Tarihinde ilk kez 1992 yılında 2. Lig A Kategorisi'nden 3. Lig'e düşen ve 1993 sezonunda 3. Lig 5. Grup'ta şampiyon olarak tekrar 2. Lig'e dönen 57 yıllık Türk futbolunun çınarı Eskişehirspor, bu sezon 30 yıl aradan sonra tarihinde ikinci kez 3. Ligde mücadele edecek.
1991-1992 sezonunda 2. Lig A Kategorisi'nde sezonu 40 puanla 15. sırada bitiren ve 31 puanlı Karagümrük, 8 puanlı Kasımpaşa ile birlikte 3. Lig'e düşen Eskişehirspor, tarihinde ilk kez düştüğü 3. Lig'de 1992-1993 sezonunda 3. Lig 5. Grup'ta mücadele etmiş ve sezonu en yakın rakibi Afyonspor'unönünde 83 puanla lider olarak tamamlayarak 2. Lig'e tekrar yükselmişti…
Süper Lig'de en son 1995-96 sezonunda mücadele eden kırmızı-siyahlılar, 1. Lig Play-Off finalindeBoluspor'u mağlup ederek12 yıl aradan sonra Süper Lig'e çıkmayı başarmıştı.
NASIL BU DURUMA GELDİ?
2015-2016 sezonunda tam 26 oyuncu Eskişehirspor Kulübünün kapısından içeriye girdi. Sezonun ilk maçı olan Fenerbahçe ile son maçı olan Gençlerbirliği maçlarındaki 11'lerde sadece GoranCausic sabit kaldı. Aceleyle yapılan transferlerle takımı kısa vadede Süper Lig'de tutmak hedeflendi. Önceki sezonlardan transferden büyük gelir elde eden yönetim, buna rağmen kimi zaman oyuncularına ödemelerini yapamadı. Diego gibi kilit adamlar bu yüzden takımdan ayrıldı. Son yıldız Boffin de ikna edilerek sezon sonunu görebildi. Son 3 yılda kendisini hissettiren sorunlar, 2015-2016'da zirve yaptı ve Süper Lig'de büyük başarılar hedefleyen Eskişehirspor 1. Lige düştü. Liglerde küme düşmenin yaşanan pandemi nedeniyle kaldırılmasıyla üst üste 2. Sezon 1. Ligde mücadele veren Siyah-Kırmızılı Kulüp 2021-2022 sezonunda 3. Lige düştü.
* * *
Geçmişi hatırlatarak nostalji yapmak istedim.
Gelelim bugüne.
Geçmişte yaşananlardan ders çıkartalım ama geçmişe de çok fazla takılmayalım.
Önemli olan bugün ve yarın.
30 yıl aradan sonra Siyah-Kırmızılı Kulüp 2022-2023 sezonunda mücadele edecek. Eskişehirspor Kulübünün 3. Ligde şampiyon olduğumuz 1992-1993 sezonundan
durumu çok farklı, transfer tahtası kapalı.
1'inci ve 2. Ligde mücadele ettiği sezonlarda sözleşmelerinin süresi dolan ve yeni sözleşme imzalamaya yanaşmayan futbolcular ile yine alacakları ödenemediği için TFF'ye müracaat edereksözleşmelerini fesih eden bazı futbolculardakulüpten ayrılınca, takım kurmakta zorlanan Siyah-Kırmızılı Kulübün yönetimi çareyi alt yapıdaki futbolcuları profesyonel yapmakta buldu.
Tecrübesiz ve ilk kez A takım forması giyen genç futbolcular takımı 2. Ligde tutamadılar.
YENİ SEZONDA HEDEF
LİGDE KALMAK OLACAK
Hafta sonu 2022-2023 sezonu başlıyor. Teknik Direktör Cüneyt Biçer'in yönetimindeki Eskişehirspor 3. Ligdeki ilk maçınıPazar günü saat: 17.00 de deplasmanda Kocaeli'nde Derincespor ile yapacak.
İlk maçlar zordur. İlerideki oynayacağı maçlar için ölçü olmaz.
Geçen sezon Eskişehirspor ilk maçını deplasmanda oynadı. Karacabey Belediyespor'u2-1 yenerek sezona galibiyetle başladı.
Bu maçtan sonra başta teknik adamlar ve bazı taraftarlar, sezon sonunda şampiyonlukla kucaklaşacaklarına inandıklarını söylemişlerdi. Ben o maçtan sonra 'İlk maçlar zor olur. Bu galibiyete aldanmayın. Önemli olan ligin 3 ve 4. Maçları. O maçlardan alınacak sonuçlara bakmamız gerekir' diye yazmıştım.
Yine aynısını yazıyorum.
Eskişehirspor ilk maçını deplasman galibiyetiyle tamamlarsa hemen havalara girmeyelim. Ayaklarımızı yere sağlam basmak zorundayız. Eldeki futbolcuların kapasiteleri belli. Siyah-Kırmızılı Kulüp sezonu orta sıralarda tamamlarsa bu büyük başarı olur.
* * *

