İki inek çayırda otlamaktadır. Biri diğerine döner ve:

'Pi sayısı genellikle beş rakamla yazılıyor, ama aslında sonsuza kadar devam ediyor.' der.

Diğer inek kafasını çevirir ve yanıtlar:

'Mööö!'

***

Fıkra işte!

Bazıları kabının dışına taşır beyinlerini. Düşünür, sorgular, daha geniş ve akılcı, araştırıcı bakar çevresine.

Kendini geliştirdikçe 'fıtratın dışına çıkmak'la suçlanır.

'Niye bu kadar aklını zorluyorsun, düşünüyorsun ki… Sana ne? Güzel güzel otlamaya bak.' tepkileri çarpar yüzüne.

Ah be kardeşim!

Bak arkadaşına! Umurunda mı pi sayısı? O gereğini yapıyor. Aklı fikri çayırın otlarında… Dudaklarıyla kopardığı taze otları dişlerinin arasına alıp gevelemek yetiyor ona. Ve sana acıyarak bakıyor, kafanı gereksiz yorduğun için..!

Üstüne gidersen 'öfke'lenmeye de hazır!

***

Fıkralar içinde 'siyasi felsefe' barındırır. Anlayana yoldur, ışıktır. Fıkraların kahramanları gerçekte 'biz'izdir.

Ülkenin bir kesimi, ülkesinde olan biteni;

Projektör gözlerle incelerken,

Karınca çalışkanlığı ile detayları araştırırken,

Radar hassasiyetiyle kapı arkalarındaki sesleri algılamaya çalışırken,

Emar gibi olayların arka planını dilimlerken,

Zaman zaman 'pi sayısının 5 rakamla yazılışına taksalar da kafalarını',

Gözlemlerini akıl süzgecinden geçirip, her duyusunun içine birikimini katıp sorgularken yaşadıklarını;

Bir kesimi de vurdumduymaz bir eda ile 'fıtratın arz eder.'

***

Düşünenler; ulaştıkları gelecek endişelerini dile getirir, çevresiyle paylaşmak ister. 'Yanlışı yanlış olarak, doğruyu doğru olarak ortaya koymak' uğruna yazar, çizer, anlatır.

Ta ki, 'mööö' sesi duyana kadar…!

Bu coğrafya üzerinde oynanan oyunda, oyun kurucuları tarafından 'insanların gözlerinin kör, kulaklarının sağır edildiği' gerçeğiyle yüzleşinceye kadar…!

Sözün ve izanın bittiği yerdedir artık!

Dünya birkaç dönümlük çayırdan ibaret olsa.

Yarın, bugünden merak edilip düşünülmese; bireyin tek korkusu, bir gün 'kasaba teslim edilmek' olsa; sadece taze otun yeşili, lezzeti hipnotize etse insanı.

Bu kadar kaygılı olur muyduk?

***

Ey, pi sayısına (toplumsal gerçekliğe) kafa yoran arkadaş,

Anlaşılmayı bekliyorsun sabırla.

Görüyorsun, anlatamıyorsun!

Şimdilik anlayamayacaklarını bildiğinden dolayı üzgünsün.

Bir gün anlayacaklar!

Hepimiz için 'geç olacak bir zamanda',

'Çayırdaki otlar kuruyunca' (!) anlayacaklar.

***

Sen de (Hz. Mevlana'nın sözündeki) gerçeği anlayacaksın!

' Sen ne söylersen söyle, anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır.'

***

Bayramlar görüşme, kaynaşma, paylaşma, barışma ve affetme günleridir. Bu güne kadar yazdıklarımızdan dolayı rencide ettiğimiz dostlarımız olmuştur.

Affınıza sığınıyor ve 'her ne kadar sürçülisan ettiysek affola' diyorum.

İyi bayramlar.