Gazeteciler Murat Taşkın ve Tarkan Demir’in gündeme dair sorularını yanıtlayan Arslan, yerel seçim öncesi CHP'nin yürüttüğü saha çalışmalarına yönelik açıklamalarda bulunarak "Bu yerel seçim genel seçim havasında. Sahada gördüğüm o, çünkü milyonlarca insanımızın artık canına tak demiş vaziyette. İnsanlarımızın ekonomik kaygıları bir çok şeyin önüne geçmiş durumda. Çünkü hayat çok pahalı. Geçim sıkıntısı içerisinde insanlarımız. O nedenle şikayet ettiği tablonun ana faktörünün ve sorumlusunun iktidar ve ortaklarının olduğunu akıllarından çıkarmadan sevgili hemşehrilerimin 31 Mart seçimlerinde sandıkları patlatmalarını istiyorum" diye konuştu.
 

"YILMAZ BÜYÜKERŞEN ETKİSİ ESKİŞEHİR'LE SINIRLANDIRILAMAZ"

Yılmaz Büyükerşen'in Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmaması üzerine Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmaları beklenirken mevcut durum karşısında parti içinde ki durumu açıklayan Arslan, "Türkiye'de genel seçimlerin yarattığı bir atmosfer vardı. Ardından tabii partimizi çok doğrudan etkileyen de sonuçlar yarattı. 28 Mayıs'tan itibaren Cumhuriyet Halk Partisi kendi içinde de bir yığın tartışma, bir yol alma, kongreler ve kurultaylar süreci yaşadı. Yaklaşık 1-1 buçuk ay Eskişehir'de büyükşehir, 2 merkez ilçe ve çevre ilçelerimizde adayların kim olacağı ile ilgili yoğun bir tartışma vardı. Hem parti içerisinde hem genel kamuoyunda tartışıldı. Bunun yarattığı etkiler hem milletvekili olarak bizler üzerinde, hem parti örgütü, hem de kamuoyu üzerinde elbette kolay olmadı. Çünkü konuştuğumuz kişi Sayın Yılmaz Büyükerşen'di. Sayın Büyükerşen, sadece Eskişehir'le sınırlanabilecek etkisi o anlamda kısıtlanabilecek bir isim de değildi. O nedenle adaylığı ya da aday gösterilmeme durumu hem Eskişehir özelinde hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve genel hatlarıyla kamuoyunun dikkatini çeken de bir unsurdu. Sonuçta partimiz bütün o süreci doğru bir takvim içerisinde en az hasarla noktaladı. Bunda sayın Yılmaz Büyükerşen'in çok ciddi katkısı ve emeği var çünkü farklı sonuçlar da yaratabilirdi. 2 merkez ilçe başkanımızın Sayın Büyükerşen'den sonra Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmayı arzuladığını hepimiz biliyoruz. O nedenle genel merkez yapmış olduğu bir dizi çalışma, araştırma yanı sıra taraflarla doğrudan görüşmeler sonrasında böyle bir tabloyu gösterdi. Son derece olgun ve beklentilerin tam aksine bir anda kenetlenen birlik ve beraberliği sergileyen bir noktaya taşındı. Bu süreçte başta 2 merkez ilçe belediye başkanımız Sayın Kazım Kurt ve sayın Ahmet Ataç'ın milletvekillerimizin, örgütümüzün bütünsel yapısının da çok önemli katkılarının olduğunu düşünüyorum. Onların da bu sürecin olgunlaşmasında sürecin doğru yönetilmesinde gerçekten emekleri var, fedakarlıkları var. Hoşgörü ve anlayışları var. O nedenle biz adaylarımızın yani büyükşehir adayımızın netleşmesi ve 2 merkezin netleşmesi ile birlikte hızla bütünleşik yapı içerisinde yolumuza o günden beri devam ediyoruz" dedi.
 

