Önceki bir yazımda, ülke olarak son 22 yılın en şiddetli kuraklığını yaşadığımızın açıklandığını veiller arasında kuraklığın en şiddetli geçtiği belirlenenlerden birinin de Eskişehir olduğunu belirtmiştim. Son meteorolojik verilere göre; 'geçen yılın Ekim ayının birinden bu yılın 24 Nisan gününe' kadar alınmış olan yağış miktarı,Eskişehir için uzun yıllar ortalaması alınarak belirlenmiş olan 'normal' miktardan %20,2oranında daha az olmuştur. Bir önceki aynı dönemde alınan miktar ile kıyaslandığında ise yağış miktarımız%8,5 oranında daha düşük bulunmuştur.
Geçen yıldan başlayarak süregelen uzun kurak dönem sırasında ekim zamanı gelen baştabuğday ve arpa olmak üzere kışlık tahılekimlerinin büyük kısmı, gecikmeli olarak,kuru toprağayapılmıştır. Üretimini kuru tarım sisteminde yani sadece yağışlara bağlı olarak yapan üreticiler uzunca bir süre ektikleri tohumların çimlenip,sürgünlerin toprak yüzüne tam olarak çıkmasını görmeyi umutla ve endişeyle beklediler.Umudunu kaybeden bazın üreticilerekili tarlalarınısürüp,ilkbaharda yazlık bir ürün ekebilmek için hazırlığa giriştiler. Gecikmeyle, adeta bir can suyu gibi gelen yağışlar sayesinde çıkış yapan bitkiler, bir süre sonra soğuk ve don etkisiyle karşılaştılar.
Bu doğal afetler kaçınılmaz olarak bitkilerin normal büyüme ve gelişmesini olumsuz etkilemiş olduğundan, ürün verimde bir düşüklük görülmesi muhtemeldir. Buna karşılık,özellikle Mart ayından itibaren gelen ve bitkilerin toparlanmasını sağlayan yağışlara ilave olarak,düzenli bir şekilde Mayıs ayında en az mevsim normalleri kadar gelecek yağışlar ile Haziran ayının ilk yarısında en az 20-25 mm kadar daha yağış alınırsa, ürün miktarındasağlanabilecek artış, geçmişin yağış yetersizliğine ve soğuk zararına bağlı etkileriortadan kaldıracaktır.Tarlasındaki genel görünüşü zayıf gören görenler, eğer olanakları varsa bir yaprak gübresi ile takviye yapabilirler.
Son zamanlarda, özellikle Nisan ayında alınan yağışlar ve serin giden havalar, tahıllarda bazı yaprak hastalıklarını teşvik edecek bir ortam oluşturmaktadır. Orta Anadolu Bölgesi ve Batı Geçit Kuşağında, dolayısıyla Eskişehir'de yer alan buğday ekilişlerinde 'sarıpas' hastalığı görülme olasılığı bulunmaktadır.Sağnak ve/veya şiddetli sağnak yağışlar ile serin giden havalar, bu hastalığın daha yaygın hale gelmesine neden olabilir, o nedenle tarlaların ciddi bir şekilde gözlenmesi önemlidir (koşullara göre; sarıpastan sonra, nadiren olsa da önce kahverengi, sonra karapas dagörülebilir).Eskişehir'de üretilmekte olan buğday çeşitlerinin çoğunun 'çeşit özellikleri belgelerinde ve tanıtım broşürlerinde', birbirinden tamamen farklı olan sarıpas, kahverengi pas ve karapas hastalıklarının birine, ikisine veya üçüne birden dayanıklı ya da toleranslı olduğu belirtilmektedir.
Ancak bu hastalıklar, daha etkili türler geliştirerek daha önce zarar veremediği çeşitlerin bu gücünü kırabilmektedir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında, ilaçlama gerekebilir fakat ilaçlama hastalık görülmeden YAPILMAZ. Yapraklarda görülen her sarılığı, her lekeyi pas diye nitelendirenler olmakta, boşu boşuna pas ilacı kullanılmakta veya kullandırılmaktadır.Bu,sadece boşuna sarf edilen para, zaman, işgücü, enerji değil, belki çevreye, canlılara çeşitli zararları olabilecek bir kimyasalın gereksiz yere kullanımı demek bile olabilir.
Ayrıca bu tür kimyasal mücadele ilaçlarının bir kısmı doğrudan, bir kısmının ise ham maddesi ithal edildiğinden milli ekonomiye de bir zarar demektir.Yaprak hastalıkları genel olarak tanelerin iriliğini azaltır, küçük, kavruk, kırışık taneler oluşmasına neden olur. Bu durumda verimde düşüşler görülür. Hasat sırasındabu yapıdaki tanelerinbir kısmının tarlaya dökülmesiyle deürün kaybı olur.Tanelerin hektolitre ağırlığı düştüğü için üründe 'düşük vasıflı'lık (eski yemlik) oranı artar, ürünün satış fiyatı düşer.
İklim değişikliğinin artık iklim krizine döndüğü konusunda bütün dünyada fikir birliği vardır. Bunun etkilerini yaşayarak görmekteyiz. Özellikle tarımda yaşanan değişikliklerin olası zararlı etkilerinden korunmak veya en aza indirebilmek için ürün tercihine, ekim nöbetine özel önem verilmesi,üretim uygulamaların ve bunların zamanlamasının koşullara göre düzenlenmesi büyük önem arzetmektedir.