Yaklaşan seçimlerin toplumsal tansiyonu yükseltmesi nedeniyle ne yazık ki 'yakıcı sorunlarımız' toplumsal gündemde gereğince irdelenemiyor.
Kısır tartışmaların yarattığı gergin ortamlarda 'komplo teorileri' öne çıkıyor ve insanlarımızın çoğu 'ahkam kesmenin dayanılmaz hafifliğine…' kapılıveriyor. Bu nedenle toplumsal gündemimizde birçok yakıcı sorunumuz 'saman alevi' gibi parlayıp geçiveriyor.
Böylesine karmaşık bir ortamda,'Asgari ücret, memur ve emekli zamları, EYT'liler' gibi güncel yakıcı sorunlarımız 'Cambaza bak!' taktikleriyle gündemden kaçırılıyor…
Ne yazık ki bu ince taktikler karşısında 'sendikalarımız' da çaresizlik içinde… Oysa bilim ve demokrasinin rehberliğinde üretilecek çareler o kadar çok ki...
MEMLEKETİMDEN SENDİKACILIK MANZARALARI
Çağımızda 'Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri' olarak kabul edilen 'sendikal örgütlenme'; toplumsal gelişmişliğin de önemli ölçütlerindendir. Ülkemizde konuyu bu açıdan irdelediğimizde karşımıza iki acı gerçek çıkıyor.
Birincisi, 'ülkemizde sendikal hak ve özgürlükler uluslararası sözleşmelere ve evrensel hukuka aykırı bir biçimde kısıtlanmaktadır.' Bu alandaki engellerin siyaset kurumlarımız tarafından acilen çözülmesi gerekmektedir.
İkincisi, 'ülkemizde sendikal örgütlenmenin niceliği ve niteliği çok düşüktür.' En son resmi kayıtlardan çıkardığımız aşağıdaki sayısal veriler endişe edici boyuttadır: Şöyle ki:
  • Ülkemizdeki işçi sayısı yaklaşık 16 milyondur. Sendika üyesi işçi sayısı ise yaklaşık 2,2 milyondur. Sendikalı işçi oranı yüzde 14,2'dir. (Sendikasız işçi oranı yüzde 85,8'dir.)
  • Ülkemizde 20 işkolunda toplam 218 işçi sendikası ve 8 konfederasyon vardır. Sendikalı işçilerin konfederasyon dağılım oranları şöyledir: TÜRK- İŞ: % 54, HAK- İŞ: % 25, DİSK: % 8, Diğerleri: % 13.
  • 4688 Sayılı yasaya göre Kamu Görevlileri Sendikaları alanında oluşturulan 11 hizmet kolunda kurulmuş yüzlerce sendika ve 13 konfederasyon vardır.
  • Türkiye'de toplam kamu görevlisi (memur) sayısı 2.746. 181. Toplam sendikalı memur sayısı ise 1.746. 845'tir. Sendikalı memur oranı yüzde 72'dir.
  • Sendikalı kamu görevlilerinin konfederasyon üyelik sayıları ve oranları yaklaşık olarak şöyledir:
Memur Sen: 1 milyon üye % 38, Türkiye kamu Sen: 526 bin üye % 19, Kesk: 140 bin üye % 5, Birleşik Kamu İş: 102 bin üye % 3, Diğerleri (sekiz konfederasyon): % 7. Hiçbir sendikaya üye olmayan memur oranı: %28
  • Tam 50 sendikanın örgütlü olduğu Eğitim Öğretim ve Bilim Hizmet Kolundaki yaklaşık üye oranları ise şöyledir:
Eğitim Bir Sen: %34, Türk Eğitim Sen:% 20, Eğitim- İş: % 6, Eğitim- Sen: %6. Diğerleri (45 sendika): %6 (Toplam: % 72)
Yukarıdaki veriler özet olarak şöyle yorumlanabilir. Türkiye'de sendikal hareketin temel eksiğinin 'örgütlenme düzeyinin düşüklüğü ' olduğu acı bir gerçektir. Bu acı gerçeğe bir de 'mevcut sendikaların bölünmüşlüğü/ parçalanmışlığı' eklenince sorun daha da büyümektedir. Bölünmüşlüğün temelinde yatan önemli etken ise 'Sendikal örgütlenmenin siyasal partilerin/ siyasal grupların güdümünde sürdürülmesidir…'
Bu bağlamda, Türkiye'de sendikal hareket başlangıçtan günümüze değin 'Örgütsel Bağımsızlık sorunu'yaşamaktadır.Bu sorun'Siyasal Yandaşlık' sorununu tetiklemektedir.'