"HOCAMIZDAN ALDIĞIMIZ MİRASI GELECEĞE TAŞIMAKLA MÜKELLEFİZ"

Gazeteci Murat Taşkın'ın yönelttiği "Yılmaz Büyükerşen'in bu güne kadar sağlamış olduğu hem sağdan hem soldan almış olduğu oyları, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Ayşe Ünlüce, Ahmet Ataç ve Kazım Kurt'un bileşeninin sağlayabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusunu cevaplayan Arslan, "Her seçimin farklı hikayeleri var. Bu seçim de hem Eskişehir hem Türkiye ölçeğinde kendi hikayesini yazacak bir seçim. O nedenle bu seçimi de kendi dinamikleri içerisinde değerlendirmek lazım. Hiç kuşku yok ki sayın Büyükerşen, 1999 yılından itibaren başlamış olduğu Belediye Başkanlığı sürecinde sizin de işaret ettiğiniz Eskişehir ittifakını Genel Başkan'ımız da Türkiye ittifakı olarak nitelendirmeye başladı. Cumhuriyet Halk Partisi önderliğinde biz herhangi bir siyasal partiyle doğrudan organik bir ittifak yerine Türkiye'nin değişik yerleşim yerlerinde oranın yerleşik halkıyla Eskişehir'imizde de Eskişehir ittifakını kurmak üzere yolumuza devam ediyoruz. Sayın Büyükerşen ortaya koymuş olduğu siyasal yaklaşım, belediyecilik anlayışı, projeleri, uygulamalarıyla Eskişehir halkında sağıyla, soluyla, Alevisi ile, Sünni’siyle, Türk'üyle, Kürt'üyle çok geniş kesimlerde karşılık bularak onu Eskişehir ittifakına sürmüş önemli bir siyasal aktör. Bugün geldiğimiz noktada biz hocamızdan aldığımız mirası doğru şekilde yöneterek hep birlikte bu sürece katkı sağlamaya çalışacağız. Elbette hocamızın koymuş olduğu o mirası sahiplenirken burada Sayın Kurt'un, Sayın Ataç'ın ve birlikte yol yürüyen arkadaşlarımızın da o süreçlerde önemli emekleri olmuştu. Ayşe Hanım da bugün Büyükşehir Belediye Başkanı ama dünün Büyükşehir Belediyesinin ekibi içerisinde hocanın en yakınında bulunan, belediyeciliğe hakim, idari anlamda belediyeyi yöneten birçok projede katkısı olan bir arkadaşımız olarak ve o siyaset yapma biçimini bilen bir insan olarak da bunun üstüne elbette biz eklemeler yapmaya çalışacağız. Biz dün olduğu gibi hocamızdan devraldığımız mirası, koruyup geliştirerek geleceğe taşımakla mükellefiz onu da başaracağımıza inanıyorum” diye konuştu.
 

"GENÇLERİMİZLE BİRLİKTE YOL YÜRÜYECEĞİZ"

AK Parti Eskişehir Milletvekili ve Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Nebi Hatipoğlu'nun gençlik buluşmasında gençlere yönelik projelerinden bahsetmesi üzerine CHP'de gençlere ve parti içinde gençleşmeye yönelik çalışmalar olup olmadığıyla ilgili açıklama yapan Arslan, "Kurultay sürecine de yansıyan da bir yaklaşım partinin gençleştirilmesi ve kadınların ve görece daha öne çıkarılması, temsil yeteneğinin artırılması konusu. Bu parti meclisine de yansımış vaziyette. Belediye başkan adaylıklarının açıklanmasında da aslında yer yer bunun yansıdığını görüyoruz. Şimdi örneğin dün İzmir'de 30 büyükşehir ve 30 ilçe açıklandığında 9 kadın Belediye Başkanı adayına yer verildi. Adayların çoğu da gençleşmiş vaziyette. Eğer 3 tane Üniversitesi olan bir kentte Cumhuriyet Halk Partisi, Eskişehir örgütü hala gençlik tartışması yapıyorsa bu sıkıntı gençlerimizde değil. Bizde siyasetçiler olarak o zaman bu sorunun yanıtını bizim doğru okumamız lazım ve bulmamız lazım. Bu parti politikayla ilgili kısmı şimdi doğrudan yönetim kademelerinde bir harman yapının oluşması gerekiyor. Bir yandan gençleşmeyi sağlarken öte yandan deneyimi birikimi tecrübeyi de kesinlikle ihmal etmemek lazım. O nedenle genel merkezimizin yürütmeye çalıştığı bu yapı bazen eleştiriye de neden olabiliyor. Çünkü beklentilerin çok farklı noktasına gelebiliyor iş. Gençlerimizle birlikte yol yürüyeceğiz. Ama bu sadece kuru kuruya milletvekili, belediye başkan adaylıkları ya da partinin temsil yeteneği noktasındaki yerlerde değil. Gerçekten parti politikalarıyla gençliği doğru anlayan, algılayan ve çözüm üreten, onlarla birlikte yol yürüyen politikalara dönüştüğü anda biz başarıya ulaşmış oluruz” diye konuştu.
 

