Damlaların Sürekliliği' bağlamında birlikte irdelemeye çalışalım.
*****
TEDAVİ (İyileştirme/ Sağaltım) 'SÜREKLİLİK' İSTER...
'Sağlık' söz konusu olunca, bireysel ve toplumsal yaşamın diğer sorunları önemsizleşiyor. Bakmayın siz yazılı, görsel ve sosyal medyamızdaki aklı/ karalı tantanalarla yüklü diğer tartışmalara...
Çünkü 'ülkemizin sağlık sistemi çöküyor...' Kamu hastanelerinde çaresizlikler can yakarken, özel hastanelerde ödemeler cep yakıyor...
Toplumsal sağlık sorunlarının böylesine azgınlaştığı bir ortamda, bir de bizcileyin bireysel/ ailesel olarak sürekli tedavi gerektiren hastalık sorunlarıyla boğuşuyorsanız; ister istemez siz de 'Aşan bilir karlı dağın ardını...' diye türküler yakıyorsunuz...
Kamu hastanelerimizde özellikle sürekli tedavi gerektiren hastalıklarda sürecin tanı, planlama, tetkikler, ilaç tedavisi, ameliyat, hastane yatışı/ çıkışı gibi aşamalarının 'sürekliliğini sağlayabilmek' öylesine zor ki...
Oysa o aşamaların hepsi sürekliliğinmutlaka sağlanması gereken'can damlalarıdır' ve tıpkı serum şişesinden damarlara akan damlalar gibi 'süreklilik' ister...
DEMOKRASİ, 'DAMLALARIN SÜREKLİĞİNDEN' BESLENİR...
Unutmayalım ki tıpkı doğadaki 'ekosistem' gibi, toplumsal yaşamdaki 'demokratik sistem' de birbirini etkileyen hassas dengeler üzerinde gelişmektedir.
Bu bağlamda öncelikle 'Türkiye'nin temel ve ivedi sorununun 'demokrasi' olduğunu' görmemiz gerekiyor.
Demokrasi sorunumuzun bazı ana alt başlıkları da şöyle özetlenebilir:
*Cumhuriyetimizin demokrasi ile taçlandırılamaması...
* Demokratik kuralların ve demokratik kurumların güçlendirilememesi...
* Siyasetimizde parti içi demokrasinin (PİD) geliştirilememesi...
Ülkemizde seçimlerin sonuçlandığı28 Mayıs 2023 akşamından beri 'Değişim' sözcüğü,'yandaş, kardaş, muhalif, sosyal tüm medyamızda' ve dolayısıyla kamuoyunda en çok dillendirilen sözcük... Hatta bu sözcük öylesine sakız yapıldı ki, en çok daesas değişmesi gerekenler kullanıyor...
Konunun sağlıklı tartışılabilmesi için lütfen aşağıdaki 'değişim- gelişim ilişkisi' ile ilgilibilgi notlarını birlikte irdeleyelim:
'Toplumsal anlamda Değişim': 'Bir zaman dilimi içinde, başka bir şekle ya da duruma gelme' anlamını taşır. Bu anlamda değişim her yöne (sağa, sola, ileri, geri...) olabilir.
'Toplumsal Gelişim' ise 'İleriye doğru bir değişmeyi (sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik vb. alanlarda) ifade eder.'
Özetle Toplumsal Gelişme, toplumsal yapıyı oluşturan birçok ögenin ileriye doğru değişip bir araya gelmesiyle oluşur. Bu ögeler tek başına değil, hep birlikte gerçekleştiği zaman toplumsal gelişmeden söz edilebilir.
Bu konuda öncelikle belirtelim ki son günlerde kamuoyunda köpürtülen Kılıçdaroğlu – İmamoğlu Değişikliği tartışmaları 'Gelişim' İçermiyor...
CHP, önümüzdeki süreçte azimli ve kararlı ivedilikle gerçekleştireceği 'Parti İçi Demokrasi' uygulamalarıyla Türkiye'ye örnek olmak durumundadır.
Özcesi, toplumsal anlamda 'gelişimsel değişme' olabilmesi içinsistematik, ardışık, uyum sağlayıcı ve sürekli ilerleyen bir işlev gereklidir. Tıpkı 'Demokrasi tarihimizdekidamlaların sürekliliğini sağlayan yol göstericiler' gibi:
* Kurtuluş ve Kuruluş süreçlerindeki 'azim ve kararlıkla...'
* Gezi Direnişinde olduğu gibi 'damla damla birleşerek...'
* Hak, Hukuk, Adalet Yürüyüşünde olduğu gibi 'damlaları sele dönüştürerek...'
* 2019 yerel Seçimlerinde olduğu gibi 'birleşik oyları sandıklara doldurarak...'demokrasimizi korumak ve geliştirmek zorundayız.
DEMOKRATİK ÖĞRETMEN ÖRGÜTLENMESİNDE'SÜREKLİLİK' SORUNU
'Örgütsel Süreklilik', 115 yıllık tarihsel geçmişi olan Türkiye demokratik öğretmen örgütlenmesinin temel bir sorunsalıdır.
1908- 1946 yıllarını kapsayan süreçte kurulan öğretmen örgütlerinin hem yaşam süreleri çok kısa, hem de bu örgütlerin birbirleriyle 'öncül- ardıl ilişkisi çok zayıf olmuştur.'
1946'dan sonra oluşan TÖDMF, TÖS ve TÖB- DER iseörgütsel ömürleri kısa olmasına karşın, aralarında süreklilik ilişkisi olan yapılanmalardır. Bu örgütler arasında kısıtlı da olsa ekonomik ve yönetsel anlamda miras devri yapılarak 'süreklilik' sağlanabilmiştir.
12 Eylül 1980 sonrasında faşist yönetim tarafından TÖB- DER'in ekonomik mirasına el konularak hazineyedevredildiği için, abece Dergisi ve EĞİT- DER'e geçiş sürecinde ekonomik miras devriolmamıştır. Örgütün yönetsel miras devrinin sağlanmasında ise iç çatışmalar nedeniyle büyüksıkıntılar yaşanmıştır...
1990 sonrasında ise EĞİT- DER'den sendikal örgütlenmeye geçiş sürecinde ortaya çıkan
'örgütsel mirasın ikiye bölünmesi' sorunu, örgütsel sürekliliğe yeni sorunlar eklemiştir...
Sendikal hareketin sürekliliği düşüncesinin evrensellik kazandığı günümüzde, dünyanınbirçok ülkesinde eğitim çalışanları yüzlerce yıllık 'sendikal süreklilik' deneyimlerini kullanıyorlar. Oysa ülkemizde eğitim sendikacılığı henüz emekleme dönemini yaşıyor ve paramparça...
Evrensel bilim ve demokrasi ilkeleri doğrultusunda sendikal sürekliliğin oluşabilmesi için;'örgütsel birlik, örgütsel bağımsızlık, örgüt içi demokrasi, sendikal bilinçdamlalarının sürekliliğinin sağlanması gerekiyor...'
*****
MADIMAK YANGININI'DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİ' SÖNDÜRECEK...
2 Temmuz 1993 tarihinde Türkiye'nin kara bağrında yakılan 'Madımak Yangını', 30 yıldan beri daha da harlanarak sürüyor...
Böylesi insanlık dışı kara yangınların bir daha olmaması için'Damlaların birliğinin ve sürekliliğinin mutlaka sağlanması...' gerekiyor.
Unutmayalım ki 'Demokrasi mücadelesinin zaman aşımı olmaz...'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla, birlikte...