Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü 2017-2018 eğitim yılında 'Eğitim Niteliğini Artırma Projesi (ENAP)' kapsamında 'Kalemin Ucundakiler Projesi'ni başlatmıştı.

İLKİNDE 43 ESER
Peki buna niye gerek duydu? Türkiye'de gençler arasında yazma becerisinin istenen düzeyde olmaması, gençler arasında yazma alışkanlıklarının yetersizliği, edebi türlerle yeteri kadar ilgilenmemeleri, duygu ve düşüncelerini ifade etme güçlükleri ile yazılı eserler ortaya çıkarma konusunda destek bulamamaları nedeniyle bu proje hazırlandı. Projenin amacı; 'Eskişehir'de liseli gençleri, yazma atölyesi aracılığıyla yazmaya teşvik ederek, becerilerini geliştirmek'olarak açıklandı. Bu amaçla 18 okulda 18 öğretmen 180 öğrenci ile çalıştı. Yayınlanmaya değer bulunan 43 öyküden oluşan 'Kalemin Ucundaki Öyküler' kitabı ortaya çıktı. Bir yıl önce bu kitap yayınlandı. Milli Eğitim Şube Müdürü Ali Osman Yalçın'ın koordinesinde proje ekibi Kadir Kılıç, Kader Menteş Bolat, Demet Eker Özenbaş, Nilüfer Kaya, Sevtap Ayyıldız, Erkan Kantarcı'dan oluştu. Projede görev alan öğretmenler şöyle sıralandı; 'Gülçin Berna Yumak, Murat Edeer, Temel Gündoğdu, Aysun Arslantaş, Şerife Kayacık, Behiye Koçak, Seval Altıparmak, İsmail Bakır, Şule Özyetgin Sarı, Volkan Aygün, Ali Lidar, Metin Çetin, Ümran Erdem Demir, Yunus Çoban, Özlem Öztok, Orhan Güller, Başak Kater, Ayşegül Benli.' Bu kitapta öğrencilerin kaleme aldığı birbirinden güzel öyküler yer aldı.

GENÇLERİN HAYAL
GÜÇLERİNDEN
İl Milli Eğitim Müdülüğü bu projeyi devam ettirdi. 'Kalemin Ucundaki Öyküler-II' kitabı da yayınlandı. Bu sefer 36 okuldan 36 öğretmen 360 öğrenci çalıştı. Bu çalışmalarda yayınlanmaya değer bulunan 60 öykü seçildi. Ve bu öyküler 'Kalemin Ucundaki Öyküler-II' adıyla kitaplaştırıldı. Bu güzel eser Anadolu Üniversitesi tarafından basıldı. İl Milli Eğitim Müdürü Hakan Cırıt kitabın önsözünde şu ifadeleri kullandı; 'Gençlerimizin farklı uğraşlar edinmesi, yazma becerilerini geliştirmeleri, kendilerini çeşitli şekillerde ifade edebilmeleri, bizim geleceğe daha güvenle bakabilmemizi sağlayacaktır. Herkesin bir hikayesi vardır. Fakat bunu yazıya dökebilmek yetenek, çalışma ve doğru değerlendirme ile olur... Bu bağlamda elinizdeki öykü kitabı gençlerimizin hayal güçlerinden süzülen ilk ürünlerinden oluşmaktadır. Bu öykülerin kitaplaştırılmasında emeği geçen 'Kalemin Ucundakiler Projesi' Ekibine, öğrencilerimize yön veren danışman öğretmenlerimize ve keyifle okuduğumuz öyküleriyle bu kitabın oluşmasına vesile olan sevgili öğrencilerimize teşekkür ediyorum.'