"HER BİRİMİZİN KUSURU VAR"

Gazeteci Murat Taşkın'ın "Cumhuriyet Halk Partisi'nin, parti içi demokrasiyi, ön seçimi  daha kaç yıl sonra özümseyecek, sahip çıkacak?" sorusunu yanıtlayan Arslan, "Özümsemesi ile ilgili bir sorun yok. Aslında genlerinde olan bir şey, olması gereken bir şey. Çünkü sol sosyal demokrat partiler lider partileri değildir. Kadro örgüt üye partileridir, program partileridir. Bunların bütünleşik yapısı içerisinde elbette lider de önemlidir ama bu yapılarda önemlidir. Dolayısıyla partinin söz ve karar noktalarında örgütün mümkün olduğu kadar kendini ifade etmesi ve müdahale etmesi, söz karar yetisine sahip olması, işin genlerinde olması gereken literatüre göre de yaşanması gereken bir şey. İşte sorunumuz  burada. Tribünlere oynamak istemem. O nedenle de o acı gerçeklikle yüzleşmemiz lazım. Bizim burada her birimizin kusuru var. Sezen Aksu'nun şarkısında olduğu gibi 'Masum değiliz hiçbirimiz.' Bu partide kime sorarsanız sorun ön seçimi tartışmasız baş tacı eder, konuşur ama tüzüğe niye işlenmez sorusunun yanıtı bulunamaz ve orada da ben şu cümleyi kullanmıştım, 'Kurultay delegelerini niye sorgulamıyorsunuz?' çünkü bir partinin tüzüğünün değiştirileceği yegane yetkili kurul, kurultay. Bu partide de herkes ön seçimi istiyorsa kurultay delegeleri verirler, tüzüğün ilgili maddelerini değiştirirler. Ön seçimi oraya monte ederler. Şimdi keşke böyle basit olsaydı burada herkesin  dediğim gibi sürecin ya da yaşadığı sürece göre pozisyon almak gibi bir noktası var. Eskişehir'de siyasi aktörlerimizi yıllarca kürsülere çıkıp ön seçim, ön seçim deyip ön seçime katılmayan arkadaşlarımızı da gördük, samimiyet testinden de geçiyoruz biz aslında. Örgütsel açıdan baktığımızda ön seçim ya da eğilim yoklamasına katılım üçte bir oranında gerçekleşti. Bu yönüyle o zaman örgütler olarak, üyeler olarak kendimizi de sorgulamalıyız. Şu denilebilir, ya yıllarca örgüt adam yerine konmadı, ihmal edildi. Aidiyet duygusu ortadan kalktı. O nedenle katılım düşük kaldı denilebilir. Eksiği gediği vardı. Süreç zaman zeminde bazı noksanlıklar nedeniyle katılım düşük oldu denilebilir. bunların her birini anlayabilirim ama hep birlikte ilkesel yaklaşımın bütün siyasal kadrolarla benimsenip buna uygun parti yapılanmasının sağlanması lazım. Tek başına hiçbir yöntem mutlak doğru sonuç vermeyebiliyor. O nedenle bunun en idealinin tartışılıp araştırılıp tüzüğümüze monte edilmesi lazım. Bunun yapılabilmesi için de parti yapısı gerçekten önemli. Yer yer hemşehrilik ilişkilerine yer yer farklı farklı ilişkilere dayalı bir örgütsel yapıdan çıkarmamız lazım ki doğru sonuçlar versin ama bu ön seçimden vazgeçmemizi gerektirecek bir tablo değildir. Genel merkezimiz şimdi listelerin tamamen tek sayısını kotaya fermuara dönüştürdü. Orada niteliğin yanında kadın ve gençlerin öne çıkması, öncelenmesi için de bir adım atıldı. Örneklemek için söylüyorum bu eğilim yoklamalarında. İlk üçe, ikinci üçe ve üçüncü üçe birer kadın ilk beşe ve ikinci beşe birer genç arkadaşımızın mutlaka gelmesiyle ilgili bir karar alındı. Yanı sıra nitelikle ilgili değerlendirmeler de yapılacak" dedi.
 

