'Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyesi okullara giremiyoruz diyorlar. Bu belediyelerin okullarda ne işi var önce onu açıklasınlar. Siz okullarda ne yapacaksınız? Camiye, okula siyaset girmez derler ama asıl bunlar okullara siyaset sokuyorlar.' Yukarıdaki bu sözler AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü'ye ait.

HİJYEN OLMAYAN DERSLİKLER
Anlaşılan Ünlü'nün Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın yıllarca okullara verdiği desteklerden haberi yok. Okullarda hizmetli açığının olduğundan bihaber. Gelir düzeyi yüksek velileri olan okullar dışarıdan ücretli eleman çalıştırarak, bu sorunu çözüyor. Maddi durumu yetersiz velilerin olduğu okullarda bu sorun çözülemiyor. Bu eğitim kurumlarında okuyan çocuklar hijyenik olmayan koşullarda ders işliyor. Aidat parası için okul müdürleri ve veliler birbirine giriyor. Bu parayı vermeyen velilerin çocukları arkadaşları arasında rencide ediliyor.
İşte Ataç bu okulların temizliğini yaptırarak, çocuklarımızın temiz bir ortamda eğitim almasını sağlıyordu. Okullara temizlik malzemesi, boya, eğitim araçları vererek, onlara destek oluyordu. Çocuklara diş taraması yaptırıyordu. Öğrencilere diş macunu, kaban, bot vererek onları sevindiriyordu. Yeni yapılan okulların hafriyat artıklarını temizletiyor, bahçelere oyun grupları kuruyor, bakımını yapıyordu. Yani okullara siyaset değil, hizmet sokuyordu.
ÇOCUKLAR CEZALANDIRILDI
Peki, Milli Eğitim Tepebaşı Belediyesi'ni okullara sokmayarak kimi cezalandırmış oldu? Geleceğimiz olan çocukları cezalandırmış oldu. Okullara hizmetli veremiyorsun, bahçe bakımlarını yaptıramıyorsun. Bunu Belediye yapmak istiyor, ona izin vermiyorsun. Çünkü belediye iktidar partisine ait değil. Asıl Milli Eğitim siyaset yaparak, çocukları pis dersliklerde eğitim almak zorunda bırakıyor. Eskiden ilkokullara İl Özel İdare'den destek geliyordu. Şimdi bu kurum da kapalı. İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin bahçelerini çimlendirmek ve asfaltlamak isteyen okul müdürlerine, 'Belediye'ye yaptırabiliyorsanız yaptırın. Ama reklam yapmadan yapsınlar. Basında bu konuyla ilgili haber çıkarsa karışmam' dedikleri iddia ediliyor.

KARACAN'IN NE İŞİ VAR?
Ünlü'ye sormak istiyorum. Ataç'ı okullara sokmuyorsunuz. Peki, Harun Karacan'ın okullarda ne işi var?
Okulları hep ziyaret ediyor, bunların fotoğraflarını kendisi ve eğitim kurumları paylaşıyor. Ünlü'nün mantığına göre Karacan okullara siyaset sokmuş olmuyor mu?
Ben Karacan'ın okullara ziyaret etmesine karşı değilim. Kentin milletvekilleri ve belediye başkanları eğitim kurumlarını ziyaret etmeli, onların sıkıntılarını çözmek için çalışmalı. Ancak, 'Belediyelerin okulda ne işi var?' diyen Ünlü'ye birileri de 'Karacan'ın okulda ne işi var?' diye sorabilir. Tepebaşı Belediyesi camilerin de temizliğini yapıyor. O zaman belediyeleri camilere de sokmayın. Personel istihdam edin, temizliği siz yaptırın.
Allah'tan Müftülük, Milli Eğitim gibi davranmıyor. Belediyeleri camilere sokarak, cemaatin temiz bir ortamda ibadet etmelerini sağlıyor…

---------------------------------------------------------------------------------

