Seçim sürecinin gündemini genelde ‘seçilen’ler belirler… Sahnede oldukları ve spot ışıkları daima adayların üzerinde olduğu için her hareketleri konuşulur; bazen manşet konusu olur bazen eleştiri…

Sahada çalışan adaylarımızı daima takdir eder, vatandaşı dinliyor diye överiz.

Peki ‘seçen’den neden daha az bahsederiz?

Çoğu işte seçmek kabiliyet gerektirir. Karar mercii olmak, işin sonunda mührü basmak büyük sorumluluktur! Seçimlerde de öyle değil mi? Sosyal-ekonomik çürümenin altın çağını da yaşasak, çağdaş uygarlık seviyesinde zirveye de ulaşsak demokrasinin en büyük ve bitmez tükenmez kaynağı seçmendir.

Günümüze kadar güçlenerek gelen iktidarın kendine kazandırdığı ‘seçilmiş otokrasi’ de seçmeni her zaman es geçmez, tercihen muhalif olan siyasi partiler de… Şeklen de olsa demokrasilerde seçmen her zaman ‘kutsal’ olandır, takdiri koşulsuz kabul edilendir.

*

Kitlesel partiler de en büyük gücünü daima kitlesel seçmenden alıyor. O yüzden seçerken bile örgütlenmek çok önemli. Seçimin kaderini lokasyona göre değişse de örgütlenmiş seçmen beliyor. Seçilecek olan kişinin de daima odak noktası ve gönül aldığı topluluk ‘biz buradayız’ diyerek ağırlığını yaratmayı başarmış dernek, sendika ve hemşehri lobiciliği yapabilen STK’lar haline geldi…

Toplumsal kutuplaşmanın sonucunda da Türk siyasetinde ‘tek başına’ girilen yarışların azalması, ‘tek başına’ kalan seçmenin de geri planda kalmasına neden oldu. Yani aslında seçmen arka planda kalmadı, ‘yalnız seçmen’e ulaşmak emek istediği için zorlaştı!

*

Neden sonuç ilişkisinde ilerleyecek olursak kitlesel hareket eden seçmenlerin tercihi de doğrudan kazanacak adayı belirleyecek. Bu siyaseti seven şehirlerde daha da belirginleşti son yıllarda… Eskişehir de bu kentlerden biri! Eskişehir sokaklarında sanat var, kültür var, barış var ve elbette siyaset var!

Şimdi soru şu: sokakta kim var?

Seçen ve seçilen!

Sahada en çok gördüğünüz, karşılaştığınız veya çalıştığını duyduğunuz aday ile, sokakta en çok birlik sağlayabilen, açıklama yaptığında karşısında bazen ‘emniyet’in siper aldığı ya da kutlama yaptığında coşku yaratan seçmen kitlesi de seçimlerin popüler gücü olacak!

Sonuç olarak sahada kim varsa o seçecek ve seçilecek! Ne seçen üstün gelecek ne de seçilen…

Türkiye siyasetinde kimi zaman darbelerle kimi zaman koalisyonlarla yönetilerek seçme hakkı

Demokrasinin beraberinde getirdiği koşulsuz kabulleniş de tüm toplumu bağlar elbette…