CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Eskişehir'de gündemi değerlendirdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir'de düzenlenen 'Belediyeler Buluşuyor CHP İktidara Koşuyor' etkinliğine katıldı. Yaptığı konuşmada, 15-20 gün önce Eskişehir'e geldiğini ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile bir yemek yediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, '15-20 gün önceydi galiba. Eskişehir'e geldiğimde gittik bir yerde yemek yiyoruz. Vatandaşlar fotoğraf çektirmeye geldiler. Balıkesir'den buraya gezmeye gelen var, Şanlıurfa'dan buraya gezmeye gelen var. Ardahan'dan, Trabzon'dan, Rize'den, Eskişehir'i gezmeye gelen var. Ankara'yı gezmeye gitmiyorlar, Eskişehir'i görmeye geliyorlar. Bir kenti eğer siz bu konuma getirmişseniz, bu çok önemlidir. Şimdi biz bunu sadece kendi ülkemizde değil, bu çalışmayı bütün dünyaya yaymak zorundayız, anlatmak zorundayız. İzmir'imizdeki Doğal Yaşam Parkı, olağanüstü güzel bir şey, olağan üstü gerçekten. Bu topraklarda bir fil yavrusunu dünyaya getirdi. Oysa bu ülkenin başkentine bakın. Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir de İstanbul'a bakın. Benim çağrım çok iyi niyetli. Eskişehir'e gelin veya İzmir'e gidin aydın bir kent nasıl yönetilirmiş onlarla oturun bir 15 dakika çay kahve içiniz. Göreceksiniz bir kent nasıl yönetilirmiş, bir kentte huzur nasıl sağlanırmış, bir kentte barış nasıl sağlanırmış, bir kentte nasıl kentsel dönüşüm yapılırmış. Hiç kimseyi rahatsız etmeden bütün bunların hepsi yapılabilir' diye konuştu.

BU MEMLEKET NEREYE GİDİYOR?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti ve yerel yönetimler olarak yaptıkları çalışmaları bazen anlatamadıklarını belirterek ' Çok güzel şeyler yapıyoruz. Ama bunları Türkiye'ye duyurmamız gerekiyor. Duyurmada biraz eksiğiz. Nasıl olsa yaptık önemli değil diyoruz. Ama yaptıklarımızın bilinmesi gerekiyor, anlatılması gerekiyor. Belediye başkanlarımız çalışacaklar. Hep beraber çalışacağız. Genel iktidarın yolu yerelden geçer. Eğer çalışırsak, üretirsek, kenti kazanırsak ülkeyi daha güzel yöneteceğiz. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Sade yurttaşımız da biliyor. Herkesin kafasında kocaman bir soru işareti var. Herkes her sabah kalktığında şu soruyu kendi vicdanına soruyor. Bu memleket nereye gidiyor? Evet, nereye gidiyoruz? Bayrağımız indiriliyor nereye gidiyoruz? Konsoloslukta yurttaşlarımız rehin alınıyor nereye gidiyoruz? Her sabah gazeteleri açtığımızda, televizyonları dinlediğimizde öfkeli bir sesin toplumdan intikam alırcasına konuştuğunu görüyoruz, duyuyoruz. Ve soruyoruz nereye gidiyoruz? Barış diyoruz, barışın 'B'si bile yok. Sanki bir kavganın ortasındayız. Ve biz huzur istiyoruz. Huzurlu bir kent, huzurlu bir aile, huzurlu bir ülke istiyoruz. Elbette farklı görüşlerimiz olabilir. Elbette ki dünyaya farklı pencerelerden bakıyor olabiliriz. Ama bu, kavganın nedeni olmamalı. Siyaset kavganın aracı haline dönüştü. Vatandaş, iş adamı, çiftçi huzursuz. Her ailede huzursuzluk var. Her aile gelecek açısından kaygı duyuyor. Toplumun temel çekirdeğidir aile. Aileyi huzursuz kıldığınız andan itibaren toplumu huzursuz kılarsınız. Böyle bir yapı içinde bulunuyoruz' dedi.

