Kamuda çalışan 458 bin 615 sözleşmeliye kadro verilmesini öngören devlet memurları kanunu ve bazı kanunlar ile 663 sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Ancak birçok kamuda sözleşmeli olarak çalışanlar kapsam dışında kaldı.
İşte onlardan birileri de silahlı kuvvetlerde ülke ve sınır güvenliği için yurt içinde ve yurt dışında canlarını ortaya koyarak hizmet etmiş er ve erbaşlar.
Pazar günü Çankaya Mahallesindeki semt pazarına giderek ihtiyaçlarımızı karşılayıp arabama giderken pazarın yanındaki kahvehanenin önünden geçerken bahçede oturanlardan birisi seslendi.
'Sadi Bey işiniz acil değilse bir çayımızı için'.
Bir masa etrafında 5 kişi oturuyordu. Hiçbirisini tanımıyorum.
'Elimdeki poşetleri arabaya bırakıp geleyim' dedim.
Poşetleri arabaya bırakıp kahvenin bahçesinde oturanların yanına gittim.
Bana seslenen kişi, 'Sadi Bey siz belki beni tanımıyorsunuz. Birkaç kez karşılaştık. Ben arkadaşın Mehmet Çakır'ın kardeşiyim. Sizin gazeteci olduğunuzu biliyorum. O nedenle size seslendim' dedi.
Yanında oturan yaşları 30-35 civarında olduğunu tahmin ettiğim arkadaşlarını tek tek tanıttı.
'Çok fazla vaktinizi almak istemiyorum. Bu kardeşlerim TSK'da 7 yıl sözleşmeli er ve erbaş olarak görev yaptılar. Sözleşmeleri doldu yeni sözleşme yapılmadığı için işsiz kaldılar. Cumhurbaşkanımız kamuda sözleşmeli olarak çalışanların kadroya geçirileceğinin müjdesini vermişti. Her ne kadar sözleşmeleri dolmuş olsa da kendilerinin de kapsam içerisine alınacakları umuduna kapıldılar. Yaptıkları müracaatlar sonunda şu anda görevdeki sözleşmelilerin kadroya alınacaklarını öğrenince mağdur oldular. İş için çalmadık kapı bırakmadılar. Ancak sonuç alamadılar' dedi.
'İş başvurusu yapıldığında
bizlere farklı bakılıyor'
Bir bardak çay bitti. Ardından ikinci ve üçüncüsü de geldi. Kalkacağım ama 'sizin derdiniz beni gerdi' diye düşüneceklerinden dolayı oturmak zorunda kaldım. Bu arada sözleşmesi dolduğu için işsiz kalan sözleşmeli er olarak görev yaptığını söyleyen masadaki bir kişinin söylediği şu söz içimi sızlattı.
'Görevim biteli bir yıl oldu. Evliyim ve bir çocuk babasıyım. Şu an bizler işsiziz, boştayız. 7 yılsonunda işsiz kaldığımız için dışarıda farklı lanse ediliyoruz. İş başvurusu yaptığımızda bizlere farklı bakılıyor. 'Acaba meslekten atılıp mı geldin' tarzında yaklaşımlarda bulunuyorlar. Dışarıda iş bulmakta zorlanıyoruz. Bizler bundan rahatsızız. 7 yılsonundaki memurluk hakkımızı istiyoruz.'
* * *
Gerçekten bu tür ithamlarla karşılaşıyorlarsa yazık, bir taraftan da işverenlerde haklı diye düşünüyorum.
Neden haklı?
Çoğu sözleşmeli er ve erbaşların çalışma sürelerinin 7 yıl ile sınırlı olduğunu bilmiyor.
O nedenle sözleşmesi dolan er ve erbaşların meslekten atıldıklarını düşünüyorlar.
