ES TV'de her hafta farklı isimleri konuk ettiğim 'Eskişehir'in Duayenleri' programının pazartesi günkü konuğu yaklaşık 45 yıldır siyasetin içinde olan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt idi.

Ağırlıklı olarak geçmişi konuştuğumuz programda AK Parti ve MHP tarafından gündeme getirilen 'Anayasa Değişikliği' konusunu da masaya yatırdık.

Başkan Kurt'a cumhurbaşkanın yeni anayasa ile ilgili şu sözlerini hatırlattım.

'Tercihimiz tüm siyasi partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır. Türkiye'nin tarihinde ilk kez bir sivil anayasa hazırlama şansına sahibiz. Anayasaların toplumun büyük çoğunluğunun desteğini alması gerekir. Tercihimiz tüm siyasi partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunun için sonuna kadar samimi bir gayret göstereceğiz. Ancak şu veya bu sebeple, kimi siyasi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile, biz milletimizin yeni Anayasa çalışmalarının içinde olmalarını temin edeceğiz. Bunun için acele etmeden her kesimle istişareleri yaparak bir Anayasa metni ortaya çıkartmalıyız. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını darbe Anayasası ile değil, sivil Anayasa ile karşılayalım.'

YENİ ANAYASA İÇİN AKP+MHP+BBP'NİN OYLARI YETMEZ

Kazım Kurt, AK Parti, MHP ve BBP'nin yeni bir anayasa yapmaya veya değiştirmeye milletvekili sayısının yetmediğini, mecliste referanduma sunularak yapılması için 360, referandumsuz yapılması için 400 oy gerektiğine dikkat çekti.

Cumhur İttifakını oluşturan üç partinin milletvekili sayısının anayasayı değiştirmeyi bırakın, referanduma götürmeye bile yetmediğini de belirterek, referandum için 360, referandumsuz yapılması içinde 400 oy gerektiğini hatırlattı.

* * *

Başkan Kurt, Anayasa'ya, hukuka uymayan, AHİM kararlarını tanımayan bir cumhurbaşkanı ile CHP'nin masaya oturup yeni Anayasa müzakeresini yapmasının mümkün olmadığını da belirterek, 'Anayasa, hukuka uymayan, AHİM kararlarını tanımayan bir cumhurbaşkanı ile masaya oturmayız. AKP ve CHP'li iki milletvekili bir TV kanalına birlikte çıkıp tartışma yapamadıkları bir ülkede Anayasa yapmak için uzlaşıcı olmak lazım' diyerek partisinin görüşmelere katılmayacağının altını da çizdi.

360 SAYISINA ULAŞAMIYORLAR

AK Parti ve MHP'nin üzerinde uzlaşı sağlayacağı yeni Anayasa taslağının TBMM'den geçmesi mümkün değil. Parlamentoda oy hakkı bulunmayan TBMM Başkanı ile birlikte 289 sandalyesi bulunan AK Parti'nin, 48 milletvekili bulunan MHP ve 1 milletvekili bulunan Büyük Birlik Partisi destek verse bile, anayasa değişikliğini Meclis'ten geçirecek çoğunluğu bulunmuyor.

Bunun için CHP, İYİ Parti ve HDP'nin desteği şart.

Muhalefet partileri yeni anayasa ancak 'evet' demeleri halinde kabul edilir veya halk oylamasına götürülür.

Bu demek oluyor ki her ne kadar AK Parti ile MHP'lilerin anayasayı değiştirecek oyları yetmediğine göre yeni anayasa çalışmaları başka bir bahara kalacak.

'ERDOĞAN, 3. KEZ ADAY OLAMAZ'

Duayen bir hukukçu olan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a, iki kez üst üste seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2023 yılının haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tekrar aday olup olamayacağını da sordum.

Cevabı şöyle oldu:

'Anayasa'da cumhurbaşkanın en fazla üst üste iki dönem görev yapacağı maddesi var. Ancak erken seçim kararı alıp seçime gitmesi halinde mümkün olabilir.'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanını halkın seçmesini onaylayan anayasa değişikliği referandumu sonrasında 2014 yılında gerçekleştirilen seçimle doğrudan halkoyuyla seçilmişti.

24 Haziran 2018 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise ikinci kez seçilerek koltuğunu korumayı başarmıştı.

Erdoğan 2023'ü hedef gösteriyor.

Yani 2023 seçimlerinde yeniden aday olacağının sinyallerini veriyor.

Kazım Kurt, 'iki kez seçildi. Anayasa'ya göre 3'ncü kez' seçilemez diyor.