TOPLUMA GÜVEN VERECEĞİZ

Kılıçdaroğlu, 'Onlar kavga etsinler, biz barışı savunacağız. Onlar kavganın fitilini ateşlesinler, biz huzuru savunacağız. Hep beraber olacağız. Güzel, pozitif bir dil kullanacağız. Olumsuz bir dil kullanmayı tamamıyla kaldırıyoruz. Belediye başkanlarımız güzel, olumlu bir dil kullanacaklar. Topluma güven vereceğiz. Türkiye'nin birleştirici gücü diyoruz. Biz, bize oy versin vermesin hiçbir ayrım yapmaksızın bütün yurttaşlarımızı kucaklayacağız. Temel hedefimiz bu olmalı. Bizim felsefemiz de bu. Öteki beriki, bana oy verdi vermedi diye ayırmayacağız. Bize oy versin vermesin, belediye başkanları olarak her yurttaşa eşit hizmet götüreceğiz. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz. Çünkü biz halkın partisiyiz. Çünkü biz halka hizmet etmeyi Hakka hizmet eder gibi kutsal bir görev kabul ediyoruz. Felsefemiz bu bizim' şeklinde konuştu.

HERKESİN BAĞIMSIZ, ÖZGÜR OLMASINI İSTİYORUZ

Kılıçdaroğlu, yoksulluğu bitirmek istediklerinin altını çizerek, 'Defalarca söyledik. Biz yoksulluğu yönetmek istemiyoruz. Biz yoksulluğu bitirmek istiyoruz. Türkiye'de yoksul aile kalmasın istiyoruz. O nedenle defalarca söyledik. Hiçbir çocuk yatağa aç girmesin bu ülkede diyoruz. Her ailede huzur olsun istiyoruz. Aile sigortasını bunun için söyledik. Yine söyleyeceğiz. B ilkede her ailenin sigortası olacak, her ailenin maddi gücü olacak, her ailede kadın güçlü olacak, her ailede huzur, her ailede barış olacak. Ekonomik özgürlüğü olmayanın siyasal özgürlüğü olmaz. Bunun için onlar yoksulluğu yönetiyorlar. Biz yoksulluğu bitirmek, herkesin varlıklı olmasını istiyoruz. Herkesin özgür olmasını istiyoruz. Sosyal devletimizi ayağa kaldırmak istiyoruz. Köle ticareti yapmıyoruz biz. İnsanları köleleştirmek için mücadele etmiyoruz. Biz herkesin bağımsız, herkesin özgür olmasını istiyoruz. Sosyal devlette, devletin her yurttaşın güvencesi olsun istiyoruz. Devletin baskıcı değil, devletin kucaklayıcı olmasını istiyoruz. Devletin baskıcı değil, devletin, bireylerin hak ve özgürlüklerini genişletmesini istiyoruz. Bunun yolu yerelden geçiyor. Belediye başkanlarımız bütün belde halkını kucaklayacaklar. Başkanlarımız, yurttaşların acı gününde de sevinçli gününde de yanında olacak. Tıpkı Anayasamızın ön sözünde yazdığı gibi tasada ve kıvançta olacağız. Eğer tasada ve kıvançta beraber olursak o zaman ulusal bütünlüğümüzü korumuş olacağız. O zaman daha güzel bir Türkiye'yi el birliğiyle kurmuş olacağız. Hedefimiz bu' diye konuştu.

O MAKAM OTURMA MAKAMI DEĞİL, HİZMET MAKAMIDIR

Belediye başkanlarının işlerinin kolay olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 'Çoğu arkadaşımız ilk kez seçildi. Şu algıyı ya da şu anlayışı asla kabul etmiyorum. Seçildim, daha önümüzde 5 yıl var, hizmet vermeye epey zaman var. Hayır. İlk 6 ay çok ama çok önemli. İlk 6 ayda verdiğiniz mesaj, halkın belleğinde genel kabul görecektir. Sabahları kalkacaksınız. Gerekirse bir sabahçı kahvesine gideceksiniz. Gerekirse gidip bir lokantada çorba içeceksiniz. Bir taksi durağına gidip onları dinleyeceksiniz. Toplumun her kesimine kulak kabartacaksınız. Makamlarınıza oturun diye belediye başkanı seçilmediniz. Halkın arasında gezin onların sesini dinleyin diye belediye başkan seçildiniz. Elbette ki makamlarınıza oturacaksınız ve o makamın hakkını vereceksiniz. Ama o makam oturma makamı değil, hizmet makamıdır. Hizmeti vatandaşın ayağına götüreceksiniz. Belediye yönetimi, belediye başkanı nasıl olurmuş? Bu ülkeye ilk metroyu getiren partiyiz biz. İlk tercihli yol uygulamasını getiren partiyiz biz. Halka hizmeti önemseyen bir partiyiz biz. Bizim belediye başkanlarımızın diğer belediye başkanlarına göre temel bir özelliği daha var. Her kuruşun hesabını vermek. Bizim özelliğimiz var, parti olarak özelliğimiz var. Bizim bu özelliğimizi hiç kimse unutmamalıdır. Biz kul hakkı yemeyiz. Biz, vatandaşa hizmet ederiz. Biz belediyedeki her kuruşun nerelere harcandığının hesabını belde halkına vermeyi bir görev kabul ederiz. Bizim özelliğimiz budur.'