* * *
Sözleşmeli er uygulamasının başladığı 2011 yılında, sözleşme süresinin kısalığı ve tazminat oranının düşük olması nedeniyle istenilen başvuru sağlanamayınca yeni bir düzenleme yapılmıştı. Buna göre 7 hizmet yılını dolduran sözleşmeli erlerden nitelik belgesi olumlu olanlar kamu kurum ve kuruluşlarına memur kadroları ile atanabileceklerdi.
Kahvede sohbet ettiğimiz hizmet süresi dolan sözleşmeli er ve erbaşlar, 'sözleşmemizde sözleşme süresini dolduran nitelik belgesi olumlu olanlar kamu kurum ve kuruluşlarına memur kadroları ile atanabilecekler' maddesi olmasına rağmen yaptıkları müracaatlardan olumlu yanıt alamadıklarını söylediler.
'sözleşmeli erlerin yaşadıkları
hak mağduriyetleri giderilmeli'
Yanlış hatırlamıyorsam 2022 yılın Aralık ayının başlarında CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'de TSK'da görev yapan ancak sözleşme süreleri dolan er ve erbaşlarında kadroya geçirilmeleri konusunu şu sözlerle dile getirmişti.
'Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan sözleşmeli personele kadro müjdesi verdi. O zaman Türkiye'nin dört bir yanında sözleşmeli erlerimize verilen sözler de derhal yerine getirilsin. Sözleşmeli erlerimizin yaşadığı mağduriyetler derhal bitirilerek, kadro hakları teslim edilmeli'.
Çakırözer, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Sözleşmeli Personel ve Maluller Derneği (SÖZPER-MALUL-DER) Genel Başkanı Abidin Kocabuğa ziyaret ederek, sorunlarını dinledikten sonra sözleşmeli erlerin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi ve söz verilen memurluk kadrosu yönetmeliğinin çıkarılması için çağrıda bulunmuştu.
Bu çağrının üzerinden nerede ise iki ay geçti. Birileri Çakırözer'in bu çağrısını duymadı! Daha doğrusu duymazlıktan geldiler. Sözleşmeli personele kadro hakkı verilirken 7 yıl sözleşmeli er ve erbaş olarak görev yaptıktan sonra görev sürelerini tamamlayanlar göz ardı edildi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a şöyle seslendiler:
'Bizler gece gündüz demeden 7 yıl boyunca vatanımızın sınırda ve sınır dışında bekçiliğini yaptık. Sanıyorum bizlere tanınan hak sözleşmelilere kadro hakkı verilmesi kanunu görüşülürken unutuldu. Çıkan kanun maddesine TBMM Genel Kurulunda ek madde eklenerek bizlerinde kadroya alınmasını, mağduriyetimizin giderilmesini bekliyoruz.'
* * *
CHP Milletvekili Utku Çakırözer'in çağrısını duymayanlar belki bu yazıyı okuduktan sonra sözleşmeli er ve erbaşların inşallah mağduriyetleri giderilir.
* * *

SEBAHATTİN TETİK VE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN
Geçtiğimiz hafta Salı günü Avrupa Platformu Başkanı Sebahattin Tetik, AK Parti'nin gurup toplantısından çıkarken AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ayaküstü 3-5 dakika platform hakkında bilgi vermiş, Avrupa'da çalışan Türklerin yaşadıkları sorunlar hakkında kısa bilgilendirme yapmıştı.
Bunu geçtiğimiz hafta Çarşamba günü yayınlanan yazımda kaleme almıştım.
O yazının sonunda Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 'başkanın telefon numarasını alın. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kendisiyle baş başa görüşmek için randevu oluşturun' diye Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'a talimat vermiş.
Tetik'e telefon ederek, 'Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden randevu günü ile bir bilgi geldi mi?' diye sordum.
'Henüz telefon gelmedi. Edindiğim bilgilere Sayın Cumhurbaşkanı ziyaret edecek kişi ve kişiler hakkında istihbarat araştırması yapılıyormuş. Ben Özel Kalem Müdürü Hasan Beye telefon numaramı ve TC'mi verdim. Birde seçim arifesine girdiğimiz için cumhurbaşkanı yoğun ziyaretler gerçekleştiriyor. En geç şubat ayının ortasına kadar talebimize cevap gelir' dedi.