ILO'NUN 'SENDİKACILIK AKIMININ BAĞIMSIZLIĞI KARARI'NDAN KESİTLER
Ülkemizde sendikal hareketin temel sorunu olan 'örgütsel bağımsızlık' konusunda, uluslararası düzeyde oluşmuş ilkelerden ve deneyimlerden yararlanılabilir. Bu konuda, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kararları çok önemli kaynaktır.
'Sendikacılık Akımının Bağımsızlığı Kararı'nın Oluşumu
Söz konusu Karar, ILO'nun 26 Haziran 1952 tarihli toplantısında kabul edilmiştir. Bugün bu Karar, hukuksal konumu ötesinde saygınlık ve önem kazanmış;ILO denetim organları kararlarında çok sık biçimde kullanılan bir başvuru kaynağı durumundadır.
Karar'ın İçeriği
Sendika özgürlüğüne ilişkin çeşitli ILO sözleşmelerinde, 'Sendikaların siyasal etkinliklerinin ve siyasal partilerle ilişkilerinin çerçevesini çizen açık kurallar yer almamaktadır.'Bu anlamda 1952 Kararı, bu alandaki boşluğu dolduran 87 ve 151 sayılı Sözleşmeler için bir içtihat durumundadır.
'ILO'nun Sendikacılık Akımının Bağımsızlığı Kararı', dünyada değişik düzenleme ve uygulamalara tanık olunan 'sendika- siyasal parti ve sendika- iktidar ilişkileri' konusunda, 'koşullar ve siyasal gelişmeler ne olursa olsun, sendikaların siyasal bağımsızlığının korunması ve geliştirilmesi' amacındadır.
Kararın içeriği şöyle özetlenebilir: Sendikal örgütlenme devletten, işveren ve sermaye örgütlerinden ve ister iktidarda ister muhalefette olsun tüm siyasal örgütlerden bağımsız olmak durumundadır…'
Karar, üzerinden yetmiş yılgeçmesine rağmen güncelliğinikorumaktadır. Çünkü içerdiği konular, günümüz dünyasında sendikaların güncel sorunlarıdır.
Bu Karar'ın ülkemizdeki sendikalar, özellikle memur sendikaları açısından önemi çok büyüktür. Çünkü Karar'ın kapsadığı ilkeler ile memur sendikalarımızın bugünkü durumları arasında büyük boşluklar vardır.
Bize göre, ülkemizde mevcut sendikalarımızın güncel sorunu olan ayrılıklarınıntemelinde 'siyasal eğilimlerin ve siyasal ilişkilerin farklılığı'yatmaktadır. Bu nedenle 'Sendikacılık akımının bağımsızlığı sağlanmadan, 'sendikal birlik' sağlanması da olanaklı değildir.'
(NOT: Söz konusu Karar'ın ayrıntılarına, 'Eskişehir'de Demokratik Öğretmen Örgütlenmesinden Kesitler' isimli kitabımızın ilgili bölümlerinden ulaşabilirsiniz.)
Konuyla İlgili Çıkarımlar ve Öngörüler:
  • Türkiye sendikal hareketinde 'Örgütsel Birlik sağlanması' temel hedef olmalıdır.
  • Türkiye sendikal örgütlenmesinde 'Örgütsel Bağımsızlık' mutlaka korunmalı ve geliştirilmelidir.
  • Sendika içi eğitim ve sendikal kültür geliştirilmelidir.
  • Sendika İçi Demokrasi Geliştirilmelidir.
  • Unutmayalım ki,'birleşik ve barışık olmayan sendikal örgütlenmede kalite ve kitlesellik gelişemez…'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla, birlikte…