CUMHURBAŞKANININ VATANA İHANET DIŞINDA SORUMLULUĞU YOKTUR

Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, seçilecek Cumhurbaşkanı'nın partinin değil, halkın Cumhurbaşkanı olacağını söyledi. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının halkoyuyla seçileceğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, 'Önümüzde bir süreç var. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanımızı halkoyuyla seçeceğiz. Toplumun her kesimiyle, her siyasal partiyle olabildiğince görüştüm. 'Nasıl bir Cumhurbaşkanı adayımız olmalı' diye. Çünkü halk seçeceğine göre her bireyle, 76 milyondan her bireyle tek tek görüşemeyeceğimize göre siyasal partilerle, sivil toplum örgütleriyle, sendikalarla, meslek kuruluşlarıyla görüşerek onların tabanlarının görüşlerini bir anlamda almak istiyoruz. Bizim bu girişimlerimiz birilerini rahatsız ediyor. Oysa teşekkür edilmesi lazım. Neden? Vatandaşın nabzını tutuyoruz. Cumhurbaşkanı seçeceğiz. O makam çok önemli bir makamdır. Oraya oturacak kişinin sorumluluğu yoktur. Vatana ihanet dışında sorumluluğu yoktur. O bayrağı temsil edecek, o vatanı temsil edecek, bizi temsil edecek, hepimizi temsil edecek. O nedenle oraya seçilecek kişinin hepimizi kucaklaması lazım. Hepimizin gönlünden geçen, 'İşte bu benim Cumhurbaşkanı adayım olabilir' diyecek bir kişi olması lazım' dedi.

ADALET KUTUP YILDIZI GİBİDİR KAİNAT ONUN ETRAFINDA DÖNER

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayında olması gereken özellikleri şöyle sıraladı: 'Seçilecek Cumhurbaşkanı adayının kuvvetler ayrılığına inanmayan birisi olmaması lazım. Kuvvetler ayrılığına ben inanıyorum demesi lazım. Anayasa'da kuvvetler ayrılığı ilkesi vardır. Yasama, yargı yürütme. Ben bunlara inanıyorum demesi lazım. İnanmayanın Cumhurbaşkanı adayı olmaması lazım. 'Yasama ve yargı benim için ayak bağıdır' diyen birisinden Cumhurbaşkanı olmaz. Bütün dünya bize güler. Vatandaşına sevgi ve hoşgörü gösteren birisi Cumhurbaşkanı adayı olabilir. Vatandaşını tokatlayan birisinden Cumhurbaşkanı adayı olur mu arkadaşlar? Sormazlar mı siz nasıl bir ülkesiniz? Gelip senin vatandaşını tokatlıyor, tokatlayan adamı seçiyorsunuz. Herkesin vicdanına sesleniyorum. Öyle birisinden Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Kin ve öfkeyi sanata dönüştüren, kin ve öfkeyi topluma aşılamaya çalışan, kin ve öfkeyi gençlere aşılamaya çalışan bir kişiden Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Kin ve öfke değil, sevgiyle, hoşgörüyle dünyaya bakacaksınız. Böyle bir pencereniz olacak. Milleti ve vatanını sevecek. Bayrağını sevecek. Böyle birisi ancak Cumhurbaşkanı adayı olur. Ben her türlü milliyetçiliği ayağımın altına aldım diyen kişinden Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Çünkü milliyetçilik vatan sevgisi demektir. Milliyetçilik bayrak sevgisi demektir. Kafatası milliyetçiliği 19'uncu yüzyılda kaldı. Biz şimdi 21'inci yüzyıldayız. Bu farkların bilinmesi gerekiyor. Hukukun üstünlüğüne inanmayandan Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Cumhurbaşkanı adayı hukukun üstünlüğüne inanacak. Yani adalete inanacak. Yani bilecek ki adalet kutup yıldızı gibi. Sabit yerinde durur, bütün kainat onun etrafında döner. Adalet budur. Buna inanmayan birisinden Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Cumhurbaşkanı adayının kadın-erkek eşitliğine inanması lazım. Kadın-erkek eşitliğine inanmayan birisinden Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Bireyin hak ve özgürlüklerinin genişletilmesinden yanayız. Vatandaşını bizden ve onlardan diye ayırandan Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Benim gibi düşünmeyen insana da ben saygı göstereceğim. Benim düşünceme katılmayan insana da ben saygı göstereceğim. Eğer biz farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul etmezsek toplumu bir felakete sürüklemiş oluruz. Bilgi birikimi çok önemlidir. Bir ülke bilgiyle, bilgi birikimiyle yönetilir. Eğer bilgi birikiminiz yeterli değilse o kişiden Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Bilgi, birikim, tevazu, hoşgörü, zarafet bunların olmazı lazım. Oturmasını, kalkmasını bilmesi lazım. Terbiyeli bir adamdan Cumhurbaşkanı olur. Terbiyeli, ne olduğunu bilen birisinden Cumhurbaşkanı olur. İyi bir eğitim almış kişiden Cumhurbaşkanı adayı olur. Bunları düşünmek zorundayız. Ayrıca çok daha önemli halkına yalan söyleyenden Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Siyaseti yalan üzerine inşa edebilirsiniz ama Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişinin yalancılığıyla ünlenmiş bir kişi olmaması lazım. Buna bütün yurttaşlarımın dikkat etmesi lazım. Ve çok daha önemlisi Cumhurbaşkanı adayının temiz birisi olmazı lazım. Şaibesiz birisi olmazı lazım. Hesabını veremeyeceği hiçbir noktasının olmaması lazım.'

