Cumhur İttifakının küçük ortağı BBP'nin lideri Mustafa Destici, partisinin Sinop'taki Olağan İl Kongresi'nde 'Memleket parasını dışarı çıkaranlar hem bunu kullanamazlar hem de akıbetleri çok kötü olur' ve 'Kanal, köprü, yol birkaç sene bekleyebilir ama vatandaş bekleyemez' demişti.
Yatırımların daha sonraya bırakılması gerektiğini söylemişti.
Destici'nin bu çıkışı 'Cumhur İttifakı çatlıyor mu?' söylentilerine neden oldu.
DESTİCİ'DEN GÖNDERME
Cumhur İttifakı ortağı BBP'nin lideri Mustafa Destici, Sinop İl Kongresinde ülke kaynaklarının 'çar çur' edilmemesi gerektiğini belirterek şöyle konuşmuştu:
'Bu ülkenin kaynakları doğru bir şekilde kullanıldığında, yolsuzluğa ve adam kayırmacılığına çarçur edilmediğinde herkese yeter. Ama ülkenin kaynakları savurganlık edilirse, yolsuzlukla iç edilirse, burada kazananlar parayı yurt dışına çıkarırsa, hem de helal kazanç değil, gayri meşru kazançlarını yurt dışına çıkarırlarsa millet ekonomik sıkıntı çeker'.
Arap Baharı'nda devrilen liderlerden örnekler veren Destici, 'Tarihe bakacağız. Olup bitenlere bakacağız. İbret alacağız. Kaddafi'nin 250 milyar doları olduğunu söylediler. Sonra ne oldu, o paranın 1 kuruşunu yiyemedi. Kendi sonu ne oldu, çok kötü bir şekilde oldu. Aynı şey bu şekilde ülkesini soyan devlet başkanları için de geçerli. Onun için herkese diyorum kim alırsa kendi nasibine düşeni alsın. Bu devlet size zaten itibar veriyor. Onun için şeytana uymayın. Memleket parasını dışarı çıkaranlar hem bunu kullanamazlar hem de akıbetleri çok kötü olur. Onun için gelin hep birlikte kazanalım, çalışalım' demiş.
Destici'nin bu konuşması bazı TV kanalları tarafından sık sık ekranlara taşındı.
Adeta 'duymayan kalmasın' dercesine.
KANAL İSTANBUL MESAJI
Acil olmayan alt ve üst yapı yatırımlarının, 2023 sonuna bırakılması ve imkanların üretim alanında değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Mustafa Destici, şu konulara da dikkat çekmiş:
'Kanal, köprü, yol birkaç sene bekleyebilir ama vatandaş bekleyemez. Onun için devlet, hükümet elinde, hazinesinde ne kadar imkan varsa bunu öncelikli olarak, bu dönemde zorluk çeken esnafımız başta olmak üzere, emeklimize, işçimize kısa çalışma ödeneğinde hayatını devam ettirmek zorunda kalan vatandaşımıza vermelidir. Yani sosyal politikalara ağırlık vermelidir.'
Kanal İstanbul'un yapımın ya ertelenmesi ya da bu projeden vazgeçilmesi konusunda gerek siyasetçilerden gerekse birçok bilim adamlarından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrı yapıldı.
Ancak bu çağrılara kulak tıkayan Erdoğan Kanal İstanbul projesinin ilk ayağı olan köprünün temelini attı.
* * *
Cumhur İttifakının karşısında olan gazeteciler, TV yorumcuları ile Millet İttifakını oluşturan siyasi partilerin sözcüleri BBP Genel Başkanının Sinop İl Kongresindeki sözlerini Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 'gönderme' olarak yorumladılar.
Kimileri de 'Cumhur İttifakında çatlak' diye.
Destici o konuşmasında 'üzerine kim alınırsa alın' dedi ama özellikle Kanal İstanbul ile ilgili sözlerini ne AK Parti'nin üst düzey yöneticileri ne de cumhurbaşkanı duymazdan geldi.
