Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) Genel Merkezinin '14. Olağan Genel Kurul Toplantısı' 23 Mayıs 2015 Cumartesi günü Ankara'da yapıldı.
Eskişehir'den 7 delege arkadaşla birlikte katıldığımız bu genel kurulla ilgili izlenimlerimi sizlerle paylaşmayı bir görev sayıyorum.
EĞİT-DER'in Bugünlere Gelişi
Öncelikle EĞİT-DER konusunda belleklerimizi şöyle bir tazelememiz gerekiyor.
EĞİT-DER, ülkemizde 12 Eylül 1980 kırımından sonra ortaya çıkan soğuk ve karanlık günlerdeki buzlar arasından fışkıran ilk 'kardelen'dir. Anımsanacağı gibi, 12 Eylül'ün neden olduğu kış uykusundan ilk uyananlar 'öğretmenler' olmuştu.
Demokratik öğretmen hareketinin öncüleri, Nisan 1986'da 'abece' adıyla bir dergi çıkararak yasakları deldiler. Adeta bir örgüt gibi işlev gören 'abece Dergisi' çevresinde oluşan sinerji sayesinde 16 Şubat 1988'de EĞİT-DER kuruldu.
'abece ve EĞİT-DER kuruluş sürecinin' demokratik öğretmen örgütlenmesi tarihinde çok önemli bir yeri oldu. İlk birkaç yıl içinde abece'nin abone sayısı 5 bini aştı, EĞİT-DER ise 1990 yılında 80 şubeye ulaştı.
Ülkemizde memur sendikacılığının temeli EĞİT-DER tarafından atıldı. Bu süreçte, demokratik örgütsel yaşam alanında çok önemli deneyimler kazanıldı. Bencileyin birçok eğitimci toplumsal kimliğimizi bu süreçte geliştirdik.
Abece ve EĞİT-DER'in açtığı yoldan yararlanılarak, 1990'da ilk eğitim sendikalarının kurulmasından sonra EĞİT-DER eski çekiciliğini yitirdi. EĞİT-DER bugün 16 şubesi, sınırlı sayıda üyesi ve çok yoğun maddi sıkıntılarla yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
EĞİT-DER Eskişehir Şubesi ise 1989 yılında kurulan ilk şubelerden birisi olarak, sürecin başından bugüne değin her zaman ve her koşulda derneğin en etkili şubelerinden birisi oldu. Eskişehir Şubesi bugün de gerek üye sayısı gerekse nitelikli/katılımlı etkinlikleriyle ve kazandığı örgütsel saygınlığıyla EĞİT-DER'i ayakta tutan temel şubelerden birisi konumundadır.
14. Genel Kurulun Önemi
EĞİT-DER'in 14. Genel Kurulu, Türkiye'de kısır tartışmalarla ve gerginliklerle yüklü bir seçim süreci ortamında yapıldı. Üstelik eğitim alanımızda 'kalitesizlik' ve 'eşitsizlik' yerlerde sürünmesine rağmen, seçim sürecinin tartışmaları içinde'eğitim' konusunun gereğince yer almaması, bu genel kurulun önemini daha da arttırdı. Ve bu genel kurulda karınca kararınca da olsa eğitim sorunlarımıza çözüm önerileri üretildi…
Türkiye'nin çeşitli yörelerinden gelen ak saçlı EĞİT-DER'liler, 23 Mayıs günü Ankara'da işte böylesine bir bilinçle ve umutlarla toplandılar.
Öncelikle, tarihe kayıt olsun diye Eskişehir'den bu genel kurula katılan arkadaşların isimlerini yazmak istiyorum. Emin DAĞLI, Hamit TÜRKMEN, Mustafa UZUN, Nihat ÜLKER, Ceyhun ÖZYURT, Hayrettin ACAR ve ben İbrahim GEREDE.
Genel kurulda bana 'divan başkanı' olarak görev verilmesi, benim için çok büyük bir onur ve mutluluk kaynağı oldu. Ayrıca, örgütsel yaşamımda çok önemli bir yeri olan EĞİT-DER'in 'kuruluştan bugüne değin tüm genel kurullarına katılan tek delege' sıfatını taşıyor olmak da benim için bambaşka bir onur kaynağıdır…
Divan başkanlığı yaptığım için toplantıyı baştan sona dikkatle izledim. Katılımcılar bir yandan ülkemizin ve EĞİT-DER'in yaşamakta olduğu sorunlarla ilgili endişelerini dile getirirken, bir yandan da umutlarını ve bilinçlerini tazelediler. Bir anlamda 'anılar, sıkıntılar, umutlar ve bilinçler paylaşıldı.'
Toplantıda oybirliğiyle kabul edilen 'genel kurul kararlarıyla'; EĞİT-DER'in, abece'nin ve ülkemizin aydınlık geleceğine yönelik azim ve kararlılık belgelendi.
Blok listeyle seçimlere gidilmesi kararının ardından yapılan seçimlerde yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Mustafa DEMİR, Mustafa ECEVİT, Nihat KIZILOK, Mehmet DURDU, Aliye AYHAN, Muzaffer YALÇIN, Fahrettin EŞGÜNOĞLU.
Genel kurula Ankara dışından en yoğun katılan şube bizdik. Eskişehir'de yapılan çalışmalardan verdiğimiz bazı örnekler ve özellikle 'EĞİT-DER'in Eskişehir'de belediyelerle olan sıcak ilişkileri' beğeniyle karşılandı.
'EĞİT-DER'e ve 'abece'ye Sahip Çıkmak
EĞİT-DER bugün artık, 'fiilen emekli eğitimcilerin örgütüdür.' Bir anlamda 'bizler yaşlandık, emekli olduk ama söyleyecek sözümüz ve yapacak işimiz bitmedi…' diyen ve 'yaşamın güzelleşmesinde örgütlü demokratik mücadeleye inanan eğitimcilerin örgütüdür…' Bu anlamda EĞİT-DER'e sahip çıkmak elbette ki önemlidir.
Ancak daha da önemlisi, yüz yılı aşkın bir süreden aşıp gelen 'demokratik öğretmen örgütlenmesi zinciri içinde EĞİT-DER'in sahip olduğu yerdir…' Çünkü o zincirin EĞİT-DER halkası, demokratik eğitim mücadelesinin bugünlere uzanmanı sağlamıştır.
Diğer yandan EĞİT-DER, 27 yılı aşan yaşamıyla 'demokratik öğretmen hareketi içindeki en uzun ömürlü örgüt' sıfatını taşımaktadır.
EĞİT-DER'in öncülü ve bugünkü yayın organı olan 'abece Dergisi' ise 29 yılı aşan yayım yaşamıyla 'günümüzde demokratik eğitim alanında yayın yapan en uzun ömürlü dergi' sıfatını taşımaktadır.
EĞİT-DER ve abece Dergisi, taşımakta oldukları bu sıfatlarla bence 'korunması gereken kültür varlıkları' özelliği taşımaktadırlar. Bu kültür değerlerinin 'daha nitelikli ve daha yaygın hale getirilmesi için çalışmak', hiç olmazsa mevcut durumlarına sahip çıkmak önemli bir demokratlık görevidir.
Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.