anlamına geliyor. Sadece Eskişehir sanayisi değil, Türkiye'nin her tarafındaki sanayi aslında dünya liginde olmak istiyor, şampiyonlar liginde olmak istiyoruz. Aslında bu bizi biraz engelliyor.” ifadelerinde bulundu.

Muhabir: Seren Çatalçam