KIZLAR DAHA YETENEKLİ
Milli Eğitim Şube Müdürü Ali Osman Yalçın koordinesinde proje ekibinde şu eğitimciler yer aldı; 'Kadir Kılıç, Kader Menteş Bolat, Demet Eker Özenbaş, Nilüfer Kaya, Sevtap Ayyıldız, İlkay Noylan, Erkan Kantarcı, Ceyda Kömürcü.' Projenin danışman öğretmenleri de şöyle sıralandı; 'Gülçin Berna Yumak, Nilüfer Çetintaş, Alper Sarhuş, Aysun Arslantaş, Zehra Lüleci, Behiye Koçak, Seval Canıtez, Fatma Zehra Torunergil, Şule Özyetgin Sarı, Volkan Aygün, Ece Yıldırım Akduman, Metin Çetin, Ümran Erdem Demir, Yunus Çoban, Merve Başağ, Ayşegül Demiryılmaz, İhsan Engün, Metin Aydın, Ahmet İrfan Karapınar, Erhan Toksöz, Özlem Erdoğan, Recep Güven, Devrim Oluklu, Nihal Göksel, Aysel Teker, Ayşegül Bekçi, Özkan Acar, Zekiye Altınöz, Aynur Dabanlı, İbrahim Yerkazan, Ayşegül Benli, Filiz Amak, Başak Karter, Zeliha Küçük, Fatma Güleş, Yasin Şişman.' Kitapta öyküleri yer alan öğrencilerde şöyle sıralanıyor; 'Talha Ramazan Kocaer, Esra Hilal Cavit, Şeyma Arslan, Mine Alkan, Beyza Sude Erdal, Tutku Naz Çelik, Melek Demirkaya, Ayça Nur Dağ, Ülkü Müge Ediz, Hüseyin İlbey Ormantepe, Ceren Ateş, Ceren Muslu, Deniz Harputlu, Aleyna Altınsu, Zehra Betül Türkmen, Ceren Su Şahin, İpek Borça, Seda Nur Kale, Aleyna Yüksel, Melis Aktı, Gamzenur Baysal, Ömer Can Küçük, Beyza Nur Altın, Sıla Uluyol, Tayyip Rıfat Yıldız, Asya Yetim, Kardelen Kaya, Elif Binbilir, Oğuzhan Türkmen, Sena Arı, Naz Çinas, Rabia Beytuzun, Berna Çiçek, Zeynep Karalı, Ahmet Taha Okur, Aybüke Doğan, Şeyda Orak, Melike Acar, Aysun Çakır, Alize Yıldırım, Cansu Turan, Şeyma Ece Çetin, Esra Yiğit, Melike Pire, Fatma Zehra Gökalp, Kardelen Çallı, Beyzanur Yanbul, Zeynep Hüma Kedici, Esra Dedeler, Şevval Sınık, Elif Naz Zengin, Nisan Özcan, Ayşe Nur Demirel, Eylül Sezer, Nermin Ersin, Zeynep Özge Korkmaz, Büşra Türker, Ayşe Sıla Işık, Nazlıcan Emily Güven, Betül Bilgin.' Liselerde öykü yazma konusunda kızlar daha istekli ve yetenekliymiş. Yayınlanmaya değer bulunan 60 eserin 53'ünü kız öğrenciler kaleme aldı. Sadece 7 erkek öğrencinin eseri yayınlanmaya değer bulundu. Bu güzel projeyi hazırlayan ve katkı veren eğitimciler ve öğrencileri kutluyorum. Liseli gençlerin ufuklarını açacak buna benzer projelerin artarak devam etmesini diliyorum...
**

