İki haftadır Fransa hükümetin akaryakıta ek vergi koymasını protesto eden ve 'Sarı yelekliler' adı altında örgütlenen eylemciler, başta başkent Paris'te olmak üzere birçok kentte gösteri düzenledi.

SÜRÜCÜLER BAŞLATTI
Fransa'daki 'Sarı Yelekliler' adlı eylemler, Belçika'nın ardından Hollanda ve Almanya'ya sıçradı. Fransız otomobillerinde en çok kullanılan akaryakıt türü olan mazotun litre fiyatı son 12 ay içerisinde yüzde 23 artış gösterdi. Böylece 2000'lerin başından bu yana en yüksek düzeyine ulaştı. Son olarak Fransa hükümetinin 1 Ocak 2019'dan itibaren geçerli olmak üzere mazot ve benzinde tekrar fiyat artışına gitme kararı tepki topladı. Bu karara karşı ilk protesto eylemi 17 Kasım'da düzenlendi ve bu gösteriye 300 binden fazla kişinin katıldığı açıklandı. Son dönemde genel olarak hükümetin politikalarından memnun olmayan ve hayat pahalılığından şikayetçi olan kesimlerin de eylemlere katıldığı görülüyor. İlk etapta sokağa dökülen eylemcilerin önemli bir kısmını araç sürücüleri oluşturuyordu. Her araçta bulunması zorunda fosforlu sarı yelekleri giydikleri için protestocular da kısa sürede Sarı Yelekliler olarak anılmaya başlandı.

EYLEMLER GERİ ADIM ATTIRDI
Herhangi bir sendika veya siyasal parti tarafından organize edilmeyen Sarı Yelekliler'in protestoları sadece akaryakıt fiyatlarındaki artışa karşı değil ekonomik durgunluk, devlet yardımlarının azalması ve genel olarak Fransız elitine karşı düzenliyor. Sarı Yelekliler'in toplumsal öfkenin bir simgesi olduğunun diğer bir işareti ise Fransız halkının bu harekete büyük oranda destek vermesidir. Son anketlere göre Fransızların yüzde 77'si bu protestoları desteklemekte ve yüzde 66'sı da protestoların devam etmesi gerektiğini düşünüyor. Fransa'da hükümet 'Sarı Yelekliler' krizine çözüm arıyor. Hükümet kaynakları, Macron'un ocak ayındaki vergi artışlarını askıya alacağını açıkladı. Bu eylem sayesinde Fransız hükümeti akaryakıta getirilen ek vergi kararı geri adım atmak zorunda kaldı.

TÜRKİYE'DE OLSAYDI
Fransa'daki eylemlere Türk medyası büyük ilgi gösteriyor. Akşamları 'haber kanallarında caddelerin ve otomobillerin ateşe verildiği' görüntüler, polisin göstericilere 'şiddet uyguladığı' iddiaları geniş olarak veriliyor. Peki bu eylemler Türkiye'de olmuş olsaydı ne olurdu? Medyanın büyük çoğunluğunun 'havuz medyası ve hükümet güdümünde' olması, olmayanlarında 'başlarına bir şeyler gelecek' korkusu yaşaması nedeniyle Türk televizyonlarında gösterilerle ilgili 'bir tek görüntü' yayınlanmazdı. Yani medyamız, Fransa'daki göstericilere verdiği desteğin 'yüz binde birini Türk göstericilerine' vermezdi. Veya veremezdi! Daha önce olduğu gibi eylemlerin yapıldığı anlarda insanlara belgesel izletilirdi. Ülkenin Bakanları da 'Türkiye'de basın özgürlüğü vardır' palavrasını sıkmaya devam ederdi.
----------------------------------------------------
DÜNYANIN YAMYAM FARELERİ

Eskiden gemicilikte fareler oldukça fazla baş ağrıtırmış. Kilere girip yiyecekleri talan ettikleri gibi ahşap gemileri kemirir ve geminin su almasına dahi yol açarlarmış. Özellikle İngiliz gemiciler bunun çözümü olarak önce bir fare yakalamışlar. Bir kafesin veya teneke kutunun içine koyup üstünü kapatıp, fareyi günlerce ışıksız ve aç bırakmışlar. Sonra yanına küçük bir fare koyarlarmış. Kendi türünü yemeği öğretmek için sürekli bu tekrarlanırmış. Sonra günü geldiğinde yamyamlaşan fare geminin içine bırakılır ve gemideki farelerden böylece kurtulurlarmış. Dünyaya dönüp bakın ve yamyam fareleri görmeye çalışın. Bir türün yamyam olması için sadece aç bırakılması gerekmez, ona bir düşünceyi de radikal bir şekilde empoze edip diğer düşüncelerin içine salarak insanlığa, insana ait güzel düşünceleri bu yamyam düşüncelerin yok etmesini sağlayabilirsiniz. Normal insanlar 'Yahu bu insanlar neden birbirini boğazlar, neden kafa keserler, nasıl bu kadar kötülük yaparlar' diye tuhaf tuhaf sorular sorar. Ailede, okulda, terör yuvalarında, cemaatlerde; kendileri gibi düşünmeyen, teni kendisinden farklı olan, kendi dini veya mezhebinden olmayan insanlara karşı 'kindar' yetiştirilen nesillerin yamyamlaşan farelerden hiçbir farkı yoktur. Tüm Dünya bu kötülükleri ve kötülük yapan insanları yok etmek istiyorsa; çocuklara küçük yaşlarda insan, doğa, hayvan sevgisi aşılamalıdır. İnsanlar, Yunus Emre'nin 'Yaratılanı severim yaratandan ötürü' sözünde olduğu gibi hiçbir ayrım yapmadan tüm yaratılanları sevmelidir…
--------------------------------------------------------
FOTO ŞAKA

ETO Başkanı Metin Güler:
Burhan Bey, üniversite mezunu olmuş olsaydım senin yerine ben Büyükşehir adayıydım.
AK Parti Odunpazarı Belediye Başkan Adayı Burhan Sakallı: Karacan'dan sonra ikinci kez ETO Başkanı benim yerime Büyükşehir adayı yapılsaydı halim nice olurdu? Ben de 'Eskişehir Ticaret Odası Başkanı olmadan bu iş olmuyor' diyerek, ETO Başkanlığına aday olurdum!
-----------------------------------------
FIKRA
GAZETELERİN YAZDIĞI

Üç soyguncu bankayı soyduktan sonra kaçıp ormanda buluşmuşlar. Biri:
– Şu paralan sayalım, demiş. İkincisi:
– Boş ver yahu, nasıl olsa yarın gazeteler yazar, öğreniriz, diye itiraz etmiş.
Üçüncüsü yerinden fırlamış:
– Deli misiniz yahu, yarın her gazete ayrı ayrı şeyler yazar, birbirimize gireriz...