Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 'İstatistiklerle Çocuk 2021' verilerini açıkladı. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in okullaşma oranları hakkında açıkladığı veriler ile TÜİK kaynaklı (!) veriler arasındaki çelişkiler ve bazı çarpıcı gerçekler bir kez daha gözler önüne serildi.
2021 yılı itibarıyla, Türkiye nüfusu 84 milyon 680 bin 273 kişi ve bunun 22 milyon 738 bin 300'ünü çocuklar oluşturuyor.
TÜRKİYE'DE VE
AVRUPA'DA ÇOCUK…
Avrupa Birliği (AB) üyesi 27
ülkenin 2021 çocuk nüfus oranları ortalaması %18,2.
AB üye ülkeleri içerisinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip olan ülkeler sırasıyla; %23,9 ile İrlanda, %21,5 ile Fransa, %21,1 ile İsveç.
Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise; %15,8 ile İtalya, %15,9 ile Malta, %16,5 ile Portekiz ve Almanya .
Türkiye'nin çocuk nüfus oranı %26,9 ile AB ülkelerinden daha yüksek olmaya devam ediyor.
İllerimize göre, çocuk nüfus oranı en yüksek il %45.2 oranıyla Şanlıurfa,%42.3'le Şırnak ve %40.1 oranıyla Ağrı.
Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu illerimiz ise, %17.3'le Tunceli, %17.8'le Edirne ve %18.4'le Kırklareli.
Eskişehir'deki çocuk nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise %21,3 olarak belirlenmiş.
OKULLAŞMA NEDEN
GERİYE GİDER?
Okullaşma oranı; bir ülkede okul çağındaki çocuk sayısıyla okula giden çocuk sayısının birbirine göre durumunu gösteren oran olarak tanımlanır.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, geçtiğimiz günlerde 5 yaş grubunda okullaşmayı %95'e çıkardıklarını açıklamıştı. Oysa, TÜİK '2021 İstatistiklerle Çocuk Raporu' son 1 yılda 5 yaş okullaşma oranının %71.2'den yüzde 56.9'a, 4-5 yaş arası okullaşmanın %57,9'dan %36,8'e gerilediğini ortaya çıkardı.
3-5 yaş arasındaki okullaşma oranında ise daha endişe verici boyutta düşüşler var. Bu yaş grubunda okullaşma oranı 2018-2019 da %45,4 iken bu oran 2020- 2021'de %28'3'e kadar düşmüş. Rapor, okullaşma oranlarındaki gerilemenin sadece okul öncesi ile sınırlı kalmadığını da gösteriyor.
İlkokul (1-4.sınıf) seviyesinde 2019-2020'de %93,6 olan net okullaşma oranı 2020-2021'de %93,2'ye gerilemiş.
Ortaokullarda bir yıl içinde okullaşma oranında saptanan gerileme üzerinde tüm sorumluların ciddi olarak düşünmeleri gerekiyor.
Ortaokul seviyesinde (5-8. sınıf) net okullaşma oranı bir yılda %95,9'dan %88,9'a düşmüş.
Ortaöğretim seviyesinde (9-12 sınıf) net okullaşma oranı ise %87,9 gibi düşük bir oran veriyor.
HANGİ ÖNLEMLER
ALINIYOR?
Türkiye'de okullaşma oranlarının giderek artacağına tam tersine azalma eğilimine girdiğinin görülmesi bazı soruları da beraberinde getiriyor;
- Zorunlu eğitim çağında olması gereken çocuklarımızın bir bölümü neden örgün eğitimden yararlanma olanağı bulamıyor?
- Acaba,5 yaş ve daha küçük yaştaki çocuklar merdiven altı sıbyan mekteplerine, medreselere, vakıf/cemaat kurslarına mı yönlendiriliyor?
- Ortaokul ve liselerdeki çocuklarımız neden örgün eğitim yerine açık ortaokul ve açık liselere gitmek zorunda kalıyor?
Zorunlu eğitim çağında olmasına rağmen çocuk işçilerin ve çocuk gelinlerin sayısının artmaması için hangi önlemler alınıyor?
TOKATLI MI ,
ZONGULDAKLI MI?..
2002 yılından bu güne tam 8 kez Milli Eğitim Bakanı 17 kez eğitim sistemi değiştirildi. Yeni Bakan, aylardır, genel müdürleri, daire başkanlarını, İl milli eğitim müdürlerini görevden alarak, 'bir türlü oluşturamadığı ve hiçbir zaman oluşturamayacağı' yeni (!) kadrolarla sorunları çözmeye
çalışıyor.
Yukarıda yalnızca bir bölümünü 'hem de TÜİK verilerinden yararlanarak' belirttiğim eğitim sorunları, farklı koltuklarda oturan bürokratların koltuklarının yerleri değiştirilerek çözülemez. Bu anlayış ve bürokratik yapılanma ile olsa olsa 8.kez Milli Eğitim Bakanı'nın 'görevden affı' gerçekleşir…