TÜRK SİYASETİNİN BABASIYDI
Yıl 1970. Başbakan Süleyman Demirel, eşi Nazmiye Demirel bir mitingde dönemin Eskişehirli Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Orhan Oğuz ile birlikteler. 1969 Ağustos'unda Adalet Partisi'nin (AP) Eskişehir'de yapılan önseçiminde dönemin Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ün ardından ikinci olan Oğuz, 12 Ekim 1969'da yapılan seçimde Eskişehir Milletvekili seçildi. AP oyların yüzde 46,53'ünü alarak tek başına iktidar oldu. O seçimde Adalet Partisi Eskişehir'den 4, CHP ise 2 milletvekili çıkardı. Orhan Oğuz 46 yaşında Milli Eğitim Bakanı oldu. Oğuz, Bakan olduğunda Türkiye'de sadece 6 üniversite vardı. Yeni bir kanun tasarısı çıkartarak, Sakarya, Konya, Eskişehir ve Bursa'da mühendislik ve mimarlık yüksekokullarını açtı. Bu okullar zaman içerisinde akademiye dönerek hepsi birer üniversite oldu. Eskişehir Ziraat Enstitüsü'nü ve Adana Tıp Fakültesi'nin kurulmasını sağladı. 12 Mart 1971 Muhtırası ile AP Hükümeti istifa etti. Oğuz, 14 Ekim 1973'de tekrar milletvekili seçildi. AP seçimde başarısız oldu. Orhan Oğuz, daha sonraki yıllarda 'En büyük pişmanlığım' dediği şeyi yaparak, Demirel'in karşısında AP Genel Başkan adayı oldu. Ancak kendisine destek sözü veren milletvekili ve senatörler, kongrede onu yalnız bıraktı. Genel Başkan seçilemedi. Orhan Oğuz 1983 yılında İstanbul Marmara Üniversitesi'ni kurdu. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel 'Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir' demişti. Bu söz her zaman geçerliliğini koruyor. Demirel 4 yıl önce 17 Haziran 2015 tarihinde vefat etti. Önceki gün Türk halkının 'Baba' lakabını taktığı Demirel'i 4'ncü ölüm yıldönümünde andık.

BARAJLAR KRALI
Siyasete ilk atıldığında 'Barajlar Kralı' lakabı takılan Demirel'e daha sonraları, 'Çoban Sülü', 'Bir Bilen' ve en sonunda 'Baba' diye hitap edildi. Demirel'in hiç çocuğu olmadı. Buna rağmen 'Baba' lakabı en çok ona yakıştı. Cumhurbaşkanı olduğunda 'Cumbaba' denildi. Başbakanlığı dönemleri eleştirilebilir. Ancak Cumhurbaşkanlığı dönemi çok başarılıydı. Çankaya'yı halka açtı. Halkın Cumhurbaşkanı oldu. Yapıcı ve uzlaşıcı tutumuyla Türkiye'de kutuplaşmaların önüne geçti. Türk siyasetine 'Binaenaleyh' sözcüğü kazandıran Demirel'in hem Eskişehir'e hem de tüm Türkiye'ye büyük hizmetleri oldu. Halk tarafından sevilen Demirel, ince zekası, esprileriyle bir döneme damgasını vurdu. Demirel'e oy vermeyenlerde onu seviyordu. Türkiye'de en çok taklit edilen liderdi. Kendine has şiveli konuşması, giyimi, fötr şapkasıyla Türk Siyasetinde tarzı olan bir liderdi. Güçlü bir hatip olan Demirel, Türkiye hakkındaki ansiklopedik bilgisiyle öne çıkıyordu. Gittiği her şehirde tüm köy muhtarlarının isimlerini tek tek sayardı. İki kez askeri darbeyle gitmesine rağmen demokrasi mücadelesinden hiç vazgeçmedi.

'ŞAPKAYI BIRAKACAK HALİM YOK'
'Merhum Adnan Menderes asılmasaydı, siyasete girmezdim' diyen Demirel, aslında önce kasket giymek istemiş. Merhum Ecevit kasket giyip, mavi gömlekle seçmenin karşısına çıkınca, o da Fötr şapkayı kendisine sembol yaptı. Adalet Partisi Genel Başkanı seçildiği 1964 yılından, kongrede ilk selamlamadan itibaren Süleyman Demirel halkı hep şapkasıyla selamladı. Tüm siyasal yaşamı boyunca 'Şapka' hep sağ elindeydi. Demirel, 'Benim şapkam tatilde de çalışır' ' Bu fötr şapkayla 6 defa gittim, 7 kere geldim.' 'Bu şapka demokrasinin sembolü olmuştur' sözleri Türk siyaset tarihinde unutulmazlar arasındadır. 12 Mart müdahalesi sonrası 'yaptığınız iş anayasaya aykırıdır' dediğini ancak arkasından 'şapkayı aldı gitti' dediklerini anımsatan Demirel, 'Ben de dedim ki; şapkayı alıp gideceğim gayet tabii, şapkayı bırakacak halim yok ya. Başka da cevabım yoktu' demişti.

