Lütfü İlme iki yaşında babasından yediği tokat nedeniyle sağır oldu. Bundan dolayı üç-beş kelime dışında konuşamıyordu. Fadime İlme görme engelliydi. Hayatlarını birleştiren iki insan yaklaşık 50 yıl önce hayatlarını birleştirdi. Seyitgazi Yazıdere Mahallesi'nde ailelerinden kalma tarla ile geçimlerini sağlıyorlardır. Fadime nine hastalandı. 15 yıldır yatalaktı. Lütfü dede çok sevdiği ve devamlı 'Fati' diye hitap ettiği hayat arkadaşını bu zor gününde terketmedi. Kimseye muhtaç etmedi. Ona hep özenle baktı. Yedirdi, içirdi, yıkadı. Onu sevdiğini her zaman hissettirdi. 85 yaşındaki Fadime Nine 9 Mart Cuma günü vefat etti. Lütfü dede, çok sevdiği hayat arkadaşının ayrılığına fazla dayanamadı. Altı gün sonra 15 Mart Perşembe günü 81 yaşında vefat ederek, 'Fati'yine kavuştu. Seyitgazi Belediye Başkanı Hasan Kalın, Lütfü dede ile daha önce çektirdiği fotoğrafı; 'Lütfü Amca güzel insan Mekanın cennet olsun Büyük aşkın hikayesi Lütfü İlme amcadır' yorumuyla paylaştı. Lütfü dede, fedakarlığı ve eşine duyduğu büyük sevgiyle gençlere örnek oldu. Bir ömür aşka imza atmış uzun yıllar evli olan eşler, bu birlikteliğin sırrını 'Biz eskiden bozulan şeyleri tamir ederdik, kaldırıp atmazdık' diye açıklar. Kutsi'nin şarkısındaki 'Seninle biz ikimiz/ Mutluluğun resmiyiz /İyi ki hayatımdasın/ İki kişilik bir aşıklar şehriyiz/ Bir ömür benimle yaşlanır mısın?' sözlerinde olduğu gibi bir ömür boyu birlikte yaşlanan Lütfü dedeye ve Fadime nineye Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanları Cennet olsun...



******

KAHRAMANLARA SAYGI BÖYLE OLUR

Bugün 1940'lı yıllara ait bir 'siyah beyaz fotoğrafı' siz okurlarımızla paylaşmak istedim. Malgaç Baskını'nın yıldönümü kutlanıyor. O yıllarda ülkenin bağımsızlığı için mücadele etmiş kahramanlara büyük saygı duyuluyordu. Fotoğrafta, Aydın Valisi, Halkevi Başkanı, Jandarma Komutanı, Aydın Milli Eğitim Müdürü hepsi ayakta. 'Yörük Ali Efe kanepesinde' oturuyor. Ülkeyi yönetenler vatanı için mücadele eden kahramanlarına sahip çıkar, onlara saygı duyarsa hiçbir güç ülkemizin sırtını asla yere getiremez. Umarım ülkeyi yönetenler artık PKK ve FETÖ benzeri terör örgütlerine kanarak, kahramanlara zulüm yapılmasına izin vermez. Devletin kadrolarını başka cemaatlere ve bölücülere peşkeş çekmezler

MALGAÇ BASKININASIL YAPILDI?
Yörük Ali Efe ve arkadaşları 16 Haziran 1919 tarihinde Sultanhisar ile Atça arasındaki Malgaç Deresi'nin üstünden geçen Osmanlı'nın ilk demiryolu olan İzmir-Aydın demiryolu üzerindeki Malgaç demiryolu köprüsü yanındaki Yunan karakoluna baskın yaptı. Malgaç Köprüsü'nün doğusunda köprüyü korumakla görevli 20 kişilik üstün donanımlı ve makineli tüfeklerle güçlendirilmiş Yunan müfrezesi, topyekun imha edildi. Makineli tüfeği, cephane ve erzaklar ele geçirildi. Askeri mühimmatı, cephanesi ve donanımı tümüyle ele geçirildi. Yunan müfrezesinin yardımına gelen Yunan jandarmaları da geri püskürtüldü. Baskın sonrası demiryolu köprüleri ve rayları kullanılmaz hale geldiğinden Yunanlılar bir süre Aydın-Nazilli hattında sevkiyat yapamadı. Bu baskın Anadolu'da düzenli, bilinçli ve milli şuurla düşmana yapılan ilk baskın olarak kabul edilmektedir.