CHP'NİN CUMHURBAŞKANI ADAYI DİYE BİR ŞEY YOK

Cumhurbaşkanı adayında olması gereken özellikleri sıraladıktan sonra ' Bunları şunun için anlatıyorum' diyen Kılıçdaroğlu, 'Ağustos ayında seçim var. Sizler beldelerde görev yapacaksınız. Belediye başkanı olarak görev yapacaksınız. Bu nitelikleri halka anlatmak zorundasınız. Her yerde halka anlatmak zorundasınız. Ben şunu söylüyorum. CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı diye bir şey yok. Biz bir partinin Cumhurbaşkanı adayını seçmeyeceğiz. Halkın Cumhurbaşkanı adayını seçeceğiz. İlla bir partinin olsun diye bir düşüncemiz yok. Halkın benimseyeceği, özelliklerini hepimizin kabul ettiği bir Cumhurbaşkanı adayımız olsun. Bu çerçevede önerilerimizi yapıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarını, pek çok kesimi dinliyoruz. Düşüncelerimizi aktarıyoruz. Bu söylediğim özellikler bana aktarılan, benim değil. Sivil toplumdan, sendikalardan, meslek kuruluşlardan, sanatçılardan, yazarlardan, çizerlerden bize aktarılanlar. Biz böyle bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Nitelikleri böyle olmalı. Temiz olmalı, dürüst olmalı, hukukun üstünlüğüne inanmalı, adaletli olmalı, vatandaşına sevgiyle, hoşgörüyle bakmalı, zarif olmalı, iyi bir dil bilmeli, yabancı devlet adamlarıyla yan yana gelirken onlarla espri yapma yeteneği olmalı. Dünyayı yeniden keşfetmemeli. Bilgisiyle, birikimiyle bütün dünyada saygınlık uyandırmalı. Böyle birisini istiyoruz biz. Bu halk seçer mi böyle birisini? Niye seçmesin. Bu halka hep beraber güveneceğiz. Halkımıza güveneceğiz. Onun sağduyusuna güveneceğiz. Dürüst birisi, namuslu birisi o koltuğa inşallah oturacaktır. Ve bizler hep beraber Cumhurbaşkanı adayımızı alkışlayacağız. O bir partinin değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olacak. Hedefimiz o' ifadelerini kullandı.

