Her ne kadar şehir gündeminde çok ilgi çekmiş gibi görünmese de,
Eskişehir Sanayi Odası'nın Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi ile diğer sanayi sitelerine tramvay hattı talebi, korona belası içinde sıkışıp kalmış şehir gündemine farklı bir renk katacağa benziyor...
Dün Arif Anbar'ın Anadolu gazetesindeki köşesinde yer verdiği Yılmaz Büyükerşen'in konuyla ilgili görüşlerinin, konuyu nasıl bir noktaya çekeceğini hep birlikte göreceğiz...
Yılmaz Büyükerşen,
EOSB'deki işyeri sahiplerinin büyük bir maliyet avantajı yakalayacakları, ancak şehir halkının genelinin çok da yararlanmayacağı bir proje için para harcamayacağını açıkça belirtiyor...
Dahası,
Arif Anbar'ın yazısında yer almasa da, benim anladığım Büyükerşen diyor ki;
'Ben 20 kilometrelik tramvay hattını yalnızca Organize Sanayi Bölgesindeki işverenlerin rantı için yapmam...
O finansmanı sağladığımda,
Sütlüce, Yeşiltepe, Esentepe, Fevzi Çakmak, Gündoğdu ve diğer mahalleler için kullanırım...'
100 milyon lirayı harcayacaksam, tramvay hatlarının henüz gitmediği mahalleler için harcarım...
Mealen anlamı bence böyle...

***

Her ne kadar insanlar birdenbire hafıza kaybına uğramış gibi yapsalar da,
Yılmaz Büyükerşen'in,
Katkı vermeleri durumunda tramvayı organizeye götürme önerisini hepimiz hatırlıyoruz...
Ancak o dönemki OSB yönetimi bunu kesinlikle reddetmişti...
İşin bir başka ilginç ya da eksik kalan taraflarından birincisi şu...
Böyle bir talep için açıklama yapılırken, artık ESO'dan ayrı, kendisi tüzel bir kişilik olan Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulunun bir dahlinin olmaması...
Altında Nadir Küpeli'nin imzasının bulunmaması...
İkincisi de,
Böylesine önemli bir konuda önceden Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşülmemesi...
Görüş alışverişi yapılmaması...
(Yapıldıysa da kimsenin bilgisinin olmaması...)
Böylesine geniş bir katılım ve değerlendirme gerektiren bir konuda,
Bir gün öğlen saatlerinde tepeden inme açıklama yapar ve muhatapları da bunu gazetelerden okursa, kamuoyu bu girişimin samimiyetinden kuşku duyar...
Nitekim, etkisinin bu denli sönük kalması da bunu gösteriyor...
Bir üçüncü ilginç noktaya gelirsek...
EOSB ile şehir merkezini bağlayan ana arterdeki trafik yoğunluğundan sitem edilirken,
Yıllar ve yıllardır bir türlü yapılmayan Kuzey ve Güney Çevreyollarına bir dirhem olsa da atıfta bulunulmaması...
Şehrin ortasından geçen ve adına (o da eski alışkanlıklardan olsa gerek) çevreyolu denilen mevcut güzergahın bu yoğunluğu kaldıramayacağı çok açık...
Bırakın EOSB'ye gidiş ve dönüş saatlerini,
Günün diğer saatlerinde de tırlarla özel otomobiller, toplu ulaşım araçları yan yana dip dibe kullanılıyor bu yol...

***

Hiç unutmuyorum...
2007 yılının Mart ayı...
Dönemin Bayındırlık Bakanı Faruk Nafiz Özak Eskişehir'de...
İl Genel Meclisi salonunda bir toplantı yapılıyor...
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de katılıyor o toplantıya...
Ve aynen şu ifadeyi kullanıyor...
'Eskişehir'in içinden geçen çevre yolu, kara yollarının yüz karasıdır.'
Sonrasında Eskişehir milletvekili olan dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, o yola bir şerit daha ekletip, alt ve üst geçitlerle bir nebze olsun çare sunuyor ancak aradan geçen 13 yılda görülüyor ki, artık bu da yetersiz...
İşte bu nedenle,
ESO'nun talebinde tramvay hattı kadar gerçek çevreyolu talebinden de söz edilseydi, bu öneri ve talebin Eskişehir'in geneline şümul olduğu düşünülebilirdi...

***

Burada,
Böyle bir açıklamanın siyasi ayağı olabileceği ile ilgili spekülasyon yapmanın şu aşamada erken olduğunu düşünüyorum...
Zira,
Erken öten horozun başına neler geleceğini herkes bilir...
Ya da
'EOSB'ye tramvay hattı istiyorum' diyen herkes böyle bir hayali (Büyükşehir Belediye Başkanlığı) kuruyorsa, bizim şimdiden oturup ağlamaya başlamamız gerekir...
Bu arada açıklamada geçen 'metro hattı' meselesini ben anlamadım,
Anlayan var mı?