******

'SORUN BİRKAÇ KİŞİNİN HEP ÖN PLANDA TUTULMASI'

İYİ Parti'nin Kurucu İl Sekreteri İbrahim Dursun, partisinde yaşanan son olaylarla ilgili yazılı açıklama gönderdi. Dursun gönderdiği açıklamada şu görüşleri dile getirdi; 'Bugüne kadar ne basın aracılığı ile ne de sosyal medyada İYİ Parti Eskişehir teşkilatı hakkında hiçbir yorum yapmadım. Ne varki yanlış dillendirilen ve basınında yanlış aksettirdiği bir konuya dile getirmek istiyorum. Siyasi partiler demokrasinin en çok çalıştırıldığı ve de öyle olması gereken kurumlardır. Tabi ki adaylar çıkacaktır. Burada toplumunda basınında garibine giden yeni kurulan bir partide hemen adayların çıkması ve yaşanan olaylardır. Bunlarda elbette yeni kurulan ve halkın büyük bir bölümünün ümidini bağladığı bir siyasi partiye zarar vermektedir. Düzeltmek istediğim konuya gelince İl kongresinde İl Başkanı Arslan Bey'in yaptığı ve tepki aldığı o konuşmada; 'Sözlerini kavrayamayan ve bunu idrak edemeyen üç beş kişilik bir grup sürekli sorun çıkarıyorlar. Bunlarda bu kongreyle ya müdahil olacaklar ya da ayrılıp gidecekler' dedi. Oysa ki burada hiçbir siyasi grup ya da herhangi bir parti hele hele MHP'den gelenler kesinlikle böyle bir şey düşünmüyor. Burada ideoolji ayrışma ve rekabet söz konusu değildir. Herkes burada birlik ve beraberlik içinde İYİ Parti'nin ve Türkiye'nin geleceği için 'bir şeyler yapalım' diye ordalar. Burada çıkan tartışma işte tamda bu söylenenlere uymayan İYİ Parti'nin felsefesinin kendi kişisel felsefesiyle karıştıran sizlerinde çok iyi bildiği birkaç kişinin partide ön planda olmaları ve partiyi yönetmeye çalışmalarıdır. Bu konu hepimizin ziyadesiyle üzmekte ve partiye zarar vermektedir. Yarın seçim sathına girildiğinde bu kişilerin partiye verecekleri zararın telafisi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle başta genel merkez olmak üzere müdahil olan herkesin bu konuya çözüme kavuşturması gerekmektedir.' Eskişehir Memur Sendikacılığının önemli önderlerinden olan Dursun'un görüşleri böyle. Hep ön planda tutulan birkaç kişi ile kimleri kast etti? Bu isimler 'Davut Şahin ile Özlem Ayrancı mı?'



******

BİR CUMARTESİ HAKAYESİ

BEN HANGİSİNİ DAHA İYİ BESLERSEM..!


Yaşlı kızılderili reisi kulubesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbirleriyle boguşup duran iki kurt köpegini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, digeri ise siyahtı. Çocuk kulübeyi korumak için bir köpegin yeterli oldugunu düşünüyor, ikinci köpege neden ihtiyaç olduğunu ve renklerinin neden illa siyah ve beyaz oldugunu anlamak istiyordu.
Dedesine merakla sordu. Yaşlı reis bilgece gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.
-''Onlar'' dedi, ''benim için iki simgedir evlat.''
-''Neyin simgesi'' diye sordu çocuk.
-''İyiligin ve kötülügün simgesi. İyilik ve kötüvlük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımdalar onlar.'' Çocuk; ''Mücadele varsa kazanan da olmalı''diye düşündü ve bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi;
-Peki, dedi. ''Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?''
Yaşlı reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa.
-Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem!



******

FOTO ŞAKA

Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik:
Bülent Bey, hani Türkiye bağırsaklarını temizliyordu.

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Hüseyinciğim hem 'Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış bunlar kargaları güldürür' diyeceksin hem de bana laf mı çarpıtacaksın?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: İyi ki bu kılavuzları göndermişim. Yoksa bugün halim ne olurdu?



*******

FIKRA

Şizofrenik Düşünceler


-Ofsaytı bilen kadından uzak duracaksın. Ofsaytı bilen kadın Hakan diye kaydettiğin Ece'yi de bilir, yemeğe çıkardığın sözde amcanın kızını da…
-Türk kızları mı Rus kızları mı deseler hiç düşünmeden Türk kızları derim. Çünkü düşünürsem Rus kızları derim…
-Bakkalda 10 kuruş eksiğim çıktı cebimdeki sakızı uzattım, afalladı. Gün intikam günüdür bakkal amca!
- Az önce Fransız bir turist Sultanahmet'e nasıl gideceğini sordu, ben de onu Sultangazi'ye yolladım. Fransa, bu daha başlangıç..!
- Düğün videomuzu tersten oynattıkça sevinçten uçuyorum. Yüzükler çıkıyor. Karım salondan çıkıp arabaya binip gözden kayboluyor. Süper!
-Sen gittikçe güzelleşiyorsun.... git.... gitttt..... gitttt daha git.....
-Bilgisayar önce masaüstüne, sonra dizüstüne, daha sonra cebimize girdi. Eğer böyle devam ederse gireceği yerin düşüncesi ürkütüyor beni.