Cam iş kolunda 60 yıllık mücadele içinde 7 Haziran 1965 tarihinde kurulan Kristal-İş Sendikası, kurulduğunda 60 kuruş olan işçi yevmiyeleri ile başlayan mücadelesinde sendikanın yasak, grev hakkının yasak, toplu sözleşmenin olmadığı, pazar tatilinin yapılmadığı bir ortamdan bugünkü toplu sözleşme grev hakları ve diğer sosyal ve ekonomik hakların kazanıldığı işçi sendikaları arasında önemli bir yer kazanmıştır.
Ancak son günlerde Kristal İş Sendikası kazandığı bu yeri korumak adına konuşulması gerekli olan konularla değil sendika içi anti demokratik uygulamalarla gündeme gelmeye başladı. Aslında yıllardır tüm sendikalarda artık alışa geldiğimiz bu durumun mücadele kimliği ile bilinen böyle bir sendikada meydana gelmesi işçi sınıfı adına büyük bir talihsizlik büyük bir yanlıştır. Cam işçilerinin Paşabahçe direnişi ile Eskişehir'de destan yazdığı dönemlerde işçi olarak mücadelenin içinden gelip bugün Şube Başkanlığı görevi yapan Erdal AKYAZI'nın Genel Merkeze muhalif olması ve büyük ihtimalle ilk Genel Kurulda mevcut Genel Merkeze karşı aday olma ihtimali nedeni ile sendikal demokrasiyi lime lime eden bir kararla görevden uzaklaştırılması tüm işçilerin kaygı duyması gereken bir durumdur.
Ülkemizde sendikacılığı ve sendikaların geldiği durumu sizlere buradan sık sık aktarmaya çalışıyorum. Osmanlı'dan başlayıp günümüz Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan tarih içerisinde kısa dönemler içerisinde sendikaların ve sendikacıların gerçek görevlerini yerine getirdiğini söylemek maalesef mümkün değil. Elbette bunun birçok gerekçesi var. Sayfalar dolusu anlatılabilecek günlerce konuşulabilecek gerekçeler bunlar. Ama hepimizin görmesi ve bilmesi gereken gerçeklerden biri de şudur ki son 20 yolda mevcut hükümetin izlediği çizgi doğrultusundan çıkmayan çıkamayan hükümetin dümen suyunu bırakamayan ve bağımsız hareket edemeyen sendikacılık dibe vurmuş vaziyettedir. Bugün halk adına ekonomiden toplumsal olaylara kadar birçok konu da şikayet ediyorsak bunun sorumlularından birinin bizlerin de içinde bulunduğu sendikacıların görevlerini yeteri kadar yapamayışındandır.
Gerçek görevlerini unutup sistemle mücadele etmesi gereken sendikacılar elbette yaptıkları yandaşlığın ödülünü alıyorlar. İşçiler aleyhine çıkarılan yasalara suskun kalan verilen zamlara aman iş bozulmasın diyerek alkış tutanlar. Kendilerinin muhalefetlerine karşı desteklenen ana tüzükler, kontrolsüz denetim mekanizması, istedikleri mahkeme kararları ile ödüllendirilmekteler. Üzülerek söylemek gerekirse sendikacılık tarihine her geçen gün darbe vurmaktadırlar. Kristal İş'te yaşananlarda bu anlattıklarım çerçevesinde oluyor olması durumun vahametini göstermektedir.
Ülkemizde;
- İşçilerin yüzde 90'ı sendikasız:
- İşçilerin yüzde 93'ü toplu iş sözleşmesi kapsamında değil:
- Sendika üyesi işçiler dahi toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyor:
- Türkiye toplu iş sözleşmesi kapsamı ve sendikalaşma açısından OECD ('Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü') sonuncusu:
- Sendika üyeliğindeki artışın nedeni taşeron işçilerin ve kamu işçilerin örgütlenmesidir ancak bu işçilerinde halen toplu iş sözleşmesi hakları kısıtlı.
- Yeni sendika üyelerinin dağılımında büyük bir dengesizlik söz konusu ve iş kollarına göre sendikalaşma: İnşaat, turizm ve büro iş kolu en düşük sendikalaşma oranına sahip iş kolları.
- Halen kadınlar erkeklere göre daha az sendikalı.
- Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanan toplu sözleşmelerde patlama olmuş durumda.
- Ve yasaklamalar ile birlikte grevler dibe vurdu.
Çalışma hayatımızdaki ortam bu durumda iken ve çağdaş yaşanılabilir bir hayat için bunların dahi düzeltilmediği ülkemizde, hükümetin çalışanları hafife almasına Kristal İş gibi sendikalardan daha ciddi tepkiler beklerken, Çalışma Hayatındaki bütün bu olumsuzluklar ile uğraşmasını beklerken anti demokratik kararlarla Erdal Başkan ve ekibini tasviye edici aldığı kararlarla bugünkü Kristal İş Genel Merkez Yönetimi işçi sınıfına karşı da bir hata bir yanlış yapmış olarak tarih sayfalarında anılacaktır.