NOSTALJİ

ÖNCE ANLAŞMA SONRA YEMEK

1995-1996 futbol sezonunda Eskişehirspor Yılmaz Vural'ın görevine son verdi. O'nun yerine 1992-1994 yılları arasında Kocelispor ile harikalar yaratan Güven Kurtar ile anlaşıldı. (1996) 21 yıl öncesine ait tarihi fotoğrafta Kurtar, anlaşma sonrasında dönemin Kulüp Başkanı Aydın Arat, Eskişehirspor Yöneticileri Bekir Sıtkı Saraç, Evrensel Avar, eski milli kaleci Adil Erinç ve 2010 yılında kaybettiğimiz Eskişehir Bölgesi Hakemi Kazım Ünlüsoy ile akşam yemeği yiyor. Burada ara transferde Eskişehirspor'a yapılacak takviyeleri görüştüler. Kurtar geldikten sonra takım önce toparlanıyor. Son haftalara düşme potasının üstünde giriyor. Ancak o sezon Eskişehirspor'u her iki maçta da yenen Beşiktaş Eskişehirpor'un küme düşme potasındaki rakiplerine son üç hafta içerisinde ard arda yenildi. Beşiktaş, önce Van'da Vanspor 2-0 yeniliyor. Sonra kendi evinde Denizlispor'a 4-0 yeniliyor. Beşiktaş küme düşme potasındaki takımlara kaybetmeye devam ediyor. Daha sonra Altay'a İzmir'de de 3-0 yeniliyor. Bu sonuçlar sonrasında Denizli ve Altay'ın gerisinde kalan ES ES son hafta (19 Mayıs 1996) Şota'nın 5 gol attığı maçta Trabzonspor'a 7-1 mağlup olarak küme düşmüştü.
------------------------------------------------------------------------------------------

CUMARTESİ HİKAYESİ
DEĞERİNİ ÖLDÜĞÜNDE Mİ ANLAYACAKSINIZ?

Bir adam eşine; 'Dışarıda yemek yemeye çıkalım mı?' diye soruyor. Eşi ise şöyle cevap veriyor: 'Hayır, ben seninle yemeğe çıkmayacağım. Başka bir kadınla git…'
Adam şaşırıyor ve diyor ki; 'Ben seni yemeğe çıkaracağım, sen ise başka bir kadınla yemeğe gitmemi istiyorsun !?' 'Ben öyle bir adam değilim ki!? Sen hangi kadından bahsediyorsun?' Eşi; 'Annen…' diyor. 'Annen… Bugün teklifini reddediyorum. Böylece sende annenle birlikte gidersin.' 'Uzun zamandır annenle birlikte yemek yemedin, beraber vakit geçirmedin, bu yüzden annenle git…'

RÜYA GİBİYDİ
Adam hemen annesini arayıp soruyor; 'Anne, hazırlan. Seni arabayla alıp birlikte yemeğe gideceğiz. Biraz da yürürüz…' Annesi duyduğuna inanamayarak, 'gerçekten mi?' diye sorar. Adam; 'Vallahi evet… Hadi yemeğe çıkalım.' Evet, gerçekten restoranda gittiler. Annesi o kadar mutlu ve sevinçliydi ki… Bu onun için bir rüya gibiydi. Nerede ya da ne kadar yedikleri önemli değildi. Sokakta bir kaldırımda bile oturup yemek yeseler fark etmezdi. Önemli olan şey onun oğluyla beraber olması ve ona karşı sevecen olmasıydı… Eşiyle ve çocuklarıyla meşgul olmasına rağmen annesini unutmamıştı. Böylelikle beraber bir gün geçirdiler. Bu onun hayatının çok güzel bir günüydü.

ÇOK MEŞGULDÜ
Eve dönerken oğlu annesine dedi ki; 'Anneciğim! Mutlu musun? Yürüyüş seni mutlu etti mi?' Evet, vallahi çok güzeldi. Allah senden razı olsun. Oğlu; 'İnşallah bunu bir daha tekrar yapacağım.' Annesi; 'Hayır, inşallah bir daha ki sefere ben seni davet edeceğim.' Haftalar, aylar geçti… Adam çok meşguldü. Annesi hastalandı ve vefat etti. Oğlu çok üzgündü. Bir kaç gün sonra aynı restorandan kendisi ve bir başkası için davet geldi. Ve bu yemeğin hesabı ödenmişti bile… Adam, şaşırdı. Bu yemeğin hesabını kim ödemişti ki? Adam eşiyle beraber annesiyle yemek yediği yere gitti. Orada annesinden bir mektup vardı.(Annesi) Diyordu ki; 'Sevgili oğlum, Allah senden razı olsun… Seni aynı yere davet edeceğimi söylemiştim ama sen sürekli meşguldün.. Şimdi ben sözümü tutmuş olacağım, seni ve değerli eşini davet ediyorum.' Yarın Anneler Günü. Bizlere canlarından can, ruhlarından ruh katan Tüm annelerin gününü kutluyorum. Annemizin değerini ölmeden önce anlamalıyız…
--------------------------------------------------------------------------

FOTO ŞAKA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Ahmet Bey yapacağımız anketten birinci çık. Seni 2019'da Büyükşehir Belediye Başkan adayı yaparım.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç: 2014'de anketten birinci çıkanı değil de Kazım Kurt'u aday yapmıştınız. Umarım 2019'da tarih tekerrür etmez.