Tüm dünyanın korkulu rüyası haline gelen koronavirüs enfeksiyonu Eskişehir'de de panik yarattı. Geçtiğimiz gün Şehir Hastanesi'ne şüpheli bir vakanın geldiği ve karantina altına alındığı iddiası sosyal medyada en çok tartışılan konu oldu. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer, SES Şube Başkanı Dr. Birtürk Özkavak ve Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Akif Aladağ birlikte yaptıkları basın açıklaması ile koronovirüs hakkında basın mensuplarına bilgi verdi.
TÜRKİYE'DE GÖRÜLMEDİ
Türkiye'de şu ana kadar herhangi bir vakanın görülmediğini ama bunun ilerleyen günlerde görülmeyeceği anlamına gelmemesi gerektiğini belirten Usluer, 'Aslında koronavirüsler bizim bildiğimiz etkenler, yani hiç bilinmeyen bir etken değil. Hem insanlarda hem hayvanlarda enfeksiyon oluşturuyorlar' diye konuştu. Dünya Sağlık Örgütü'nün kırmızı alarm verdiğini hatırlatan Usluer, 'Bugün ki koşullarda yine bir koronavirüs enfeksiyonu ile karşı karşıyayız. Bu virüse kovit 19 diyoruz. Bu damlacık yoluyla bulaşıyor. Bir etkenin nasıl bulaştığı ona karşı alınacak önlemleri belirlememiz açısından önemli. Virüsü taşıyan kişilerle hasta olmayan kişiler arasında kritik bulaşma mesafesi bir metre' şeklinde konuştu.
14 GÜN KULUÇKA
Hastalığın damlacık yoluyla yani solunum yoluyla bulaştığını söyleyen Usluer, 'Konuşurken ağzımızdan farkında olmadan sekresyonlarımız damlacık yoluyla etrafa yayılıyor. Ve biz bu etraftaki cansız yüzeylere telefonumuz dahil, kullandığımız çeşitli araç gereçler dahil, masa üzeri; bunlara elimizle dokunduğumuzda virüsü alıyoruz. Elimizi ağzımıza, yüzümüze, burnumuza, gözümüze götürdüğümüzde de bizzat ellerimiz aracılığıyla bulaşabiliyor. Bir başka kritik önemli şey de kuluçka süresi. Bu 2 ile 14 gün arası. Bu hastaların ya da hasta olmayanların, kuşkulanan kişilerin karantinaya alınmalarındaki 14 günlük sürenin nedeni virüsün kuluçka süresinin 14 gün olması' ifadelerini kullandı.
GRİPLE BENZER
Kimlerden şüphelenilmesi gerektiğine dair bilgi de veren Usluer, 'Aslında çok özel değil. Kış aylarında grip vakalarında gördüğümüz, grip dışı solunum yolu enfeksiyonlarında gördüğümüz belirtilere benziyor. Ama hastalığın olduğu bölgelerden gelen kişiler, seyahatle gelen kişiler, yakın zamanda Çin'e, İran'a, Yunanistan'a seyahat varsa, bu kişilerden şüpheleneceğiz. Yüksek ateş, kuru öksürük, göğüs ağrısı en başlı bulgular. Ama bunun dışında hastalarda boğaz ağrısı, vücut ağrıları, kas ağrıları olabilir. Gripte de benzer bulgular var. Bu noktada her ateşi, öksürüğü koronavirüsü gibi düşünmeyeceğiz. Ama hastanın şüpheli öyküsü varsa dikkatli olmamız lazım' dedi.