47 YILLIK ARKADAŞIMI KAYBETTİM
Son aylarda faceboktaki sosyal medya hesabıma sık girip paylaşımlara bakmıyorum.
Nedendir bilmiyorum çarşamba günü sabah uyanır uyanmaz facebok'a girdim. Paylaşımlara baktığımda Yunus Emre Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifi kurucusu ve son iki dönemdir başkanlığını yapan Refik Pehlivan'ın kalp krizinden vefat ettiğini öğrendim.
1975 yılında başladığım meslekte 47'inci yılındayım. 1975 yılında o yılların bugünkü Anadolu Ajansı ve İhlas Haber Ajansı gibi güçlü olan Türk Haberler Ajansı'nda gazeteciliğe başlamıştım. O yıllarda Refik Pehlivan'ın Köprübaşı İşhanı'nın altında hamburger ve tost satan işyeri vardı.
Zaten Eskişehir'e hamburgeri ilk o getirmişti.
Öğlenleri karnımızı hamburger veya tost yiyerek doyururduk.
Bu vesile ile tanışmıştık Refik Pehlivan ile.
Tamı tamına 47 yıllık arkadaşımdı.
* * *
Refik Pehlivan'ın yine Köprübaşı İşhanı'nın altında pastanesi de vardı. Kardeş çocukları ile birlikte çalıştırdıkları 'Altıkardeşler Pastanesi' özellikle Eskişehirsporlu futbolcular ve teknik adamların her gün ziyaret ettikleri mekandı. Kendisi Arnavut kökenli olduğundan özellikle o dönemlerde Yugoslav futbolcu sayısı da siyah-kırmızılı kulüpte fazla olunca Refik Pehlivan'ın baş müşterileriydiler.
Her ne kadar onlar yedikleri-içtiklerinin parasını ısrarla vermek isteseler de almazdı.
Sadece Yugoslav kökenli futbolculardan değil Siyah-Kırmızılı formayı giyen pastanesine gelip yiyip-içen Türk futbolculardan da para almazdı.
Koyu Eskişehirspor hastasıydı.
Eskişehirspor'a da geçmişte ciddi destekleri oldu.
Sonra yollarımız Doğru Yol Partisi'nde birleşti. Birlikte siyaset yaptık. Seçim zamanlarında birlikte koşturduk.
* * *
Sempatik tavırlarıyla kendisini herkese sevdirmişti. Yıllardır esnaflık yaptığından dolayı çok eş-dost edinmişti.
Arkasından kötü laf edeni duymadım.
Cenaze namazındaki kalabalığı görünce,'Ah be Refik, bak bu kadar sevenin varken sen onları bırakıp gittin. Acelen neydi?' dedim tabutunun başında dua okurken.
Bir gün gelecek Allahuteala'senin dünyadaki hava alacağın, yiyip içeceğin süren buraya kadar' dediğinde bizlerde son nefesimizi verip gerçek dünyaya göç edeceğiz.
Önemli olan giderken arkamızda iyi bir iz bırakabilmek, tıpkı Refik Pehlivan gibi…
* * *
Geçen yıl kızım Melisa'nın Doktorlar Caddesindeki işyerinin açılışı vardı. Kendisine davetiye vermeyi unutmuşum. Kızımın işyerinin 4-5 dükkan ilerisindeki işyerinin kapısının önünde otururken açılış kurdelesini kesmeye gelen Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ı görmüş. Ahmet Başkan'a limonata ikram etmek istemiş. Ahmet Başkan açılış saatinden biraz geç kaldığından davetlileri bekletmeyim diyerek 'Gazeteci Sadi Seda'nın kızının işyerinin açılışına gidiyorum. Sen de gel' demiş.
Refik dükkanındaki elemanı Ahmet Ataç'ın gittiği yeri öğrenmek için peşine takmış.
Elemanıyla birlikte iki tepsiye limonata bardaklarını doldurmuş, kuru pastaları da koymuş açılışa geldi.
'İkramlar benden' dedi.
Davetiye vermeyi unutmuşum. Çok mahcup olduğumu fark edince kulağıma eğilip, 'Biz arkadaşınız. Böyle günde davetiye beklenmez' diye fısıldamıştı.
* * *
İki ay önce idi. Telefon etti.
'Sadi uzun süredir gelip gitmiyorsun. Küstük mü? Uğra çay-kahve içelim. Sohbet edelim. Eski günleri yad edelim. Biz 50 yıllık arkadaşız' dedi.
Birkaç gün sonra Kooperatife gittim. Çayımızı-kahvemizi içip eskilerden bahsettik. Yaklaşık bir buçuk saat sohbet ettik.
Ne bileyim ki vedaya çağırdığını.
* * *
Sevgili arkadaşım, başkanım, dostum sana Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanın cennet olsun. Artık dualarımda sende varsın.
* * *

