Bu yıl ilki düzenlenen 'Yükseköğretim Üstün Başarı Ödülleri' kurumsal düzeyde 4 kategoride sahiplerini buldu. Anadolu Üniversitesi, 'Topluma Hizmet Ödülü' kategorisinde '2017 Yılı Üstün Başarı Ödülü'nü almaya hak kazandı. Anadolu Üniversitesi; 'Dezavantajlı gruplara ve engellilere yönelik sunulan sistematik hizmetlerin etkisinin yüksek ve sürdürülebilir nitelikte olması ve bu çalışmaların uluslararası ve ulusal düzeyde model niteliği taşıması' dolayısıyla ödüle layık görüldü. Anadolu Üniversitesi'nin 'Başarılı Rektörü' Prof. Dr. Naci Gündoğan ödülü, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden aldı. Anadolu Üniversitesi'nin 'Topluma Hizmet' kategorisinde ödül alması kentimiz adına gurur verici. Bu başarıda emeği olan başta Rektör Gündoğan olmak üzere tüm akademik personeli kutluyorum. Gündoğan önderliğinde Anadolu Üniversitesi'nin başarlı projelerine devam edeceğine inanıyorum. Naci Gündoğan, 22 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan kararla Cumhurbaşkanı tarafından Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne atandı. Yaklaşık dört yıldır bu görevi büyük bir başarıyla sürdürüyor. Üniversiteyle kenti birleştirdi. Eskişehir'in sorunlarına uzaktan bakmadı. Kenti geliştirmek adına yapılan her çalışmaya destek oldu. Hizmet alımlarında ve yapılan projelerle ilgili en ufak şaibenin oluşmasına izin vermedi. Dürüstlüğü ve mütevazi kişiliğiyle üniversiteye liderlik etti. Öğrencilerin hep yanında oldu. Babacan tavırlarıyla onların sorunlarını çözdü. Eskişehir'in evladı olan Gündoğan bir dönem daha Rektörlüğe devam etmeli. Gündoğan bugüne kadar yaptığı çalışmalarla bunu sonuna kadar hak ediyor.

******
MÜCADELESİNİ SİYASETTE SÜRDÜRECEK

Battal Uyar Eskişehir eğitiminin önde gelen yöneticilerinden biriydi. TÖB-DER'in ilk kurucuları arasında yer aldı. Meslek yaşamı boyunca hep sendikal hareket içinde oldu. Haksızlıklara karşı hep dik durdu. 1980 darbesi sonrasında yaşadığı sürgünler onu hiç yıldırmadı. İktidara, gücü elinde bulunanlara yaranmak için hiçbir zaman eğilip, bükülmedi. Deyim yerindeyse 'Hep rüzgara karşı yürüdü.' Uzun yıllar okul müdürlüğü yaptı. AK Parti'nin ilk yıllarında Sivrihisar'daki bir köy okuluna öğretmen olarak sürüldü. Yargı kararıyla tekrar müdürlük görevine döndü. Ancak sırf 'Eğitim-Sen Üyesi' olduğu için yöneticilik görevi elinden alındı. Yine yargıya gitti. Mahkemeleri kazandı. Ancak bu kararlar uygulanmadı.
Uyar, yine mücadelesini sürdürdü. Son yaşadığı olaylar sonrasında Türkiye'de hukuk ve adaletin bittiğini gördü. 1,5 yıl önce kendi isteğiyle emekli oldu, 40 yıllık onurlu meslek yaşamını alnına kara leke sürdürmeden son verdi. Emekli olduktan sonra CHP'ye üye oldu. Son yapılan delege seçimlerinde Akarbaşı Mahallesi'nde delege seçildi. Kendisini kutladım. Uyar bana; 'Partiye deneyimli, örgütçü ve taze kan olarak hizmet edeceğim' dedi. Uyar uzun yıllardır sendikal olarak sürdürdüğü mücadelesini artık siyasette sürdürecek. Battal Uyar gibi 'dik duruşu' olan usta eğitimci CHP yönetimlerinde yer almalı...

