Salgına karşı turizmciler, özel okullar ve siyaset ile 'gerçekler' arasında sıkışan Milli Eğitim Bakanlığı, aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin belki de en denetimsiz dönemlerinden birini yaşıyor.
MEB teftiş sistemi son sekiz yılda 4 kez değiştirildi. 7 defa Bakan değiştiren iktidar, Maarif Müfettişliği adı verilen denetim sistemini de içinden çıkılamaz hale getirdi.

TEFTİŞ VAR AMA YÖNETMELİK YOK!...
2016 yılındaki değişiklikle Türkiye genelinde 2304 müfettiş mülakata alındı. Mülakata alınan müfettişler arasından seçilen 480 müfettiş Bakanlık Maarif Müfettişi olarak atandı.
Türkiye'deki tüm özel ve resmi okulların, öğretmenlerin, kursların, yurtların denetim ve soruşturmaları sadece bu 480 müfettişe verilerek; İllerde görev yapan müfettişlerin denetim ve soruşturma yapma yetkileri ellerinden alındı.
Kasım 2017'de ise, şube müdürü ve üstü kadrolardan yazılı ve mülakat sistemi ile 20 Bakanlık Maarif Müfettişi alımı daha gerçekleştirildi. Bu arada Teftiş Kurulu Başkanlığı; Bakanlık Maarif Müfettişleri arasından 50 kişiyi Bakanlık Maarif Baş Müfettişliği'ne geçirdi.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken; Eğitim-İş, TEM-SEN (Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası) 'yönetmelik çıkmadan kılavuza dayanılarak müfettiş alımı yapıldığı' gerekçesiyle davalar açtı. Dava sonucunda; Danıştay kılavuzun yürütmesinin tümüyle durdurulmasına karar verdi.
Danıştay kararı sonrasında, 'Müfettişlik' görevini kimlerin hangi yönetmelik esaslarına göre nasıl yapılacağı tamamen belirsiz hale geldi.
Kendi yarattığı boşluğun farkına varan Bakanlık, 'kadrolu müfettişleri' ile işin altından kalkamayacağını anlayınca bu sefer de soruşturma ve incelemelerin illerdeki müfettişlerle yürütülmesini istedi. Çok sayıda soruşturma ile başı sıkışan İl Milli Eğitim Müdürlükleri ise inceleme ve soruşturmalarda okul müdürlerini de görevlendirmeye başladı.
Eskişehir de dahil olmak üzere birçok ilde Bakanlık Maarif Müfettişi olarak atanamayan Maarif Müfettişlerinin; 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 12. maddesinde 'Maarif Müfettişleri illerde il müdürüne bağlı olarak inceleme, araştırma, rehberlik hizmetlerini yapar' maddesinden hareketle kendilerinin görev yetkileri olmadığını iddia ederek soruşturma görevlerini iade ettiklerini duyuyoruz.
Soruşturma ve incelemelerde giderek artan sorunlar ile duraksamalar üzerine İl Milli Eğitim Müdürleri ilgili bazı kanunlara atıfta bulunarak Valilik onayı ile İl Maarif Müfettişlerine soruşturma görevi vermektedirler. Ancak bu şekilde görev verilen bazı müfettişler, soruşturma sonrası verdikleri kararların altına 'ileride yasal bir sorunla karşılaşmamak için' görevlendirme biçimlerini açıklayıcı 'şerhler' düştüklerini ifade ediyorlar.

ÇELİŞKİLİ KARARLAR!...
İnceleme ve soruşturma konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan bazı okul müdürleri ise tartışma konularının ortaya çıkmasına neden olmaya devam ediyor. Örneğin; e-okul sisteminde not değişiklikleri nedeniyle yapılan bir incelemede öğretmeni hatalı bulan bir muhakkik kararının; yapılan itiraz üzerine Maarif Müfettişlerinin tekrar soruşturması sonrasında tam tersi bir kararla 'okul müdürünün görevden alınması kararına dönüştüğü' Eskişehir eğitim camiasında konuşuluyor.
Okul müdürlerinin büyük bir çoğunluğu kendilerine verilen soruşturma görevlerinden çok mutlu değiller. Şehrimizde bir okulumuzda yaşanan bir sorunu inceleme soruşturma görevi verilen okul müdürü, ilk görüşmeden sonra aylarca konuyu sonuçlandırmamıştı. Kendisine neden bu kadar uzun zaman sonuçlandırmadığı sorulduğunda; 'Kendisi gibi okul müdürü olan arkadaşını ve öğretmenleri soruşturma görevinden hoşlanmadığını, kısa sürede bitirirse yeni bir soruşturma görevi verilmesini istemediği için elindeki görevi bilerek uzattığını' tüm samimiyetiyle ifade etmişti.
Son günlerde MEB'in 1500 kadro alarak tüm müfettişleri Bakanlık Maarif Müfettişi kadrosuna geçireceği konuşulmasına rağmen henüz bir gelişme olmadı.
Eğitim denetimi; değerlendirme, geliştirme ve rehberlik boyutuyla eğitim sisteminin yerel ve ulusal sorunlarının çözümünde etkili rol oynayan önemli bir birimdir.
Eğer denetimsizlik birilerinin işine daha çok gelmiyorsa (!); Ülke gerçeklerine uygun, mesleğin saygınlığını ve gelişimini hedefleyen, adaletli, akılcı, bilimsel ve çağdaş bir denetim sistemi ile ilgili yasal düzenlemeler 'daha fazla geç kalmadan' acilen yapılmalıdır.