DERS VEREN HİKÂYE:

Kelebek Öpücükler
Çoğu zaman pek çok şeyi çocuklardan öğreniriz. Bir süre önce bir arkadaşım, 3 yaşındaki kızını bir rulo altın renkli kaplama kağıdını ziyan ettiği için cezalandırmıştı. Durumları iyi değildi ve kızının kağıtları, ağacın altına koyacağı bir kutuyu süslemeye harcaması onu çok sinirlendirmişti. Buna rağmen, küçük kız, ertesi sabah hediyeyi babasına getirdi ve 'bu senin için babacığım' dedi.
Arkadaşım, gösterdiği tepki için kendini suçlu hissetti, ama kutunun boş olduğunu görünce için için sinirlenmekten de kendini alamadı. Kızına bağırdı:
-'Birine bir hediye verdiğin zaman içinin dolu olması gerektiğini bilmiyor musun?'. Küçük kız babasına yaşlı gözlerle baktı ve şöyle dedi:
-'Ama babacığım, kutu boş değil ki. Ben kutunun içine öpücüklerimi üflemiştim. Hepsi senin için babacığım.'
Babanın içi paramparça olmuştu. Kızını kucakladı ve onu affetmesi için yalvardı.
* * *
Arkadaşım bu altın renkli kutuyu yatağının başucunda yıllarca sakladığını anlattı bana. Ne zaman cesaretini kaybetse, kutunun içinden hayali bir öpücük çıkarıyor ve onu oraya koyan çocuğunun sevgisini hatırlıyordu.
Gerçek anlamda bakmak gerekirse, her birimiz arkadaşlarımız ve ailelerimiz tarafından bize sunulan karşılıksız sevgi ve öpücüklerle dolu altın renkli kutulara sahibiz. Dünyada sahip olabileceğimiz daha değerli bir şey olamaz.
Hayata iyi bakın...
* * *


FIKRA:

KİM KIRDI
Eski zamanlarda İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış. Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş. Eri yanına çağırarak:
- Bu ne küstahlık, demiş. Ve şemsiyeyi aldığı gibi diziyle parça parça etmiş.
- Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er:
- Baş üstüne, diyerek selamı çakmış ve şunu sormuş:
- Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde şemsiyeyi kim parçaladı diyeyim?
* * *