* * *
Avrupa Platformu Başkanı Tekin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden gelecek telefonu beklerken Avrupa Platformunun yaptığı çalışmalar ve Avrupa da yaşayan Türklerin yaşadıkları sorunlar hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vereceği dosyayı hazırlıyormuş.
* * *
Telefonu kapatırken aklıma geldi.
'Sebahattin Başkan Cumhurbaşkanı ile birlikte fotoğrafınızı kim çekti?' diye sordum.
'Danışmanım Gülşah İnan. Fotoğraf çekmek çok çok zor, ancak zoru başarmış' dedi.
* * *

süllü'den sonra osman yükselde ziyaret etti
Orhan Aydın Eskişehir'de Ülkücülerin 'Reis' olarak hitap ettikleri camianın önde gelen isimlerinden.
Yıllarca davasının peşinde koştu.
Kendisinin anlatmıştı. Kurşun attı, kurşun yedi. Hapiste yattı.
Dara düşen ülküdaşların her zaman yanında oldu.
* * *
Bir yılı aşkın süredir illet hastalıkla mücadele ediyor.
Ankara'da ameliyat oldu. Ameliyat sonrası hastanede yattığı günlerde başında Ankara'da yaşayan aslen Eskişehirli olan ülkücü camianın önemli isimlerinden eski bir arkadaşı kaldı.
Ameliyat sonrası hastanede yatarken Eskişehir'den bir elim parmak sayısı kadar dostları ziyaret etmiş.
Yıllarca 'kader birliği' yaptığı dostları manevi desteğe en çok ihtiyaç duyduğu günlerde yanında olmamışlar.
Hastaneden taburcu olup Eskişehir'e döndüğünde de kapısını çalanların sayısı ise iki elin parmakları kadar.
Bu onun gücüne gidiyor.
Çok eskiye dayanan 'abi-kardeşlik' ilişkimiz var. Kardeşim kadar da severim kendisini.
Birkaç gün önce halini hatırını sormak için telefon ettim.
Ülküdaşlarına sitem etti.
'Hiçbirinden maddi desteğe ihtiyacım yok. Manevi olarak, moral açısından yanımda olmalarını beklerdim. Ülkücülük bu değil. Abi biliyorsun CHP Milletvekili Jale Nur Süllü evime ziyaretime geldi. Bana değer verdiğinin göstergesi. Siyasi görüşümüz farklı olmasına rağmen kapımı çaldı. Manevi olarak yanımda olduğunu söyledi. Geçtiğimiz hafta da AK Parti'nin kurucu il başkanı Osman Yüksel ziyaretime geldi. Siyasi görüşlerimiz farklı olmasına rağmen Jale Nur Süllü ile Osman Yüksel'in ziyaretleri bana büyük moral oldu. Bu zor günümde yanımda olmayan Ülküdaşlarıma ne bu dünya da nede öbür dünya da ha helal etmiyorum' diye sitem etti.
* * *
Son yıllarda arkadaşlık, kardeşlik, dava adamlığı, vefa duygusu maalesef sadece sözde, işte insanı üzen esas bu…
* * *

FIKRA:

İnceluğa bak
Temel, İstanbul'a yeni gelmişti. Gittiği her yerde yerel şive ile konuştuğundan garipseniyor, kimileri de dudak ucuyla gülüp küçümsüyorlardı. Buna fena halde içerleyen Temel sonunda dayanamayıp parladı:
– Ula baa bakın bakayım… Siz dersuğuz fındık, biz derukfinduk, siz dersuğuz avukat, biz derukabukat, siz dersuğuz amca, bir derikemice… Habununhangisu kaba? Bizdeki inceluğa bak, inceluğa…
* * *