Geçtiğimiz hafta sonu, şöyle bir çarşı-pazar gezdiyseniz,
Köprübaşı, İsmetinönü Caddesi, Espark civarı...
Fark etmemeniz imkansızdır...
Şehir dışından gelenleri kast ediyorum...
Daha önce olmayan bir şey daha vardı...
Bulgaristan'dan gelen turistler...
Resmen Bulgaristan plakalı iki tur otobüsü gördüm...
Yerli tur otobüsleri ise her zamankinden daha fazlaydı...
Öyle görünüyor ki,
Okulların tatile girmesiyle birlikte bu hareketlilik daha da artacak...
Pandeminin bu denli azalması da önemli bir etken elbette...
*****************
Türkiye'de özel destinasyon merkezleri vardır...
Örneğin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki iller...
Doğu ve güneydoğudaki bazı şehirler...
Bu illerin bir çoğu,
Sahip oldukları deniz, doğal güzellikler, tarihi eserlerle 'doğal turizm şehri'dirler...
Eskişehir ise tarihinde turizm açısından ilgi gören bir şehir hiç olmadı...
Kapadokya'dan farkı olmayan Frigya Vadisi bile canlandırılamamış, turizme kazandırılmamıştı...
Soğuğu ve çamuru ile, bir de simidiyle ünlüydü...
Biraz lületaşı, biraz sıcak su kaynakları, biraz da çiböreğiyle...
Ancak hiç kimse sırf bunlar yüzünden şehre gelmiyordu...
Yolu bir şekilde düştüyse, bir kaç hediyelik eşya ile simidin ve çiböreğin tadına bakıyorlardı...
*****************
Sonra şehirde bir şeyler değişmeye başladı...
İçinde yaşayan bizler çok fark edemesek de, daha önce gelmiş, Eskişehir'in şöyle bir 20-25 yıl öncesini bilenler şehrin değişen yüzünü çok daha iyi fark ediyorlardı...
Merkezdeki caddelerin her iki yanına konulan büyük saksılıklardaki rengarenk çiçekler bile yetmişti şehrin çehresini değiştirmeye...
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in ilk Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu 1999 yılında başlayan büyük gelişim ve değişim dönemi, projelerle birlikte devam ediyordu ve Eskişehirliler de artık iyice işi idrak etmeye başlamışlardı...
Medyada ve elbette ki sosyal medyada şehrin ünü giderek artıyordu...
Şehir dışına gidenler, 'Eskişehirli olduklarını' söylediklerinde aldıkları tepkiye önceleri şaşırıyorlardı...
O kadar övgü dolu, o kadar olumlu sözler ediliyordu ki Eskişehir hakkında, şaşırmakta haklıydılar...
2010'lu yılların başından itibaren, şehrin caddelerinde tur otobüsleri görmeye başladık...
Ve her seferinde sayı giderek artıyordu...
Bugünlere kadar geldik...
Öyle sanıyorum ki, pandemi nedeniyle zorunlu olarak verilen arada, (ki o dönemde bile tur otobüsleri geliyordu) insanlar Eskişehir'i özlemiş...
Dahası,
Önce Edirne'ye, Tekirdağ'a gelen Bulgar turistler, İstanbul'dan, Bursa'ya; Bursa'dan sonra da Eskişehir'e de gelmeye başladılar...
Yani bu yıldan itibaren yabancı turistleri görmeye de alışacağız...
*****************
Yazının başında değinmeye çalıştığım gibi, Eskişehir'in kendiliğinden var olan turizm değerleri yok...
Olanlar da bugüne kadar çok fazla öne çıkarılamamış...
Peki bu insanlar Eskişehir'e ne görmeye geliyorlar?
Elbette şehir görmeye geliyorlar...
Büyük tematik parkları, müzeleri, tarihi Odunpazarı Evlerini görmeye geliyorlar...
Tabi ki bu durumda, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nin ve acentelerin, yönlendirme konusunda ciddi katkıları olduğunu da unutmamak gerekiyor...
Yakın çevremizde Bursa dışında, bu denli turist çeken başka bir şehir yok...
*****************
Eskişehir turizm şehri olmayı nasıl başardı? şeklindeki bir sorunun cevabı, orta ölçekli bir kitabı dolduracak ayrıntılarda gizli...
Elbette günün birinde o kitap da yazılacak...