Kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya geçirilmeleri konusunda yaşamış oldukları hayal kırıklığı büyüyerek devam ediyor. Bu hayal kırıklığının etkili ile olsa gerek başta sosyal medya olmak üzere her yerden tepki vermeye başladılar. İşte bu nedenle aynen başlıkta olduğu gibi bu pilav gerçekten daha çok su kaldırır gibi gözüküyor. Hükümetin seçim öncesi vermiş olduğu söz neydi? 'Kamuda çalışan taşeron işçileri kadroya alacağım.' İdi. Peki bu işçilerin sayısı kaçtı yaklaşık 150 bin. Birden bire ne oldu da hükümet sayıları 700 binin üzerinde taşeron işçilere kadro vereceğim dedi. Bunu anlamak çok zor olmasa gerek. 700 bin işçi demek 700 bin aile demek ve bunların hepsi birer oy potansiyeli demek. Hükümetin seçim öncesi ile seçim sonrası kamuda çalışan taşeron işçileri kadroya alma sözünün içeriği birbirinden tamamen farklı bir anlam içermektedir. Çünkü verilen söz 657 sayılı kanuna bağlı olarak devlet memurluğudur. Ancak bugün gelinen nokta ne olduğu bilinmeyen yeni bir kadro tanımlamasıdır. Şunu burada ifade etmekte fayda var. Hükümet zaten bu durumda bulunan işçileri yıllardır kadroya almayarak büyük bir hukuksuzluk yapmış ve kendi döneminde çıkarmış olduğu yasa ve yönetmelikleri ihlal etmiştir. Yaptığı bu ihlalleri düzelteyim derken daha da saçma hale gelecek bir şekle büründürmüştür. Tamda başta bu neden olmak üzere gerçekten yasa hükümet sözcülerinin anlattığı şekilde çıkarsa büyük bir hayal kırıklığı ve aynı zamanda çalışma hayatına vurulmuş büyük bir darbe olacaktır. Bunu anlatmak ve engel olmak için her türlü mücadelenin verilmesi gerekmektedir. Söz konusu mücadelede en büyük iş taşeron olarak çalışan işçilere ve sendikalara düşmektedir. Şunu hatırlatmakta fayda var. Yürürlükteki mevzuata göre taşeron işçilerinin genellikle bilinen ve zannedilenin çok ötesinde hakları vardır. Örneğin, Ankara 7. İş Mahkemesi'nin 30 Aralık 2013 tarihli bir kararına göre, Karayolları Gn.Md. işyerlerinde taşeron işçisi olarak çalışan bir işçi, 72,8 bin lira alacaktır. Bunun nedeni, taşeron işçisi olarak çalıştırılan işçilerin çok büyük bölümünün, yürürlükteki mevzuata göre, asıl işverenin işçisi sayılması ve bu işçilerin geçmişe dönük beş yıllık süre için kadrolu işçilerin aldıkları ücret ve yan ödemelere hak kazanmasıdır. Yargı kararı nettir. Bu şekilde çalıştırılan her işçinin davası devlet aleyhinde ve devletin kaybı ile sonuçlanacaktır. Devlet bu noktada bugüne kadar kendine dava açmayanların hakkını koruyacağı yerde çıkaracağı yasa ile onların geçmişte çalışmalarını dahi yok sayacak bir zihniyet içerisine girmiştir. Çıkarılmaya çalışılan yasa büyük bir hatadır. Bu hatayı engellemek için örgütlenmek gerekir. Herkesin sorumluluk alıp eskilerin deyimi ile taşın altına ellerine koymaları gerekmektedir. Facebook üzerinden örgütlenen ve sayıları neredeyse milyonu bulan 'kamu taşeron işçileri' gibi gruplara ihtiyaç vardır. Yoksa yasa bu hali ile meclisten geçerse yarın çok geç olacak ve pilavın durumunu bile kontrol edecek kimse bulunamayacaktır.