Son 81 yıldan beri takvimlerin '10 Kasım'ı gösterdiği zaman diliminde, salt Türkiye'nin duyarlı yurttaşları değil; dünyanın duyarlı insanları ATATÜRK'ü bir kez daha saygıyla anıyor.
Çünkü O, salt Türkiye'de değil, tüm dünyada 'sömürgecilik ve emperyalizme karşı çıkan savaşların ilk lideridir…'
Çünkü O, Türkiye'de kurduğu 'Laik ve demokratik Cumhuriyet' örneğiyle geri kalmış ülkelere ışık olmuştur…
O'nun 100. Doğum Yılı olan 1981 yılının UNESCO tarafından 'Atatürk Yılı' olarak ilan edilmesi… Ve Atatürk'ün adının 'Dünyada hakkında en çok eser yazılan 100 kişi listesinin 71. sırasında yer alması…' O'nun 'evrenselliğinin' somut kanıtlarıdır.
Ve biliyoruz ki, O'nu evrenselleştiren eserleridir, düşünceleridir…
Bu bağlamda, 'Atatürk'ün eserlerini/düşüncelerini korumak ve geliştirmek…', bir insanlık görevi olarak karşımıza çıkıyor.
Biz bu yazımızda, Atatürk döneminde Türkiye'de eğitim alanında gerçekleştirilen devrimsel atılımları, çağdaş eğitim değerleri açısından irdelemeye çalışacağız.
'BİLİMSEL, LAİK, KAMUSAL EĞİTİM'
Söze Atatürk'ün 'eğitimin ve öğretmenin önemi'ni vurgulayan sözleri ile başlayalım:
  • 'Eğer Cumhurbaşkanı olmasam Eğitim Bakanlığı'nı almak isterdim…'
  • 'Eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatır ya da tutsaklığa ve düşkünlüğe sürükler…'
  • 'Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır…'
Atatürk'ün eğitime verdiği önemin 'sözde kalmadığını'; daha Kurtuluş Savaşı sürerken 1921 yılında Ankara'da Eğitim Kongresi toplandığını ve Kuruluş sürecinin en etkin devrimlerinin eğitim alanında yapıldığını cumhuriyet tarihimiz açıkça ortaya koymaktadır.
***
Atatürk'ün eğitimle ilgili söylemlerini ve uygulamalarını, günümüzde 'çağdaş eğitimbilimi öğretisinde genel kabul gören eğitim ilkeleri' bağlamında irdelediğimizde 'çok yakın bağlantılar olduğunu' görürüz:
1. Bilimsel Eğitim:
  • 'Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir, ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir…'
  • 'Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra, akıl ve ilmin kılavuzluğunu kabul edenler benim manevi mirasçım olurlar…'
2. Laik Eğitim:
  • 'Laik eğitim, eğitimin milliliğinin ve bilime dayalı olmasının da baş desteğidir…'
(Laiklik ilkesi, Medreselerin Kapatılması, Öğretim Birliği Yasası gibi önlemlerle; 1924'ten itibaren uygulanmaya başlamış ve 1928'de Anayasa'da yer almıştır.)
3. Kamusal Eğitim:
  • 'Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığına, kendi benliğine, millî geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir…'
4. Karma Eğitim:
  • 'Bir içtimai topluluk, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara, zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?...'
5. Uygulamalı Eğitim:
  • 'Eğitim ve öğretim yönetiminin işe ve uygulamaya dayanması ilkelerine uymak şarttır…'
6. Yaygın Eğitim:
  • 'Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız. Çocuklar geleceğimizdir... Anne ve babaları da eğitilmelidir ki, çocuklarını iyi yetiştirsinler…'
***
Atatürk'ün eğitimle ilgili düşüncelerinin en somut ve özgün uygulaması 'Köy Enstitüleri' dir.
Temelinde Atatürkçü düşüncenin yattığı bu efsane eğitim kurumlarının öyküsünü, Ozan Nebi DADALOĞLU'nun uzun şiirinden seçtiğim dizelerden dinleyelim:

'KÖY ENSTİTÜLERİ
Yanmıştı Anadolu baştanbaşa
Çörçil tuzağına düşmedi Paşa
Lozan dedi, Sevr'i çıkardı boşa
Paşaydı ha, gece gündüz Paşaydı.
Öncümüz Atatürk, önümüz bizim
Yıldız gibi köyler, gücümüz bizim
Onları okutmak, sözümüz bizim
Kurslardı ha, gece gündüz kurslardı.
Kurs Mektebi, Köy Odası, Halkevi
Aydınlığa çığır açtı, her nevi
Nasıl doğurdular böyle bir devi
Enstitü ha, gece gündüz Enstitü…
Enstitü Yasası kolay çıkmadı
Karabekir Paşa olur bakmadı
İsmet Paşa dengelerden korkmadı
Meclisti ha, gece gündüz Meclisti.
Kırk bin köye, ışık gelecek dedi
Bozkır güneşi görecek dedi
Kel dağların yüzü gülecek dedi
Yücel'di ha, gece gündüz yüceldi.
Yüzleri kavruk, elleri poturdu
Köy yolu taşlı, köy yolu çamurdu
Tarlada başak, başakta tohumdu
Tonguç'tu ha, gece gündüz tonguçtu...
Var mı turnam, Var mı böyle bir destan
Bir haber geldi de Edirne, Kars'tan
Yüz yabalı harman, gövermiş bostan
Bayramdı ha, gece gündüz bayramdı.
Turnam haber var mı olup bitenden
Atılan çamurdan, sürülen ziftten
Kızlar göç eyledi yerleşkesinden
Canlardı ha, gece gündüz canlardı.
Turnam viran olmuş, güzel yapımız
Hoyrat gelmiş, çatırdamış çatımız
Dökülmüş kiremit, kırık kapımız
Yıkımdı ha, gece gündüz yıkımdı.
Düzenlerdi, Âşık Veysel telleri
Ruhi Su'yun mızrap vurur elleri
Eser gelir Dadalı'nın yelleri
Fermandı ha, gece gündüz fermandı…'
***
Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenen 'Uluslararası Eskişehir Şiir Buluşması' nın bu yıl 8- 10 Kasım 2019 günlerinde yapılması çok anlamlı oldu.
Başta Başkan Ahmet ATAÇ olmak üzere, etkinliğe emeği geçenleri ve katılanları kutluyorum.
***
Bu yıl halkımızın 29 Ekim ve 10 Kasım'a yoğun olarak sahip çıkması; Atatürk ve Cumhuriyetimizi yok etmeye çalışanlara karşı verilen en güzel yanıttır…
Evet, Türkiye'nin ve dünyanın duyarlı insanlarının aklında ve belleğinde Atatürk yaşıyor, yaşayacak…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…