O zaman Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için, erken seçim kararı alarak parlamentoyu seçime götürme seçeneğini mi kullanacak?

Muhalefet partileri aylardır 'erken seçim gündemde' veya 'baskın seçim olabilir' derken cumhurbaşkanın 'erken seçim' kararı alma ihtimalini yüksek olarak mı görüyorlar?

* * *

İDDİALAR DOĞRU MU?

ES Group'a ait Anadolu, Yenigün ve Sonhaber Gazetelerinde pazartesi günü yer alan bir haber dikkatimi çekti.

Epeydir bu iddialar kulaktan kulağa fısıldanıyordu.

Benim de kulağıma gelmişti.

Ancak hızla değişen gündem maddelerinden dolayı araştırma fırsatı bulamamıştım.

Gazetelerde yer alan haberi okuyunca benim de kulağıma fısıldanan iddiaların aynısı idi.

Bir çiftçi kuruluşu olan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği'nde bu iddiaların doğru olamayacağını düşündüm.

Birliğin eski başkanı Ali İhsan Çetin'e telefon ederek, iddiaların doğruluk derecesini sordum.

Doğru olduğunu, Tarım İl Müdürlüğünün de yapılan usulsüzlüğün tespit edildiğini söyledi.

Gerçekten de Tarım İl Müdürlüğü de bir usulsüzlük yapıldığını tespit etti ise o zaman savcılık gazetelerde çıkan haberleri ihbar kabul ederek soruşturma açmalı.

Belki de açtı.

Bu konuda henüz bilgi alamadım.

* * *

Gelelim Eskişehir Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Birliği Üyesi Ali İhsan Çetin'in iddialarına:

'Eskişehir'de bulunan bir çiftlikte Almanya'dan ithal getirilen 500 büyükbaş hayvanın 380'inin küpelerinde değişiklik yapılarak Irak'a ihraç ediliyor. Türk küpeleri Irak'a gideceklere takılıyor. Almanya'dan ithal edilen ve satışı yasak olan hayvanların küpeleri buradaki çiftlikten alınan hayvanlara takılıyor. Türkiye'den alınan 18-20 aylık hayvanlar bir anda küpe değişikliğinden dolayı 35-40 aylık oluyor. 36 aylığı geçen hayvanlarda banka kredisi ile kredilendirilmediği için hayvanlar birliğin elinde kalıyor. Bu hayvanlar içerisinde gerekli incelemeler dolayısıyla şu anda 23 hayvanın küpesinin değişikliği Tarım İl Müdürlüğü tarafından da tespit ediliyor. Birlik yönetimi orada çalışan personele küpe değişikliği yaptırıyor. Küpe değişikliği ile ilgili bazı duyduğum kaynaklara göre, hatta İl Müdürlüğünün elinde de görüntüler varmış. Yaşananlar birlik yönetimine yakışmıyor. Birlik üyeleri kandırılıyor. 20 aylık diye alınan hayvan bir anda 36 aylık oluyor. Hayvanlar bu değişiklikten dolayı bir anda kesime gönderiliyor. Bu damızlık düve işletmesinin değişik hayvanlarla doldurularak başka yere götürülüp satılmıyor denilip geri getirilip ARİ işletme olduğu için bir hayvanın götürülüp tekrar getirilmesi ARİ'liği bozuluyor. Devlet bu ARİ'likten dolayı da birliğe prim veriyor. Bu primler çar çur ediliyor.'

* * *

Ali İhsan Çetin, Birlikte daha yeni bir olay yaşandığını ve personelin birbirini bıçakladığını, yeni yönetimin Birlik ile ilgilenmediğini öne sürerek 3 kişinin istifa ettiğini de söyledi.

Bu iddialara Eskişehir Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Birliği başkanın cevap vermesi gerekmez mi?

Yabana atılacak iddialar değil.

Hatta Tarım İl Müdürlüğün elinde görüntüler olduğunu da iddia ediyor.

Peki, Tarım İl Müdürlüğü bu konuda bir işlem gerçekleştirdi mi?

Eğer gerçekten iddia edildiği gibi bir usulsüzlük varsa, Tarım İl Müdürlüğü de bu konuda soruşturma açtı mı? Veya elindeki belgeleri savcılığa vererek suç duyurusunda bulundu mu?

* * *

Buradan Valimiz Sayın Erol Ayyıldız'a sesleniyorum.

1-Tarım İl Müdürlüğü'nün elinde iddia edilen usulsüzlüklere ait görüntü var ise ne gibi işlem yaptılar?