KORKU YARATILMAMALI
'Amaç korku yaratmak değil. Sakin olacağız. Ama tedbirli olacağız' diyen Usluer, 'Vaka dağılımına baktığımızda ölüm oranı yüzde 2. Bu çok önemli rakam. Ölüm kimlerde daha çok görünüyor? Her altı kişiden birinde enfeksiyon ağır seyrediyor. Yaş dağılımına baktığımızda ortalama yaş 56. Ölüm ileri yaşlarda görülüyor. Bebeklerde ölüm hızı binde birlik rakamlardayken, 86 yaşında kişilerde ölüm oranı yüzde 14. Demek ki ölüm oranını belirleyen etkenlerden biri hastanın yaşı. Yüksek tansiyonu, akciğer, kanser kemoterapisi ya da uzun süreli kortizon tedavisi gören kişiler enfeksiyon açısından risk grupları. Ağır seyreden olguların dağılımına baktığımızda çok sigara içenlerin de önemli risk grupları arasında olduğunu görüyoruz. Tedavisi yok. Bir takım mevcut antiviral ilaçlar hastaların tedavisinde kullanılıyor ama esas olan bu hastalar hastanelerde yatırılıyorlar ve destek tedaviler önem taşıyor' diye konuştu.
ELLER SIK SIK YIKANMALI
'Panik yok amaç korkutmak değil' diyen Usluer, 'Türkiye'ye girme ihtimali de yüksek. Er ya da geç görülebilir. En etkin yöntem ellerin yıkanması. Eller en az 20 saniye boyunca yıkanmalı. Suya, sabuna ulaşamadığımız zamanlarda elimizin gözle görülür kiri olmadığında içinde yüzde 60 alkol içeren alkol bazlı en dezenfektanları ile ellerimizi temizleyebiliriz. Bunun yaygınlaşması lazım. Maskeyi hastalar kullanmalı. Maskeyi sağlık personeli kullanacak. Ya da hastayı eve gönderdiysek hastayla yakın ilgilenen aile bireyleri kullanmalı. Bu aşamada maske, sabunlar ya da ateş ölçerler üzerinden para kazanmak isteyen fırsatçılar olacaktır. Sağlık Bakanlığı'nın web sayfasında korunma önlemleri ve genel bilgi var. Aynı bilgiler Dünya Sağlık Örgütü'nün sayfasında da var. Bu sürecin ülkemizde kriz yaşanmadan atlatılması için çalışmalıyız hepimiz' şeklinde konuştu.
TEŞHİS KONULMADI
Sağlık Bakanlığı'nın aldığı tedbirleri çok önemsediğini de sözlerine ekleyen Usluer, 'Eskişehir'de bir kriz oldu. Üç vaka gözetim altında. Gerçekten Bakanlığın aldığı önlemler var. Henüz virüsün teşhisi konulmadı. Şüphesi olan hastalar ama alınan önlemler için 14 gün boyunca izole ediliyor' dedi.
PANİK YAPMAYIN
Koronavirüs ile ilgili testlerin sadece Ankara'da yapılmaması, bunların yerel bazda da yapılması gerektiğini söyleyen Aldağ ise, 'Biz bu testlerin sadece Ankara'da değil yerel bazda da yapılmasını istiyoruz. Bakanlık tek elden açıklama yapıyor. Bütün vaka bilgileri onlarda toplanıyor. Bu tür vakalarda bulgular birbirine benzer. Acillere başvuru sayısı çok fazla. Herkes kendinde bu hastalığın olduğunu zannediyor. Halkımız panikle hastanelere başvurmasın. Sağlık Bakanlığının aldığı tedbirlerin yeterli olduğunu düşünüyoruz. Bildirilen bir vaka yok şu ana kadar Eskişehir için. Ama düzenli şeffaf açıklamalar yapılmalı ve halk bilgilendirilmeli' diye konuştu.
SAĞLIKÇILAR TEDİRGİN
Sağlık emekçilerinin de halkın da konuya ilişkin doğru bilgilendirilmesi gerektiğini söyleyen Özkavak da, 'Sağlık emekçileri de Eskişehir halkı gibi bilgiye ihtiyaç duyuyor. Eskişehir'de yaşanan olay, Şehir Hastanesi'nde çalışan sağlık emekçileri hastanede yaşanan olaylardan haberdar olmadılar. Hem vatandaşa hem sağlık emekçilerine zamanında doğru bir şekilde verilmeli. Halkın ekonomik seviyesinin yükseltilmesi lazım. Yoksul insanlar bu virüsleri kapmaya daha müsait' şeklinde konuştu. MELTEM KARAKAŞ KAYA
Editör: TE Bilisim