Bu konuda tek kelime bile etmediler.
PARTİLERE YAPILAN HAZİNE YARDIMI ESNAFA DAĞITILSIN
Mustafa Destici'yi geçtiğimiz günlerde Habertürk TV'de Mehmet Akif Ersoy'un konuğu olduğu programda izlemiştim.
O programda siyasi partilere yapılan hazine yardımının kaldırılmasını gündeme getirmişti.
Hazine yardımı alan partilerle alamayan partiler arasında seçim yarışının adil olmadığını dillendirmişti.
Sinop Kongresinde de 'Bizim reklam kanallarımız kapalı. Siyasetin finansmanı şeffaf ve adil değil. Devlet sadece 5 partiye veriyor, bizler bunu alamıyoruz. Bir seçimde 1,5 katrilyon lira para 5 partiye dağıtılıyor. El insaf! Ben 'gelin bu parayı esnafa verin' diyorum ama hiçbirinden ses yok' demiş.
Haklı.
Yasa gereği en son yapılan genel seçimlerde yüzde 10 barajını aşan tüm siyasi partilere genel bütçe gelirlerinin 5 binde 2'si oranında devlet yardımı yapılıyor. Bunun dışında yüzde 10'luk barajın altında kalan ancak yüzde 3'ten fazla oy alan partilere de bu hesabın dışında, en düşük yardımı alan siyasi partinin oy oranıyla orantılı olarak yardım yapılıyor.
Siyasi partilere hazineden yardım yapılıyorsa Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen şartları yerine getirerek seçime giren her partiye yapılmalı.
Parası olan partiler bol bol afiş bastırsın, billboardlara reklam versin, çay-kahve dağıtsın, olmayan seçmenine parti amblemli bayrak bile veremesin.
Madem milletin verdiği vergilerden siyasi partilere Hazine tarafından yardım yapılıyor.
Tekrar ediyorum.
Oy oranına bakmadan tüm partilere de yapılmalı.
* * *
'BORCUN ÇOĞU HOŞCAN DÖNEMİNDEN KALMA'
Eskişehirspor Genel Kurulu 12 Temmuz 2021 Pazartesi gününe ertelenmişti.
Beş gün kaldı.
Henüz 'adayız' diyen yok.
Muhtemelen de çıkmayacak.
Kayyum yolu şimdiden gözüktü.
Divan Kurulu üyesi Fatih Baturaygil'in liste çıkaracağı söyleniyordu.
O da 'bazı futbolcuların satılması için kulüplerle anlaştı' haberlerinin gazetelerde yazılması ve yapılan eleştiriler nedeniyle düşüncesinden vaz geçtiğini açıkladı.
Kulüp sahipsiz kalacak gibi.
'KULÜBÜ KAPATAN DİVAN BAŞKANI OLMAK İSTEMİYORUM'
Divan Kurulu Başkanı Ali Çelikoğlu Vali Hanefi Demirkol Tesisleri'nde basın toplantısı düzenledi.
Çelikoğlu, önceki yönetimlerde yapılan hatalara dikkat çekerek, kulübün yaklaşık 150 milyon TL borcu olduğunu, borcun büyük çoğunluğunun 2013-2014 yıllarında Mesut Hoşcan başkanlığındaki yönetimden kalan borçlar olduğunu söyledi.
12 Temmuz Pazartesi günü devam edilecek olan Olağanüstü Seçimli Genel Kurul'da yine aday çıkmaz ise kulübün kapanma sürecinin başlayacağını hatırlatan Çelikoğlu, 'pazartesi günü Saat 15.00'a kadar yönetime talip bir liste olmadığı durumda ben de ne yapacağımı bilmiyorum ama orada olmak istemiyorum. O imzayı atmak bana çok şey kaybettirecek. Atamayacağım. Yapamayacağım tek şey bu. Bu kulübü kapatan son divan başkanı olmak istemiyorum. Kulübü kapatan başkan yaftası yemek istemiyorum. Çünkü bu şehir diyecek ki, 'Bu son divan, kulübü kapattı'. Bu oluşumdan, algılardan anlıyorum ki bize 'Son divan üyeleri kapattı' dedirtmeyeceğim?' dedi.
