Yaşamla ilgili en büyük sorunsal, kimlerin hangi kalitede bir yaşam sürdüğüdür. Hak ettiği halde ezilerek yaşayan bütün sınıflar yaşam felsefesinin temelini oluşturdu. Siyasetin doğuşu ve sanatın varoluşu da tamamen bundan etkilenmiş ve yön almıştır. Toplumsal yapının düzenlenmesinde ihtiyaçların karşılanması esas ögedir ve bunun kentsel yapılar geliştikçe sistematik bir şekilde uygulanması tam anlamıyla bu konunun özetidir. Açlık sınırı kavramının bu kompozisyonda olması aslında acıdır. Yani resmen, açlığın söz konusu olabileceği tescillenmiştir. Bu sistemi en güzel dengeleyecek olan yönetim yerel yönetimlerdir. Halkçı yönetimler ve halkla iç içe birincil yönetimler gibi isimlendirmelerin olması daha mantıklı olurdu ancak günümüz siyasetinde yerel yönetim kavramı üzerinden yaşam devam ediyor. Bu sisteme göre yöneticiler devletin verdiği kaynakla kentleri ilçeleri ve beldeleri donatacak ve yaşamsal alanlar oluşturacak. Sistem bu kadar kolay tanımlanamamalı aslında. Sosyal belediyecilik kavramı tüm belediyelerin eşit olmadığını ve bazılarının daha sosyal olduğunu gösteriyor. George Orwell'in bazıları daha insan tanımı da buraya cuk oturuyor. Sosyal belediyecilik ülkemizde özellikle 2000'li yıllar sonrasında sağlanan yasal altyapı ile daha aktif biçimde uygulanır hale gelmiştir. Sosyal belediyecilik sosyal devlet anlayışı gereği veya yoksul kesimin mücadelesi sonucu ortaya çıkmamıştır. Teorik temellerden ziyade fiili durum sonucu ortaya çıkmıştır (sosyal ihtiyaç ve oy kaygısı). AKP iktidarının 2002 yılından bu yana seçim kazanmasının arkasında sosyal belediyecilik uygulamaları olduğu açıktır. 2000'li yıllardan sonra (AKP iktidarı döneminde) belediyelerin sosyal politika alanlarındaki harcamaları sınırlı bir artışı gösterse de, analitik bütçe sınıflandırmasından kaynaklanan kısıtlar olmasaydı, bu harcamaların çok daha yüksek olduğu görülecektir. Daha iyi bir sosyal belediyecilik için neler yapılabilir; Devletin birimlerinin, belediyelerin, sivil toplumun ve özel sektörün yapacağı sosyal müdahalelerde konumunun ve işlevinin ne olacağının tanımı ve tespiti iyi yapılmalıdır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde sosyal belediyeciliği belediye yönetimlerinin vizyonları şekillendirmektedir. Bu nedenle uygulamada ortaya çıkabilecek farklılıkları azaltmak için sosyal belediyeciliğin kapsamı net bir şekilde belirlenmelidir. Belediyeler bünyesinde sosyal harcamaları gerçekleştirecek profesyonel-uzman birimler kurulmalı veya var olan birimler tek çatı altında toplanarak aralarında bir koordinasyon sağlanmalıdır. Sosyal belediyeciliğin gelişimi için merkezi idarenin ağırlığı ve kentlerin fiziki gelişimi (altyapı yetersizliğinin giderilmesi gibi) kısıtlarının çözülmesi gerekmektedir. Siyasilerin gerçekçi politikalar üretebilmesi, bir anlamda sosyal belediyeciliğin etkinliğinin ve faydasının daha da arttırılması isteniyorsa sosyal doku haritaları çıkarılmalıdır. Siyasette yaşamın değer kazanması çok zor bir süreç. İntikamlar ve rekabet sancıları artırıyor. Halklar bazı konularda çaresiz ve ayrımcılıkla baş başa kalıyor. Daha bilinçli sivil toplum örgütlenmeleri, daha halkçı medya gücüyle eşitlik ve sonrasında adalet yaşamsal anlamda zirveye çıkacaktır.