BÜTÜN YAŞAMIM BOYUNCA YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE ETTİM

Program başında babalar günü münasebetiyle Genel Başkan Kılıçdaroğlu için hazırlanan videoyu izledikten sonra duygulandığını ifade ederek 'Az önce babalar günü dolayısıyla bir film izledim. Duygulandım. Çocuklarımı nasıl büyüttüğümü bilmiyorum. Bürokraside çalıştım 27,5 yıl. Gece saat 1-2'de eve giderdim. Hep bu ülkenin sorunlarına kendimi kilitledim. 'Nasıl mücadele ederiz? Bu ülkeyi nasıl aydınlığa çıkartırız?' dedik. Hiçbir ayrım yapmadık. Bütün yaşamım boyunca hep yolsuzluklarla mücadele ettim, haksızlıklarla mücadele ettim. Bir baktım, çocuklarım büyümüş. Şimdi siyasete girdik. Emin olun, bir sabah kahvaltısını dahi rahat yapamıyoruz. Huzura ihtiyacımız var' dedi.

YANDAŞ POLİTİKA İZLEMEK BİZİM KİTABIMIZDA YOKTUR

Siyasal iktidarın toplanan vergilerin hesabını veremediğini belirten Kılıçdaroğlu, 'Bir iktidar düşünün Adalet ve Kalkınma Partisi. Ne adaleti var, ne kalkınması var. Toplanan vergilerin hesabını parlamentoda vermeyen bir siyasal iktidar var. O siyasal iktidara hesap nasıl verilirmiş dersiniz. Bizi yerel yöneticilerimiz belediyelerimiz gösterecek. Siz her kuruşun hesabını vereceksiniz ' iktidarı yapamadığını, biz yapıyoruz' diyeceksiniz. 'Aile sigortasını yapamıyorlar, biz yapıyoruz' diyeceksiniz. 'Halkın arasına giremiyorlar, biz giriyoruz' diyeceksiniz. 'Vatandaşın derdinizi biz biliyoruz, biz çözeceğiz' diyeceksiniz. Siz bizim yük akımızsınız. Siz bizim öndeki askerlerimiz, neferlerimizsiniz, çalışanlarımızsınız. Siz halkın önderlerisiniz, kanaat önderlerisiniz. Siz hizmet verdiğiniz sürece ülkenin birliğine ve bütünlüğüne en büyük katkıyı yapmış olacaksınız. Çünkü siz, hiç kimseyi ne inancından ötürü, ne kimliğinden ötürü, ne siyasal düşüncesinden ötürü ötekileştirmeyeceksiniz. Yandaş politikası izlemek bizim kitabımızda yoktur. Biz halka hizmet ederiz. Asıl felsefemiz budur. Bunun üzerinde duracağız ve bunun için mücadele edeceğiz. Bileceğiz ki bir yerde bir çocuk ağlıyorsa, belediye başkanın kulağı o çocuğun ağlamasındadır, 'neden acaba?' diye. Bir ailede sorun varsa, o akşam tencere kaynamıyorsa, bileceğiz ki belediye başkanımız oradadır. Bunun için muhtarlarla büyük iş birliği yapacağız. Mahallenin muhtarı bir anlamda belediyenin en yakından iş birliği yaptığı kişidir' şeklinde konuştu.

BİR İNSANIN ELİNDEN EKMEĞİNİ ALIP YEMEK VAR MI?

Ülkenin kavgayla yönetilemeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ' Öfkeli bir adam var. Çıkıp konuşuyor. Nasıl? Terbiye sınırlarını zorluyor. Nasıl yapabiliyor, bunu? Kendi ailesini, kendi çocuklarını yolsuzluklarına ortak ediyor. Nasıl bir insanlık bu? Emin olun anlamakta zorluk çekiyorum. İsyan etmemek için kendimi zor tutuyorum. Nasıl bir insan? Yüreği var mı, bu insanın? İnancı var mı, bu insanın acaba? Dini, imanı var mı, bu insanın acaba? Merak ediyorum. Bir insanın elinden ekmeğini alıp yemek var mı, acaba? Bir yoksulun elinden ekmeğini alıp yemek var mı, acaba? Nasıl bir insandır? Nasıl bir toplumda yaşıyoruz? İsyan etmemek mümkün değil. Hepimize görev düşüyor. Doğu, Batı, Kuzey, Güney ayrımı asla yapmayacağız. Bir ülkeyi Ortadoğu bataklığına sürüklüyorsunuz ve çıkıyorsunuz kahramanlık edebiyatı yapıyorsunuz. Sanki Musul'daki Türk Bayrağını biz indirmişiz gibi. Ülkeyi yönettiğinin farkında bile değil. Kavgayla bir ülke yönetilmez. Sevgiyle, hoşgörüyle, akılla, mantıkla yürütülür, ortak akılla yönetilir, bir ülke. Bürokraside görev yaptığım yıllarda, pek çok Başbakan ile tartıştım. Gecenin sabaha karşı 2'sinde rahmetli Turgut Özal ile dişe diş mücadele ettiğimizi biliyorum. İtiraz ederdim 'Bu yanlıştır' diye. Rahmetli, 'siz itiraz ediyorsunuz, emin olun hoşuma gidiyor' derdi. Çünkü biz ülkenin çıkarlarını hep savunduk.'