Haklı.
Divan Kurulu Başkanı olsaydım bende aynısını yapardım.
Kimse, 'aday çıkmadığı için kulüp kayyuma kaldı' demez.
'Divan Kurulu Eskişehirspor Kulübünü kayyuma götürdü' diye arkanızdan davul çalar, fatura da onlara kesilir.
Geriye toplamda 26 alacaklı dosyası kaldığını aktaran Çelikoğlu, dosyaların maliyetinin yaklaşık 35-40 milyon TL olduğunu dile getirdi.
'Kulüp borçlanamaz olmuş ve itibarını kaybetmiş'
Çelikoğlu, '15 günlük süreye geldiğimizde birtakım mesafeler aldık. Bu mesafeleri alırken 89 tane dosyamız vardı. Bunun 64 tanesi TFF'ye bağlı, 5 tanesi de FIFA'ya aksedilmiş borçlar. 62 tanesinde herhangi bir bedel ödemeden sadece muvafakatname alarak 63 dosyadan izin aldık. Bunlar şikayet değil. Bu borçlar 2013-2014 yılında olmuş, yargıya 2015 yılında intikal etmiş borçlar. Mesut Hoşcan yönetimini kapsayan 89 dosyanın, yüzde 80-85 aralığında o dönemden kalma borçlar. Ondan sonra da kulüp adeta borçlanamaz olmuş ve itibarını kaybetmiş. Kimse bu kulübe şartlar ne olursa olsun gelmek istememiş' dedi.
'KULÜBÜ HALİL ÜNAL'DAN DAHA İYİ YÖNETECEĞİM'
Eskişehirspor'un 'süper ligden' düşüşünün yolculuğu 22 Haziran 2013 tarihinde yapılan kongreyle başladı.
Halil Ünal'ın başkanlığı dönemlerinde 2. Başkan olarak görev yapan Mesut Hoşcan, 'Ben Eskişehirspor Kulübünü Halil Ünal'dan daha iyi yöneteceğim' sözleriyle yönetimden istifa ederek başkan adayı oldu.
Seçimde de 64 oyla başkanlığı kazandı.
Aslında Halil Ünal yarışı önde götürüyordu.
Genel Kurul'da yönetim kurulu üyelerinden birisinin kullandığı sözlere kızan bazı delegeler son anda karar değiştirerek kerhen de olsa Mesut Hoşcan'ın listesine oy verdiler.
Hoşcan, iki sezon kulübe başkanlık yaptı.
İkinci sezonun sonunda Avrupa Kupalarına katılan siyah-kırmızılı kulüp süper lige veda etti.
İki sezonda 20'yi aşkın futbolcu transfer ederek kulübü borçlandırdı.
Kulübü süper ligde tutabilseydi bugün var olan 246 milyon borç olmayabilirdi.
* * *
Z kuşağının yüzde 44'ü Millet İttifakı'nı destekliyor
Türk siyasetinde seçim tartışmaları sürerken, seçimlerde hangi yönde tercih kullanacağı en çok merak edilen kesimler arasında yer alan Z kuşağıyla ilgili anketler yapılmaya devam ediyor.
Metropoll Araştırma Şirketi Başkanı Özer Sencar, Z kuşağının ittifaklara yönelik tercihini ortaya koyan son anketin sonuçlarını paylaştı.
Ankete katılanların yüzde 44,1'i Millet İttifakı'nı tercih ederken, yüzde 36,2'si Cumhur İttifakı'ndan yana oy kullandı. 'Fikrim yok' diyen gençlerin oranının yüzde 19,7 olması ise dikkat çekti.
