Bir ilkokul sağlık bilgisiyle başlayalım.
'Aşı' dozu ayarlanmış, zayıf mikroptur. Hastalanmadan önce bedene aşı yapılır. Bedene sağlıklıyken verilir. Zayıf düşmanı alt eden beden, sonraki saldırılara karşı bir savunma sistemi geliştirir
'Virüs' ise canlanmak, harekete geçmek için bir bedene ihtiyaç duyar.
Tüm dünyada insanlık, salgına neden olan 'koronavirüs'le uğraşırken, yüzlerce yıldır toplumları kırıp geçiren bir diğer virüsü unutmuş görünüyor.
'Emperyalizm virüsü!'
***
Emperyalizm; kaynaklarına el koymak, sömürmek, kontrol etmek ve elinde tutabilmek istediği coğrafyalara bu virüsü gönderir.
Virüs, geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelere bazen insani yardım, bazen askeri yardım maskesiyle, bazen de kaba kuvvetle zerk edilir.
Aracı olarak da, bedenin en karnı yumuşak organları olan inanç grupları, etnik grupları seçilir.
Cemaatler, azınlıklar, en çok da mal ve para düşkünü çıkarcılar; virüsün cazibesiyle hukuk, eğitim, sağlık ve askeri gücü kendilerine bağımlı hücreler haline getirerek ülkenin yasal düzenini, birlik ve dirliğini bozmaya çalışırlar.
***
Virüsün üreticileri kendi ürettikleri aşıyla, karmaşa yaşayan ülkelere yardım elini de kendileri uzatmak isterler. Ekonomilerine, kültürüne, eğitimine, yönetimine, kurumlarına, hatta bağımsızlığına müdahale ederek…
Bazen de işgal ederek…
Çaresiz ülkeler/toplumlar, 'sunulan aşının yan etkilerini düşünmeden' uzatılan ele sıkıca sarılıverirler.
Dozaj hiçbir zaman doğru ölçüde ayarlanamaz, hep bir dozaj sorunu yaşanır.
Afganistan'daki gibi…
Irak'taki gibi…
Suriye'deki gibi…
Libya'daki gibi…
***
Taliban, FETÖ, IŞİD, HTŞ, PKK/PYD gibi, dünyadaki tüm terör örgütleri emperyalizmin ürettiği virüslerdir.
Bakmayın adlarının farklı olduğuna;
'Tasma değiştirmekle köpek değişmez.'
Yaratıcılarının talimatları doğrultusunda ülkelerin birliğini, dirliğini yok eder; inanç, ekonomi, kültür, demokrasi kurumlarını tarumar eder; sürekli kendilerine tabi olacak iktidar değişikliklerine neden olur;
Bulaştığı coğrafyaları çoraklaştırdıktan sonra;
Belirgin büyüklüğe ulaşır, kontrol edilemez olurlar; bir gün mutlaka ama mutlaka efendilerinin topraklarına dönerler.
'Eti tadan köpek, artık kuru ekmekle doymaz.'
***
Emperyalizmin sürekli nükseden 'kar ve güç' bağımlılığı, bir 'kısır döngü' yaşatmakta insanlığa.
Gelecekte; siyasi anlayışın ve yaklaşımın değişeceği 'rönesans zamanı'nı anlayabilen, bu döngüyü reddedebilen toplumlar yararlı çıkacaklardır.
Avrupa kökenli olan, bize Arap Yarımadası'ndan bir esinti gibi ulaşan, ama öyle ama böyle hep birilerinin yararına çalışan bu düzene yol açan 'tarihsel ritim' sona eriyor artık.
Yaklaşık yüz elli yıl öncesi (Marx, Engels gibi) düşünürlerin dediği şekilde, süreç işlemekte.
***
İklim değişikliklerinin etkisini, kitlesel göçleri, kitlesel ölümleri, devletlerarası çatışmaların artışını ve sonucunda gözlerde parlayan öfke kıvılcımlarını gözlemleyin.
Sınıflar arası gelir düzeyinin ve yaşam tarzının arasına konan uçurumları, eşitsizliği, adaletsizliği…
İstikrar türküleriyle iktidara gelenlerin, toplumsal hayatta yarattıkları istikrarsızlıkları düşünün.
Düşünün, düşünün, düşünün!
***
Dünyadaki oyunları ve ülkemize olan yansımalarını hepimiz görüyoruz artık.
Eğer önce ülkemizde, sonra dünyada barışı sağlayamazsak; belki bir bomba kavuşturacak yetmiş iki huriye hepimizi.
Belki tüfeğiyle, süngüsüyle düşmanlaştırılmış bir asker, bir terörist olacak karşımızda.
'Mavi kanatlı bir kuş çıkmayacak çalılıklardan.'