BURASI BİR CUMHURİYET HALK PARTİLİ BİR BELEDİYE BAŞKANI TARAFINDAN YÖNETİLİYOR

Belediye Başkanlarına seslenen Başkan Kılıçdaroğlu, 'Genel Merkezin sizi bir araya getirmesine gerek yok. Zaman zaman bir araya gelin, her projenizi tartışın, yaptıklarınızı tartışın. Hangi konularda engel çıktı ve engellerinizi nasıl aşacağınızı hep beraber görün ve tartışın. Birlikten güç doğar, birliği sağlarsanız olağanüstü güzel gelişmelere imza atarsınız. Önemli projeler var, o projeleri her yerde ortak proje olarak hayata geçirebilirsiniz. Her mahallede bir kreş açmak, annelerin üzerindeki o yükü alıp, çocuğu kreşte alıp eğitmek, beslemek, büyütmek. Anne istediği zaman çocuğu gelip görebilecek, istediği zaman rahatlıkla dışarıya alışverişe çıkabilecek. Çocuğu istediği zaman getirip, kreşe bırakabilecek bir düzeni oluşturmak durumundasınız. Aileyi mutlaka kent yaşamı içine dahil etmelisiniz. O kadar güzel projeler var ki, Belediye başkanlarımızın o projelerini alın her biriniz kendi belediyelerinizde, beldelerinizde, bölgelerinizde uygulayınız. Göreceksiniz bütün Türkiye'de birlikte bir ortak sanayi oluşturacaksınız. Gelindiği görüldüğü zaman ' Evet burası bir Cumhuriyet Halk Parti'li bir belediye başkanı tarafından yönetiliyor' denilecektir' dedi.

O AMBULANSLAR DÜNE KADAR ESKİŞEHİRLİLERE HİZMET ETMİYOR MUYDU?

İl Özel idaresi mallarının paylaştırılmasına da değinen Kılıçdaroğlu, 'Sevgili yol arkadaşlarım size sonuna kadar inanıyorum, sonuna kadar güveniyorum. Güven bu işin kilididir, bu işin anahtarıdır. Zorluklarınız olacak ben biliyorum, iktidar baskısı olacak onu da çok iyi biliyorum. Bakın büyük şehirlerde il özel idarelerin malları dağıtıldı. CHP'li belediyelere gelince hurda makineler, mezarlıklar, borçlar devredildi. Ambulans bile verilmedi, Sağlık Bakanlığına verildi. O ambulanslar düne kadar bütün Eskişehirlilere hizmet etmiyor muydu? Ediyordu. Niye elinden aldınız? Eskişehirli bunun hesabını sormalı. İzmir'de, Aydın'da pek çok yerde belediyeye verilmesi gereken binalar, taşıtlar, araçlar, gereçler verilmedi. Hiç önemli değil. İktidarın görevi engel çıkarmak. Bizim görevimiz engelleri aşmak. Çünkü biz haklıyız, biz inanıyoruz, biz güçlüyüz. Haklıysak güçlüyüz. En büyük desteği nereden alacağız? Halktan alacağız. Bizim gücümüzü halktan aldığımızı herkese anlatacağız' ifadelerine yer verdi.

HEP BİRLİKTE ORTAK PROJELERE İMZA ATACAĞIZ

Daha sonra söz alan Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise, ' Bizler kentlerimizin sağlıklı geliştirilmesi, kent halkının yaşam kalitesinin yükseltilmesinden sorumluyuz. Birbirimizle iletişim içinde deneyimlerimizi ve fikirlerimizi paylaşacağız. Hep birlikte ortak projelere imza atacağız. Bu toplantının ardından düzenli aralıklarla devam edeceğiz. Bu hizmet ateşinin Türkiye'ye yayılmasını sağlayacağız. Bu sürecin en iyi takipçisi önce Genel Başkanımız sonra ben olacağım' dedi.

