Şubat ayında yazdığım yazıda kuraklıkla ilgili aydınlatıcı (yeniden hatırlatıcı) bilgiler vermiş ve üreticilerimizin de alabileceği hatta mutlaka alması gerekli önlemler olduğunu belirtmiştim. Kuru tarım alanları,özellikle de nadaslı üretim yapılması gereken yerler kuraklıklardan daha fazla etkilendiği için,o gibi yerlerde alınacak önlemler konusu üzerinde daha fazla durmaktayım.Geçmişten bu yana bu gibi alanlarda, nadas bozumundan başlayarak ekim öncesi tohum yatağı hazırlamaya kadar yapılacak toprak işlemeleri nelerdir?Nasıl olmalıdır?Bunların doğru yapılmasının'toprağa su depo etmeye ve bu suyun buharlaşma yoluyla kayıplarının azaltılmasına' olacak katkılarının ne kadar önemli olduğunu ve bunların yanı sırasağladığı daha pek çok faydayı da belirten yazılar da yazmıştım.
Nadasa gerek olmayan ama kuru tarım yapılması gereken yerlerdeki toprak işlemelerininde 'topraktaki rutubeti mümkün olduğunca koruyacak şekilde'yapılmasının büyük faydası bulunmaktadır. Bunun yöntemleri ve hangi aletler kullanılırsa daha iyi sonuç alınabileceği konusunda önerilerimi de çeşitli yazılarımda belirtmiştim. Toprağa giren yağış sularının buharlaşma ve/veya derinlere sızma sonucu kök bölgesinden kaybolması ve bunun sonucu bitkilerce kullanılamamasının önemli oranda önüne geçebilmek için en etkili yollardan birisi,'toprak organik madde' oranını yükseltmektir. Bu oran ülkemiz topraklarının çoğunda yetersiz hatta çok yetersizdir. Özellikle kuru tarım alanlarındaki topraklar ise çoğunlukla çok fakirdir.
Organik madde suyu toprakta tutmakta ve aza azar salarak bitkilerin daha çok yararlanmasını sağlamaktadır. Ayrıca pek çok diğer faydasının yanı sıra toprağın doğal verim gücünü yükseltmekte, yetiştirilen ürünün verimini ve kalite özelliklerini artırmaktadır. Sulama imkanı olmayan sık kuraklık yaşanan kuru tarım alanlarında üst gübre olarak verilmesini önerdiğim azotlu gübreleri de daha önce defalarca yazdığım için burada değinmeyeceğim. Ülke olarak son 22 yılın en kurak üretim sezonunu geçirmekte olduğumuz açıklanmış ve Eskişehir kuraklığın en şiddetli geçtiği iller arasında gösterilmiştir. Bu kuraklığın sulanabilir alanlar için de çok zorlu ve külfetli geçme olasılığına karşın üreticiler uyarılmaktadır.
Ülke genelinin bu zorlu durumu karşısında, kuru tarım alanlarından alınacak verimin ciddi olarak düşeceği kaygısı vardır ve buralardan kaybedilecek rekolteden doğan açığının, sulanır alanlardan alınabilecek verimlerle azaltılabileceği ümidi vardır. Bu beklenti, üreticilerimizin sırtına her zamankinden daha fazla bir sorumluluk yüklemektedir. Üretimlerini her zamankinden daha dikkatli yapmaları, verimi artırırken tasarrufa özen göstermeleri her damla sudan azami fayda sağlamak için her zamankinden daha özenli olmaları gerekir. Sulu koşullarda üretilmekte olan tahıl çeşitlerine, bu çeşitlerin için kullanılacak gübre çeşitlerinin ve özellikle miktarının koşullara uygun olarak seçilmesi büyük önem taşımaktadır. Kuraklığın sadece üreticiye değil ülke geneline büyük zarar verdiği bilinmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda Eskişehir Ticaret Borsası tarafından organize edilen, ilgili bütün tarafların katıldığı ve görüşlerini belirttiği toplantılar ve bunlara dayalı olarak hazırlanan raporlarda, yaşanan kuraklıkların sıklaşması ve şiddetinin artması halinde yapılabilecekler konusunda etraflı şekilde bilgiler verilmiş, öneriler yapılmıştır.İlgili kuruluşlar kuraklığın ne kadar süreceği bilinemediği için tedbirli olmaları bakımından sulu tarım yapan üreticileri ülke genelinde uyarmakta, ürünlerine uygulayacakları sulama sayısı ve verilecek su miktarı konusundaçok dikkatli olmaları ve gereksiz su kullanmamaları istenmektedir.
Kuraklıkla sık karşılaşıldığı ve yukarıda belirttiğim hususlar bilinmesinerağmen, geçmişte sadece ürettiği ürünü değil toprağı da doyuran, hatta elinde basınçlı sulama sistemi varken bile salma sulamayı da kullananlara oldukça çok rastlanmıştır. Kuraklığa dayanıklılık yoktur, etkisini azaltacak yöntemler, uygulamalar ve bir dereceye kadar tolerans gösteren çeşitler bulunmaktadır.