AVRUPA BİRLİĞİ FIKRASI
Demirel siyaset hayatında anlattığı fıkralarla olayları yorumlardı. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmek için tarih alma konusunu şu fıkrayla değerlendirmişti: 'Avrupa Birliği'ne girmek isteyenler sınava alınıyor. Bulgaristan sınava giriyor, 'atom bombası ne zaman atıldı' diye soruluyor? '1945' diyor, 'geçtin' deniyor. Daha sonra Romanya sınava giriyor. 'Atom bombası nereye atıldı?' deniyor 'Japonya' diyor, 'sen de geçtin' deniyor. Türkiye'ye sıra gelince 'Atom bombası atıldıktan sonra ölenlerin isimleri, soyadları, doğum yerleri, mesleklerini söyle' deniyor.'

NERESİNİ SIKACAKTIM
60'lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere'yle Türkiye'nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere'ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:
-Efendim, neden İngiliz Dışişleri Bakanı'nın elini sıktınız?
-Neresini sıkacaktım kardeşim.

YEDİ KERE GELDİM
Başbakanken bir programda kendisine 'sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada nasıl duruyorsunuz?' diyen gazeteciye verdiği cevap: 'Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim.'
EFSANE SÖZLERİ
Muhabir: Efendim, derin devlet nedir?
Demirel: Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.
-Gap'ı kimseye gap diye gaptırmam.
- Dün dündür, bugün bugündür
-Demokrasilerde çareler tükenmez
- Benzin vardı şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik?
-Açım diyene geber diyemezsiniz.
-Çay'a yapılan zam değildir. Kalite ayarlaması yapıldı. Çayın kalitesi yükseltildi. (Çay'a yapılan zammı soran muhabirlere)
- Bize plan değil, pilav lazım. (CHP'nin planlı kalkınma önerisine verdiği cevabı.)
- Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir. (1980 öncesinde Bülent Ecevit için söylemişti)
-Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz.
-Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz.
-Memleket meseleleri bir parkta oturarak halledilseydi, çok büyük bir park yaptırır hep beraber içinde otururduk.
-MİT gizli saklı işler yapan bir teşkilat değildir.
-Kırk günde kabak yetişmez. (1978'de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)
-Binaenaleyh Türkiye'nin altı çürüktür, Türkiye'nin altı çürüktür diye bırakıp gidecek değiliz, bununla yaşamasını öğreneceğiz.
Demirel'e Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı Cennet olsun. O'nun hizmetlerini Türk Halkı asla unutmayacak...

**
FOTO ŞAKA

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım: Temiz vakıfları detarjanla yıkayarak mı belirleyeceksin?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu: Çocukların tecavüze uğradığı vakıfları değil detarjan; çamaşır suyu ile yıkasan temizlenmez.
**
FIKRA
AYAĞIMI SIKIYOR
Eski Roma'nın ünlü generallerinden birinin karısı dünya güzeli bir kadınmış. Kültürü, neşesi, ev sahibeliği üslubuyla benzeri güç bulunur bir 'şahane kadın.'Boşanacakları haberi çıkmış, bütün Roma bu haberle çalkalanıyor. Yakın arkadaşları bir cesaret konuyu açmışlar: 'Karın Roma'nın en güzel, en beğenilen, gıpta edilen kadını' diye başlamışlar; lafı birbirinin ağzından alarak dakikalarca övdükten sonra, sözü getirmişler nihayet.. 'Nasıl olur da ondan ayrılmayı düşünebilirsin?' General bacağını uzatıp sormuş.. 'Çizmemi beğendiniz mi önce onu söyleyin bana?' 'Çok güzel!' 'Tay derisidir. Sicilya'nın en marifetli çizmecisi tarafından büyük bir özenle, özel yapılmıştır. Bir benzerini bütün Roma'da bulamazsınız.' 'Belli' demiş arkadaşları.
'Benzersiz derken de haklısın. Ama bunun bizim sorumuzla ne alakası var?'
Arkadaşlarının merakını iki kelimeyle gidermiş general: 'Ayağımı sıkıyor.'