Her ne kadar unutulmuş gibi düşünülse de URAYSİM Eskişehir gündeminin en önemli maddesi.
Birileri yapılmasına karşı çıkıyor birileri ise Eskişehir ekonomisine ciddi katkı sağlayacak projenin bir an evvel tamamlanmasını istiyor.
Bu tartışmalar üst derecedeki yöneticiler tarafından yapılırken nedense Eskişehirlilere'Yapılsın mı? Yapılmasın mı?' diye düşüncesi sorulmuyor.
O kadar çok zor değil.
Şehrin muhtelif bölgelerine sandık koyun.
Her sandığın başında farklı düşüncelere sahip gözlemciler olsun.
En azından birileri tarafından yönlendirmenin önüne geçilmiş olunur.
'Evet' veya 'Hayır' yazılı oy pusulası koyun.
İki sandıkta URAYSİM Projesinin yapılacağı Alpu ilçesine koyun. Bir hafta boyunca sandık şehrin muhtelif semtlerinde gezdirilsin.
Bakalım Eskişehirliler ne düşünüyor?
Sandıklar konulmadan önce bir TV kanalında farklı görüşlere sahip uzmanlar çıkıp 'neden yapılmalı?' veya 'neden yapılmamalı?' konusunda tartışsınlar.
URAYSİM hakkında bilgisi olmayanlarda bilgilenmiş olurlar.
büyükşehir belediyesinin onayından geçti
URAYSİM projesinin yapımın durdurulması için Alpu Belediyesi başta olmak üzere bazı STK'lar da dava açtılar. Mahkeme rayların döşeneceği bölümde yürütmeyi durdurma kararı aldı.
'Durup dururken bu konu nereden aklına geldi?' diye soranlar olabilir.
Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş ES Gazeteden Şenay-Mustafa Yıldırım'a röportaj vermiş.
Kesikbaş, 'URAYSİM şu anda şirketleşme döneminde, proje durmadı ancak rayların olduğu bölümde yürütmeyi durdurma kararı alındı, orası durduruldu. Böyle olunca da ister istemez proje yavaşlamış oluyor. Evet, buraya yapmayalım, peki alternatif nedir, nereye yapılmalı? Bununla ilgili bir dönüş de yok. Aslında 2016 yılında URAYSİM projesinde rayların nereden geçeceği Büyükşehir Belediyesi'nin onayından geçmişti. Maalesef proje yanlış biliniyor, burası bir mükemmeliyet merkezi ve bir bilim yuvası. Burada tüm çeken-çekilen raylı araçların testleri yapılacak, Ar-Ge'leri yapılacak, geliştirme süreçleri yapılacak, pek çok gence de hem eğitimle ilgili altyapı hem de iş imkanı sağlayacak' demiş.
'Neden Alpu tercih edilmişti?' sorusuna da şöyle yanıt vermiş:
'Alpu'da şu an yapılan yere rayların döşenmesini istememizin asıl amacı; tam olarak URAYSİM'in karşısında yer alması ve atıl durumda olup, tarıma uygun bir alan olmamasıydı. İstedik ki hem raylı sistemlerde faaliyet gösteren firmalar hem de test merkezi aynı yerde olsun. Çünkü biz Eskişehir'i hep neyle biliyoruz? Raylı sistemlerle, demiryollarıyla, TÜLOMSAŞ ile biliyoruz. Hatta TÜLOMSAŞ bile oraya gitmeli, hızlı tren burada üretilmeli diyorduk. Hasanbey bir tarım arazisi ve 1. Sınıf bir tarım arazisi. Burayı görmezden gelip, Alpu'daki o kıraç alanı tarım arazisi gibi göstermek doğru değil.'
İspanya'da TESİSLER ORMANIN İÇERİSİNDE
Celalettin Kesikbaş'a 'URAYSİM ile bölgenin tarım arazilerinin zarar göreceği düşünülüyor, doğru mu?' diye de sorulmuş.
'Burada bir bacalı sanayiden söz etmiyoruz, raylı sistemler üst düzey teknolojilerin üretildiği fabrikalardır. Çevreyi kirleten hiçbir şey yok ve pırıl pırıl tesislerdir. Dünyanın her yerinde böyledir. Örneğin İspanya'da hızlı tren setleri üreten KAF firması vardır. Tesisler ormanın içindehepsi yeşil teknolojiye uygun. Burada önemli olan şudur. Bu proje Eskişehir'e bir vizyon ve değer katacak. Milyarca dolarlık yatırım ve Eskişehir'e sürekli gelir getiren bir yatırım demektir. Hızlı tren setlerinden tutun, vagon setlerine kadar üretimi gerçekleştirilir ve ekonomiye büyük katkı sağlar… URAYSİM'e karşı çıkanları anlamak mümkün değil, bir akıl tutulması yaşandığını düşünüyorum.'
* * *
Celalettin Kesikbaş, ESO Başkanlığına seçildiği günden beri URAYSİM projesine destek veriyor.
Geçtiğimiz aylarda sohbet ettiğim Alpu ilçesinin eski Belediye Başkanı Rafet Demirtaş'ta URAYSİM projesiyle başta Alpu ilçesi olmak üzere Eskişehir'in ekonomisine çok ciddi canlılık getireceğini, proje tamamlanmadan bile ilçedeki arsa ve tarlaların değerlerinin 3'e 4'e katladığını söylemişti.
* * *
URAYSİM projesinin getirisi, götürüsünün ne olacağı konusunda yukarıda da yazdım. Eskişehirliler tam bilgi sahibi değil. Kulaktan dolma bilgilere sahipler. Bu konuda çok fazla bilgi kirliği var.
* * *