2- Gerçekten yapılan usulsüzlük ise Tarım İl Müdürlüğü gerekli soruşturmayı yaparak savcılığa suç duyurusunda bulundu mu?

Bu konuda Tarım İl Müdürlüğü bizi bilgilendirir ise bizde iddiaların gerçek olup olmadığından haberdar oluruz.

* * *

ASKIDAKİ EKMEK SAYISI AZALMIŞ

Eskiden beri uygulanmakta…

Fırından ekmek alırken, bir ekmek parasını da fazladan verip askıya asılmasını isteriz.

Onu da gelip fakir fukara alır.

Fırın işletmelerinin sahipleri veya çalışanları askıdaki ekmeği alan kişileri tanır.

Herhangi bir usulsüzlük söz konusu olmaz.

Tanımadığımız yüzünü bile görmediğimiz fakir fukaranın evine ekmek götürmesine sebep oluruz.

Bende sayısını hatırlamıyorum ama ekmek aldığım fırına 'askıya bir ekmekte benden' diyerek küçükte olsa hayır yaptığım günler oldu.

Bugün bir ekmeğe bile muhtaç insanlar var.

* * *

Dün yine fırından ekmek alırken ihtiyaç sahibi birisi geldi askıdan ekmek istedi.

Fırın çalışanı, 'bugün yapılan bağış sayısı kadar ekmek dağıttık kalmadı' dedi.

Adama baktığımda ihtiyaç sahibi olduğunu anladım.

Fırın çalışanına, 'bir ekmek de benden olsun' diyerek parasını verdim.

Ekmeği alan kişi, 'Allah razı olsun kardeş' diyerek fırından çıktı.

Fırın çalışanını tanıdığım için, 'günde askıya kaç ekmek bağışı oluyor?' diye sordum.

Aldığım cevap çok ilginçti.

'Pandemiden önce 100 ile 120 arasında idi. Pandemiyle bu sayı 50'ye düştü. Bizden ekmek alan esnafların bazıları askıya da bir ekmek bırakıyordu. İşyerlerinin bazıları kapalı olduğu için onlar gelmiyor. Çalışanlarda işyerleri kapalı olduğundan işe gelmedikleri için onlarda askıya ekmek parası bırakmıyor. Kısa çalışma ödeneği alanlar ise aldıkları parayla kendilerinin bile karınlarını zor doyurduklarından artık onlarda bırakamıyor. Günde 3-4 ekmek alan müşterilerimiz var. Bazıları ekmek sayısını bir adet düşürdü. Yani anlayacağın insanlar zar zor geçinmeye çalıştıklarından askıya ekmek parası bile bırakamıyorlar. Fırına gelen ihtiyaç sahibi sayısını biliyoruz. O insanların mağdur olmamaları için patronda kendisinden askıya 30 ekmek koyuyor.'

* * *

Pandemi hemen hemen hepimizin yaşamını alt üst etti.

Yaşam şartlarımızı zorlaştırdı.

Geçmişte 'bir ekmekte benden' diyerek askı için parasını verenlerin sayısı da ciddi oranda azalmış.

Ama birileri çıkıp 'pandemiden dolayı kimseyi mağdur etmediklerini' söylüyor buna da kimse inanmıyor.

Zaman zaman tanık oluyorum.

İnsanlar bir ekmeğe bile muhtaç hale geldi.

* * * *

DERT YANAN İSTİRİDYE

İstiridyenin bir diğer istiridyeye dert yanıyordu:
-Arkadaş, içimde çok büyük bir sıkıntı var. Yoğun bir sancı çekiyorum. Hiç keyfim yok devamlı eza ve cefa içindeyim. İçimdeki kocaman ve ağır bir şey var.
Diğer istiridye arkadaşına kendinden memnun cevap verdi:
-Arkadaş benim öyle bir derdim yok. İçim rahat, boş, hiçbir sancı hissetmiyorum. Rahatça hareket ediyorum. Sıhhat içindeyim.
İstiridyelerin konuşmalarına kulak misafiri olan, oradan geçen bir yengeç, hiçbir sıkıntım yok diyen istiridyeye dedi ki:
- Senin hiçbir sıkıntın yok, rahatım diyorsun. Ancak biliyor musun arkadaşına sıkıntı veren, ona sancı çektiren o kocaman şey, çok değerli ve sınırsız bir güzelliğe sahip bir inci.

- - - - - - -
Hayatın akışında bazen çekilen acılar, sıkıntılar güzelliklerin doğması için gereklidir.(alıntı)