Büyükşehir Belediyesi Tepebaşı Kültür Merkezi Kırmızı Salon'da düzenlenen konferansta, Gençlik Danışmanlık ve Sağlık Hizmet Merkezi Hekimi Dr. Emine Arda Şeşan tarafından ailelere, çocuklarında oluşan sınav kaygısı ve ergenlik depresyonu konusunda bilgi verildi. Ergenlik döneminin başlı başına bir yeniden yapılanma ve kaos dönemi olduğunu belirten Dr. Şeşan, çocukların bu dönemde gelişip değişirken bir yandan da hayatlarının en önemli sınavına girdiklerini ifade etti.

Sınav kaygısının her yıl binlerce öğrenciyi etkilediğine dikkat çeken Dr. Şeşan, 'Avrupa Birliği ülkelerinde öğrencilerin ancak yüzde 20 ila 25'i sınav kaygısı yaşarken, Türkiye'de bu oran yüzde 65 ila 70'lere çıktığını gösteren araştırmalar var. Bu yüksek sınav kaygısı yalnızca lise ve üniversiteye giriş sınavlarında değil, değerlendirme ve başarısız olma ihtimali olan her durumda yaşanıyor' dedi.

Şeşan, kaygının yeterli bir alanının sorumluluk duygusunu desteklediğini de kaydederek, 'Kaygının belli miktarı arzu ettiğimiz sonucu elde etmek için gereklidir. Kaygıyı yönetmek için onu tanımak gerekir. Çocuk okula gitmek istemiyorsa, gittiğinde kendini kötü hissediyorsa, derse katılmıyorsa, tahtaya çıktığında bildiklerini hatırlayamıyorsa artmış bir kaygıdan söz edebiliriz' diye konuştu.

Kuruntu üretmenin ve olumsuz düşünce yapısının da başarıyı düşürebildiğini vurgulayan Dr. Şeşan, şöyle devam etti:

'Ailenin öğrenime çok büyük, gereğinden fazla önem atfetmesi de kaygıyı artırıyor ya da tam tersi önemsememe hissi oluşturarak sıkıntıya yol açabiliyor. Anne babanın çok doğru bir şekilde öğrenciyi ve çalışmayı desteklemesi, uygun ortam sağlaması, onu sakinleştirmesi, yaptığı çalışmayı takdir etmesi öğrenciyi rahatlatıyor ve kaygının düşmesini sağlıyor. Öte yandan ailenin çok kaygılı olması da çocuğu olumsuz yönde etkiliyor. Öğrencinin kaygısı sadece kendine ait değildir, değişik alanlara müdahale edilmesi gerekebilir.' (İHA)

Editör: TE Bilisim