ESKİŞEHİR SADECE TÜRKİYE'YE DEĞİL, BÜTÜN DÜNYAYA ÖRNEK GÖSTERİLMELİ

Geçtiğimiz gün Eskişehir'i gezdiklerini hatırlatan Ağbaba, ' Eskişehir'i Türkiye'ye örnek gösterilecek bir kent olarak bilinir ama çok eksik bilinir. Porsuk'u, Kentpark'ı, Sazova'yı görünce Eskişehir'i sadece Türkiye'ye değil, bütün dünyaya örnek gösterilesi bir kent olduğunu hep birlikte gördük. Bizim eksiğimiz bu güzelliği Türkiye'ye yeterince duyuramamak. Temel görevim sizin başarılarınızı bütün Türkiye'ye anlatmak. Odunpazarı'nda, Tepebaşı'nda da gördük. Bu kentin fiziksel yapısı değişince ekonomik yapısının da nasıl değiştiğini hep beraber şahitlik ettik. Bunu tüm illerimizde, beldelerimiz de uygulamaya çalışacağız. Yılmaz Büyükerşen'e, sadece Türkiye'ye değil dünyaya örnek bir kent yarattığı için teşekkür ediyorum' şeklinde konuştu. (Esra Yücel)

KILIÇDAROĞLU, TEPREŞ ŞENLİKLERİ'NE KATILDI

Şehr-i Derya Parkı'ndaki şenliklerde konuşan Kılıçdaroğlu, şenliklere katılmaktan dolayı sevinçli ve mutlu olduğunu söyledi. 'Güzel Türkiye için, çocuklarımız için, geleceğimiz için hep beraber çalışacağız' diyen Kılıçdaroğlu, 'Söylenecek çok fazla şey yok aslında. Güzel güzel eğlenin. Güzel Türkiye için, çocuklarımız için, geleceğimiz için hep beraber çalışacağız. Ben elimden gelen çabayı gösteriyorum. İstiyorum sizler de aynı çabayı gösterin. Ülkemiz çok güzel. Daha fazla çalışacağız. Daha iyi çalışacağız. Doğrulardan sapmayacağız. Hep doğruları savunacağız. Eğer bunu yapabilirsek, güzel şeyleri gerçekleştirebiliriz. Eskişehir'de güzel bir şeye imza attınız. Gerçekten de Bursa ile Ankara arasında olağanüstü bir kenti meydana getirdi hocamız. Yılmaz Başkan'ı artık sadece Türkiye değil, bütün dünya tanıyor. Gerçekten bugün söyledim. Bundan 15-20 gün önce gelmiştim Eskişehir'e başka bir vesileyle. Bir yerde yemek yerken vatandaşlar geldi, fotoğraf çektirdik. Manisa'dan, Balıkesir'den, Urfa'dan pek çok insan Eskişehir'i gezmeye geliyor. Bakın Ankara'yı gezmeye gelmiyor. Bursa'ya değil, buraya geliyor gezmeye. O nedenle çok güzel bir başarıya imza attınız. Hocamızı tekrar bu kez Eskişehir'e değil, Eskişehir Büyükşehir'e başkan seçtiniz' dedi.

'KIRIM'DAKİ OLAYLARI YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ'

Kırım'daki olayları yakından takip ettiklerini de ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Sizler de yakından takip ediyorsunuz. Hiç kimsenin burnun kanamasını istemeyiz. Herkesin bu dünyada bizim ülkemiz dahil huzur içerisinde yaşamasını isteriz. Oradaki olayları kaygıyla ve dikkatle izliyoruz. İzlemeye de devam edeceğiz. Eminim sizler de izliyorsunuz. Sizler de zaman zaman kaygıya kapılıyorsunuz 'ne olacak' diye. Aynı kaygıyı biz de taşıyoruz. Acılarımız ve sevinçlerimizin ortak olduğunu ben de biliyorum, sizin de bilmenizi isterim.'

Kılıçdaroğlu, şenliklerde vatandaşlarla tek tek fotoğraf çektirerek çiğbörek yedi.

Editör: TE Bilisim