"KİMSENİN İNSANLARIN ÜMİTLERİNİ KIRMAYA HAKKI YOK"

Geçtiğimiz hafta sonu Tepebaşı'nda iptal edilen ön seçimi değerlendiren Arslan, " Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ne bir tane fazla oy kazandırabilmek için gecemizi gündüzümüze katmış bir çok arkadaşımızla alanlarda çalışma sergilerken, kimi arkadaşlarımızın kişisel hırslarına, Cumhuriyet Halk Partisi'ni, Cumhuriyet Halk Partisi'nin çok değerli adaylarını, ilke ve ideallerini ve bu partiye inanmış insanların umutlarını da kırmaya, oynamaya hiç kimsenin hakkı yok. O nedenle kuşkusuz süreç takip ediliyor. Parti MYK'mızın görevlendirmesi üzerine Parti Meclisi üyemizin gözetiminde gerçekleştirildi.  Yönergede yazılı olan oy pusulalarının basımıyla ilgili ilçe örgütünün gözetiminde görevlendirilmiş ilçe seçim kurulu tarafından ki seçim kurulu örgütten oluşuyor biri başkanı gözetmen parti meclisinden gelen Başkan Yardımcısı, ilçe başkanı, bir kadın kollarından bir gençlik kollarından da bir parti üyesi olmak üzere 5 kişilik bir kurul oy pusulalarının basımı, zarfların oluşturulması, ilçe örgütünün sorumluluğuna bırakılmış. Yönergede  her oy pusulasının ve  zarfın ilgili ilçe örgütünün mührünü taşıması esası var. Yapılan tespit şu ki oy pusulalarında farklı renkte mühürler tespit edilmiş, gözetmenin yapmış olduğu ve tutanağına da taşımış olduğu tespit bu yönde. Şimdi bunun olmaması gerekir. Nasıl olduğuyla ilgili araştırma, soruşturma devam ediyordur. Ben ona müdahil olmak istemem. MYK bu süreci yönetecektir. Böyle bir şeyin olması söz konusu olamaz. İki ihtimal gelir ya bir sahtekarlık var demektir. Yani bir mühür dışarıda yaptırılmış, kullanılmış olabilir. İhtimal olarak söylüyorum ya da seçime hile hurda karıştırılmış demektir. O zaman yapılması gereken her ikisi de son derece çirkin her ikisi de cezai yaptırımı gerektirir. İşin ahlaki yanı siyasi yanı başında ifade ettiğim üzere asla kabul edeceğimiz bir durum söz konusu olamaz. Sonuna kadar her kimse bunu sorumluları üzerinde gidilmelidir." şeklinde konuştu.
 