YÜZDE 44,1'İ 'MİLLET İTTİFAKI' DEDİ
Metropoll Araştırma Şirketi tarafından Türkiye'nin Nabzı araştırmalarında görüşülen 9240 kişinin yüzde 7'sini oluşturan oy kullanmamış seçmene 'hangi ittifaka daha yakınsınız' sorusu yöneltildi.
Soruya katılımcıların yüzde 44,1'i CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin yer aldığı 'Millet İttifakı' cevabı verirken, yüzde 36,2'si AK Parti, MHP, Vatan Partisi ve Büyük Birlik Partisi'nin yer aldığı 'Cumhur İttifakı'ndan' yana oy kullandı. 'Fikrim yok' diyen gençlerin oranının yüzde 19,7 olması da siyasi partilerin seçim çalışmaları adına önemli bir ipucu oldu.
PARTİ ANKETİNE DE KARARSIZLAR DAMGA VURDU
Metropoll'un yayınladığı önceki ankette, katılımcılara 'bu pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz' sorusu yöneltildi. AK Parti yüzde 22,3 ile birinci çıkarken, gençlerin yüzde 7'sinin kararsız, yüzde 17.6'sının protesto oy, yüzde 13'ünün de cevap yok yönünde tercih kullanması, Z kuşağının mevcut siyasi partilere bakışı noktasında fikir verdi.
* * *
Savaş ve Galibiyet
Sarsılmaz bütünlüğüm aniden yerle bir oldu. Derin bir nefes alış süresinde yıkılan kalbimin duvarlarının yerine zambaklar yüz gösterdi bu çorak arazide. Savaştan arda kalan harabelerin arasında sırıtan küçük kız 'çocuğu galibim' diye haykırıyordu adeta.
Savaş?
Eski bir anıya olan savaşım. Eski bir sevdanın küllerini söndürememenin verdiği hırsın yansıması. Ama bitti. Parmaklıkları pastan çürümüş kafeslerimden birinde esir ettim anımı, eski sevdamı. Aşka dair tek düşüncemde bir tek siyah saçlarını kokladığım cadım var. Beni kazanında kaynatmaya doyamayan, iksirlerini dört bir yanıma salan.
Harabe?
Gönlümün dört bir yanı yandı, yıkıldı, aşındı bu savaşla. Çabaladıkça battığım bu bataklıktan kurtulduğum andı geçmişimi unuttuğum; unutmaya başladığım. Yıkıntıların, göçüklerin altında bir el yaşlı ama genç, iri ama narin. Sarı kurdele, parmağında sallanıyor, güneş ışığı parlaklığında ela gözlere. Tuttuğumda ucunu her yanı yeşermeye başlıyor gönlümün. Sarıldığımda ona, gözlerim yaşlanıyor ve düşüyor bir damla etek ucuna. Bu harabede tek duygum o oluyor şuana?
Sessizlik...
Sessizlik doyumsuz zevk veriyor. Onunla yaşadığım her saniye gibi. Damarlarımda gezinen kan gibi, gözümden akan yaş gibi benim oluyor sessizlik. Onun yanında zaman duruyor; akmıyor gelecek, geçmiş beynimin yollarında. Dudaklarında bir şarkı geziniyor, yalnızlığı anlatıyor bana. Onsuz olduğum saniyeleri adeta.
Nihayet;
Meçhullere sürüklenir yürek her zaman. Çelimsiz sacayaklara oturtulmadan yaşanmalı onunla duygularım. Kırılmadan sevilmeli camdan kalbi. Okşarken yüzünü, parmak uçları yanmalı insanın. Sacayaklara oturtma sevdalardan olmamalı o?
Harabelerin arasındaki minik kız, 'her zaman başaracaksın ve bağıracaksın galibim' diye.
* * *
Hayat savaşmak, yenilmek ve harabelerden güzellikleri çıkarmaktan ibaret değimli zaten?
Her insan bir kere kırılır, yıkılır ve bin kere onarılır.
(alıntı)