'ATATÜRK' MÜJDESİNİ CUMHURBAŞKANI VERECEK
Eskişehirliler açıldığı günden beri yeni stadyumun adının 'neden Atatürk Stadyumu olarak konulmadığını' soruyor.
AK Parti il başkanı ve milletvekilleri sessiz kalıyorlardı.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, geçen yıl milletvekili Emine Nur Günay ve AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesinde yaptıkları basın toplantısına kadar.
Bu basın toplantısında Avcı'ya, 'Yeni stadyumun ismi ne olacak? Eskişehirliler ve Eskişehirspor taraftarları eski stadyumun adının 'Atatürk' olduğunu yeni stadyuma da Atatürk isminin verilmesini istiyor' diye sorduğumuzda müjdeyi vermişti.
'Spor Bakanımız ile görüştüm. Yeni stadyumun adı Atatürk olarak tescillenmiş' demişti.
Nabi Avcı'nın, 'yeni stadyumun adı da Atatürk Stadyumu olarak tescillendi' müjdesine rağmen kapısına 'Atatürk Stadyumu' tabelası asılmadı.
TFF'nin resmi sitesinde de hala 'Yeni Stadyum' olarak geçiyor.
Buda haklı olarak Eskişehirliler ve Siyah-Kırmızılı taraftarlar arasında eleştiriliyordu.
Her ne kadar stadyuma 'Atatürk Stadyumu' tabelası asılmasa da Eskişehirliler açıldığı günden beri 'Atatürk Stadyumu'koymuştu.
* * *
Önceki gün AK Parti'nin '2023'e Doğru Şehir Buluşmaları' programı Eskişehir'de gerçekleştirildi. Toplantıya katılan isimler arasında AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı da vardı.
Yapılan konuşmaların ardından parti yetkilileri basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazeteci tarafından Nabi Avcı'nın yanıtlaması istemi ile '330 gün önce yeni stadyumun isminin 'Eskişehir Atatürk Stadyumu' olarak tescil edileceğini duyurmuştunuz. Bu konudaki problem nedir' sorusu yöneltildi.
'BU KONUDA İMZA SAHİBİ SPOR BAKANLIĞI'
Nabi Avcı soruya özetle şu cevabı verdi;
'Toplantıdan önce Gençlik Spor Bakanımızı aradım. Kendilerine 'Hatırlarsanız 27 Ekim 2021' de ben size telefon ettim. 'Ben şimdi Eskişehir'de bir basın toplantısı yapacağım dedim. Bu toplantıda Millet Bahçesi'nin adının Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi olacağını, yeni stadımızın adının da Atatürk Stadı olacağını söyleyeceğim bir sakıncası var mı?' diye sormuştum dedim. Bu konuda imza sahibi Gençlik ve Spor Bakanlığı. 'Siz de evet hiçbir sakıncası yok söyleyebilirsiniz' demiştiniz. Ben de söylemiştim. Bana Eskişehir'de soruyorlar. Birazdan basın toplantısına gireceğim. Basın mensupları 'ne oldu yeni Atatürk ismi neden tescillenmedi diye soracaklar ben onlara ne diyeyim' diye sordum. Bakanımız da dedi ki, 'Bunu Cumhurbaşkanımız açıklayacak'. Ben zaten bunu tahmin ediyordum. Size tahminimizi de söylemezdim. Şimdi de size bilgi olarak aktarıyorum.'
* * *
Yeni stadyum tamamlanıp hizmete girmesinin üzerinden 6 yıl geçti. 6 yıldır kullanılan tesis. Hadi yeni bitmiş olsa cumhurbaşkanı açıklasın.
6 yıldır kullanılan yeni stadyumun adını cumhurbaşkanın açıklayacak olmasına şaşırmadım desem yalan olur.
* * *
Nabi Avcı'ya ayıp edildi.
Nabi Hoca, bir yıl önce yeni stadyumun adını Gençlik Spor Bakanıyla yaptığı görüşmede aldığı teyit ile'Atatürk Stadyumu olarak tescillendi' diye duyurmuştu.
Bu ayıbın ortadan kaldırılması için yeni stadyumun isminin 'Atatürk Stadyumu' olarak tescillenmiş belgesi Nabi Avcı'ya verilerek bir kez daha geniş bir basın toplantısıyla açıklaması daha doğru olur. Hatta 'Atatürk Stadyumu' tabelası da aynı gün stadyuma asılmalı. Bu şekilde Nabi Avcı'da 'hocam bizi kandırdınız mı?'konumundan çıkmış olur.
* * *