*******
NOSTALJİ

GENÇ BAŞBAKAN ESKİŞEHİR'DE


Mesut Yılmaz 15 Haziran 1991 tarihinde yapılan Anavatan Partisi Büyük Kongresi'nde Genel Başkanlığa seçildi. Kurduğu hükümet 5 Temmuz 1991 günü TBMM Genel Kurulu'nda güvenoyu aldı. Dönemin genç Başbakanı 20 Ekim 1991 genel seçimleri öncesi Eskişehir'e geldi. Yılmaz Odunpazarı'nda düzenlenen miting öncesinde ANAP İl binasını ziyaret etti. Dönemin İl Başkanı Selçuk Erşan, Alpu İlçe Başkanı İdris Var, Mihalıççık İlçe Başkanı Hamdi Kızılkaya, Bozan Belde Teşkilat Başkanı Hüseyin Kurtuluş, Alpu İlçe Yöneticileri Hakkı Türe ve merhum Sadettin Uztürk, Yılmaz ile birlikte hatıra fotoğrafı çektirdiler. 20 Ekim seçimlerinde DYP-SHP Hükümeti işbaşına geldi. ANAP anamuhalefet partisi olarak siyasi mücadelesine devam etti. Yılmaz 3 Mart- 6 Haziran 1996 yıllarında DYP ile kurulan 'ANAYOL' tinde ve 20 Haziran1997- 11 Ocak 1999 tarihleri arasında DSP ve DTP ile kurulan 'ANASOL-D' hükümetlerinde Başbakanlık yaptı. 1991 yılının Bozan Belde Teşkilat Başkanı Hüseyin Kurtuluş 1999-2004 yılları arasında Bozan Belediye Başkanlığı yaptı. 2009-2014 yılları arasında da AK Parti İl Genel Meclis Üyesi olarak görev yaptı.

******

CUMARTESİ HİKAYESİ

MESELE KUYUMCUYU BULMAK


Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: 'Oğlum' der, 'Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.' Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar.

'TEK LİRA VERİRİM'
İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve 'Şunu kaça alırsınız?' diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: 'Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın' der. İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü defa bir semerciye gider: Semerci nesneye şöyle bir bakar, 'Bu der benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.' En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. 'Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?' diye hayretle bağırır ve hemen ilave eder. 'Buna kaç lira istiyorsun?' Öğrenci sorar: 'Siz ne veriyorsunuz?' 'Ne istiyorsan veririm.' Öğrenci, 'Hayır veremem' diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: 'Ne olur bunu bana satın. Dükkanımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.' Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.

ONUN DEĞERİNİ BİLEN ANLAR
Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler. Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır. Bilge sorar: 'Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?' Öğrenci: 'Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık' diye cevap verir. Bilge hoca çok kısa cevap verir: 'Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.' Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır. Mesele kuyumcuyu bulmaktadır...

******
FOTO ŞAKA


CHP PM Üyesi Gaye Usluer:
Kazım Bey, Halk Merkezlerinden birine Eskişehir'in yetiştirdiği bir kadının adını vermelisiniz.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Çok haklısınız Gaye Hanım, Eskişehir'in ilk kadın milletvekili Ayşe Köksal'ın adını vereyim.
CHP PM Üyesi Gaye Usluer: Kazım Bey, o kadar geriye gitmenize ne gerek var? Genel Merkezde Parti Meclisi Üyesi olmuş başarılı kadınlar yok mu?
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Tamam Gaye Hanım sizi mi kıracağım? MHP'de uzun yıllardır Genel Başkan Yardımcısı olan Ruhsar Demirel'in adını vereyim o zaman.
CHP PM Üyesi Gaye Usluer: Kazım Bey'in benim adımı vermesi için baş harfi 'G', soyadı 'U' olsun mu diyeyim ya!...

******
FIKRA

ŞİFRE

Temel ile Fadime nişanlanırlar. Temel bir gün Fadime'nin telefonu alır kontrol etmek ister.
-Fadime şifren nedur?
-İlk tanıştığımız günün tarihidir Temel'im.
-Neyse ben sağa güveniyrum, bakmayacağum.