Berbat bir hava var dışarıda.
Soğuk, kapalı…
Geçen haftalarda kar vardı.
Sonra arkasından dondurucu soğuklar...
Neyse ki çok sürmedi soğuk havalar.
Tam da,
'Sana doğalgaz kaç geldi?'
'Yahu bana anormal bir fatura geldi. Bu kadar olur mu ya, fabrika mı işletiyorum ben!'
'O da bir şey mi, bizim biradere gelen faturayı gör sen!'
'Vallahi biz salonun, odalardan birinin peteklerini kapattık; tek odada idare ediyoruz,' muhabbetlerine girmişti ki insanlar…
Bu zavallı insanların da, daha doğrusu biz zavallı insanların da derdi hiç bitmiyor…

***

Neyse ki çok sürmedi dondurucu soğuklar, hafif yumuşar gibi oldu hava.
Hepsi üç beş derecelik bir yumuşama. E tabi mevsim kış, başka ne olacaktı ki?
Arkasından sisli, puslu bir hava…
Kurtlar da böyle havaları severmiş.
Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle siyasette de sisli, puslu bir hava var.
Kurulan ittifaklar, beklediğini bulamayıp partisinden istifa edenlerin partilerini karalamaları; liderlerin lafa laf yetiştirmeleri…
Gürültü, patrırtı!…
Neyse, boş verelim şimdi biz siyasetin 'sayın' la başlayıp sövüp saymayla, karalamayla, hakaretle biten gürültü patırtısını…
Gelip geçici şeyler bunlar. Kimler geldi kimler gitti siyasetin arenasından…
Ne demişti Nazım Hikmet?
Nazım Hikmet…
Siyasetçilerin insanları saflara, cephelere ayıran boş çekişmeleri yüzünden ömrü cezaevlerinde geçen Nazım Hikmet
Şöyle demişti:
'Su başında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek...'

***

Herkes gidecek!
Çok değil, yirmi…
Bilemedin otuz yıl sonra, genç kuşaklara bugünün siyasetçilerini soracak olsak kaçının adı bilinecek?

***

Herkes gidecek!
Güneş kalacak!
Güneş…
Sanatçılar…
Şairler, yazalar kalacak!…

***

Pencereden dışarı bakıyorum.
Berbat bir hava var dışarıda.
İnsanın içini karartan soğuk bir kış havası…
Sıcak bir şeyler; çay, kahve içerken oturup yazı yazayım istiyorum.
'Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.'