KISSAN HİSSE:

KARARSIZLIK ÖLDÜRDÜ
Profesör elinde bir fare ve kutu ile salona girdi. Öğrencilerin şaşkın bakışları arasında fareyi kutunun içerisine koydu ve kutuyu kapattı. Salona dönerek, 'bu kutuya iki gün kimse dokunmasın' dedi ve salondan çıktı.
Öğrenciler bu olaya bir anlam verememişlerdi. Ne olacağını merak ederek iki gün beklediler.
İki gün sonra profesör salona girdi ve kutuyu açtı. Kutunun içindeki fare ölmüştü. Salona dönerek öğrencilere farenin neden ölmüş olabileceğini sordu.
-Havasızlıktan
-Açlıktan
-Susuzluktan
Her öğrenci olabilecek ihtimalleri saymıştı.
Profesör kutuyu havaya kaldırıp öğrencilere gösterdi. Kutunun her tarafı kemirilmiş vaziyette idi.
'Görüyorsunuz değil mi? Fare anlaşılan çıkmak için çok mücadele etmiş. Bunu kutunun içerisindeki vaziyetinden anlıyoruz. Şu var ki fareyi sizin dediğiniz gibi ne havasızlık ne açlık öldürdü. Fareyi asıl KARARSIZLIK öldürdü. Fare kutunun her yerini parçalayıp çıkmaya çalışacağına sadece bir köşesini parçalasaydı ve bunda da kararlı olsaydı çıkıp kurtulacaktı.'
* * *
Hayatta her zaman kararsızlığa düşeriz. 'O mu, bu mu?' derken bizim için en kıymetli olan zamanı tüketmiş buluruz kendimizi. Hedeflerimizi çok iyi belirlemeliyiz. Hayat kararsızlık içerisinde yüzecek kadar uzun değil.
* * *

FIKRA:

Güvensizlik
Büyük bir banka soygunundan sonra çalıntı otomobille kaçan üç soyguncu, kent dışında otomobilden inip tarlalar arasında geldikleri yöne doğru hızla ilerlediler. Uzun süren bu iz kaybettirme yürüyüşünden sonra ıssız bir yer bulup oturdular. İçlerinden biri:
- 'Haydi, sayalım artık. Kaç milyon kaldırdığımızı merak ediyorum' dedi.
İkincisi elini şöyle bir salladı:
-'Yorgunluktan öldük yahu! Şimdi o kadar parayı saymakla ne diye uğraşalım. Yarın gazetelerde okur, biz de öğreniriz kaç milyon kaldırdığımızı.'
Üçüncüsü öfkeyle yerinden fırladı:
- 'Deli misin be! Yarın her gazete ayrı bir rakam verir biz de birbirimize gireriz!'.