"YEREL SEÇİM, GENEL SEÇİMLERİN RÖVANŞINA DÖNÜŞÜYOR"

Seçim öncesi saha çalışmalarındaki  gözlemlerini aktaran Arslan, " Yerel seçimlerde yerel adaylar, yerel dinamikler, yerleşim yerlerinin özellikleri öne çıkar. O dokunun yanına bu seçimde genel seçim havası eklenecek. Sahada gördüğüm o, çünkü milyonlarca insanımızın artık canına tak demiş vaziyette. İnsanlarımızın ekonomik kaygıları bir çok şeyin önüne geçmiş durumda. Çünkü hayat çok pahalı. Geçim sıkıntısı içerisinde insanlarımız. Emeklilerimizin halini artık anlatmaya dilim varmıyor. Kamu çalışanlarının hali ortada asgari ücret orta yerde, işsizlerimizin sayısını sizler biliyorsunuz. O nedenle sahada gözlemlediğimiz şu, elbette insanlar kendi kentlerine sahip çıkmak, o adaylarla ilgili tercihlerini ortaya koyma noktasında yerel özelliklerini değerlendiriyor, ona göre bir karar noktasında ama kararını yaşadığı genel durum etkileyecek görünüyor. Bence 14-28 Mayıs'ın rövanşına doğru dönüşüyor. Siyasi bir karar da veriyor ve büyük olasılıkla 31 Mart'ta iktidar ve ortaklarına yerel seçim özelliği olmasına rağmen ciddi bir ders vereceklerini düşünüyorum." açıklamasında bulundu.
 

"ANAYASAMIZA VURULMUŞ BİR DARBEDİR"

Can Atalay'ın, milletvekilliğinin düşürülmesini değerlendiren Arslan, "Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasası, orta yerde anayasamızın nitelikleri biliniyor. Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti ve yine anayasamızın düzenlemesine göre bu nitelikleri asla değiştirilemez. Şimdi mesele öncelikle Can Atalay meselesi olarak başladı. Karşımızda Can Atalay inşasında sembolleşen bir tablo var ama süreç itibariyle ve gelinen nokta Itibariyle baktığımızda aslında bu bir darbe olarak nitelendiriyoruz. Bunu bu anayasamıza, anayasal düzenimize, demokratik yapımıza ve hukuk devletine vurulmuş bir darbedir. Anayasal düzen hepimizin ortak paydası, ortaklaştığımız bir çerçeve metin. Sonuna kadar bu hukuksal mücadele devam edecektir. Anayasa Mahkemesi’ne tekrar konu taşınacaktır. Avrupa insan hakları mahkemesine taşınacaktır ama bütün yurttaşlarımızın eksiğiyle fazlasıyla anayasal düzene, anayasamıza ve anayasamızın niceliklerine sahip çıkmak gibi bir ödev ve sorumluluğumuz var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu direnişi sonuna kadar sürdüreceğiz" dedi.
 

"SANDIKLARI PATLATMALARINI İSTİYORUM"

Son olarak yerel seçimlerle ilgili yorum yapan Arslan,"Bu seçim yerel seçim ama genel seçim havasında. Sayın AKP Genel Başkanı Erdoğan, bugün kendi seçim beyannamelerini de açıkladılar. Gerçek belediyecilik kavramından yola çıkarak ve ana eksende de Türkiye yüzyılı kavramıyla yollarına devam ediyorlar. Türkiye'nin geldiği noktada Türkiye yüzyılı dedikleri 21 yılın sonunda daha fazla işsizlik, daha fazla yoksulluk, daha fazla hayat pahalılığı, daha fazla zam ve göreceksiniz. Umarım yanılırım ama bütçeye de çok iyi hazırlandığımız için biliyorum. Özellikle yerel seçimlerden sonra yeni bir kasırga bekliyor, Tsunami bekliyor diyebilirim. Tablo çok ağırlaşacak. O nedenle bütün hemşehrilerimiz  kendi geleceklerine sahip çıkmak adına verecekleri oylarla, adaylarla somutlaşacak. Kendi gelecek tayin hakkını kullanmasını bu değerlendirmeyi yaparken kentin geleceğine sahip çıkarken ülke geleceğine de sahip çıkmalarını, içinde bulundukları ve her birinin şikayet ettiği tablonun ana faktörünün ve sorumlusunun iktidar ve ortaklarını olduğunu akıllarından çıkarmadan sevgili hemşehrilerime 31 Mart seçimlerinde sa

Kaynak: Haber Merkezi