Dün üç küçük esnaf arkadaşımı ziyaret ettim. Aslında hem ziyaret hem de alışverişti. Üç işyerinde de yarım saatten fazla oturdum. Bu süre içerisinde iki işyerinin kapısından iki kişi, diğerinden ise bir kişi bile girmedi.
İşyerlerinden ikisi gıda üzerine diğeri ise anahtar, kilit ve mutfak malzemeleri satışı yapıyor.
Üç işyeri arkadaşımda bırakın geçen yılkı ocak, şubat hatta mart ayındaki satışları arar hale geldiklerini söylediler.
Anahtar, kilit ve mutfak malzemeleri satan arkadaşım, hiç siftah bile yapmadan dükkan kapattığını, satışların yüzde 60-70 oranında düştüğünü, dükkanın mülkü kendisine ait olmasa kapıya kilit vuracağını söyledi.
'İnanır mısın aylık kazancım asgari ücrete kadar düştü. Yanımda bir elaman vardı. Kazanç ciddi oranda düşünce üzülerek çıkarmak zorunda kaldım. Elektrik, su, vergi derken elime kalan para 3 bin lira. Bu parayla bir ay geçinmek mümkün mü? Bankalardan kredi çekmek istedim. Hem faizi yüksek bende Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifine başvurdum. Oradan aldığım krediyle ayakta kalmaya çalışıyorum' dedi.
* * *
Gıda işi yapan iki esnaf arkadaşımın derdi ise başka. Onlar da gıda ürünlerine gelen zamları kendilerinin yapmış gibi aldıkları şikayetlerden yakındılar.
'İki günde bir etiket değiştirmek zorunda kalıyoruz. Müşteri bir hafta önce aldığı ürünün fiyatının değişmiş olduğunu görünce bizi suçluyor. Sanki zammı biz yaptık. Ana toptancıya sipariş veriyorum. Parasını ise anında havale ediyorum. Ertesi gün telefon ediyor ürünlere zam geldiğini, şu kadar fiyat artışı olduğunu söylüyor. Fiyat farkını da havale ediyorum. Ürünler 15 günde ancak geliyor. Ürün dükkana girdiğinde yeni bir fiyat listesi geliyor. Satışlar yüzde 50-60 oranında düştü. İnsanlar geçmişte iki-üç hatta 5 kilo aldıkları ürünleri artık bir veya yarım kilo almaya başladılar. Çünkü cebindeki paranın alım gücü düştü. Bizde toptancıya sipariş verirken kasamıza giren paraya göre veriyoruz. Verdiğimiz sipariş ürün miktarı da yarıya düştü. Dükkan kira. Dükkan sahibi kiraya yasal olarak yüzde 25 zam yapması gerekirken yüzde 50 talep etti. O da haklı. Bugün ben çıksam benden aldığı kiranın bir-iki misli paraya kiraya verecek. Bizde düzenimiz bozulmasın diye dükkan sahibinin istediği zammı yapmak zorunda kaldık. Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifinden kredi çekerek çarkı döndürmeye çalışıyoruz'.
* * *
Bankalar artık küçük esnafa kredi vermiyor. Küçük esnafa dedim ama geçtiğimiz günlerde Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş'ın açıklamasından öğrendim. Tüccar ve sanayici bile kredi çekmekte zorlanıyor. Onlarda bankaların kredi vermediklerinden yakınıyorlar.
Esnaf ve Sanatkarların cam simidi Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri oldu. Çarklarını döndürmek adına Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerine başvuranların sayısı arttı.
Bu da ister istemez yoğunluk yaşanmasına neden oldu.
Yunus EmreEsnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Refik Pehlivan, 'Yüzde 9,5 faiz oranıyla esnafımıza en düşük faizli krediyi vermekteyiz Şu an yoğunluk çok fazla. Para yetiştiremiyoruz. 200 dosyam bekliyor elimde. Nasıl cevap vereceğim diye düşünüyorum' diyerek artan talebe dikkat çekmiş.
Eskişehir Yunusemre Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Refik Pehlivan, esnafın geçen yıla oranla yüzde 80 daha fazla kredi başvurusunda bulunduğunu söylemiş. Son dönemde kredi başvurularında artış olduğuna dikkat çekerek, 'Çok fazla aşırı talep var. Esnaf bankalardan kredi bulmakta zorlandığı için bize geliyor. Şu an yoğunluk çok fazla. Para yetiştiremiyoruz. Ben 1 yılda 122 milyon para verdik. Ayda 20 milyon verdik. Ben bu kadar kredi verdiğimi hatırlamıyorum. Geçen yıllara oranla aşırı fazla. 200 dosyam bekliyor elimde. Nasıl cevap vereceğim diye düşünüyorum' demiş.
* * *
Esnafın kazancı nerede ise yarı yarıya düştü. Kredi ödemede zaman zaman zorlanıyor. Vergi ve prim ödemede de ciddî mağduriyet yaşıyor. AVM baskılaması ile tükenen mahalle esnafından sonra her alanda esnaf ciddi sorunlarla mücadele ediyor. Şüphesiz bunun nedeni ekonomik kriz. Piyasada para dönmüyor. Alım gücü daralması esnafı iş yapamaz hale getirdi. Çok yerde iş yerleri kapanıyor. Esnafın sorunlarına kalıcı ve köklü çözüm getirilmelidir.
* * *

herkesin derdi hayat pahalılığı
Zaman zaman facebookta internet üzerinden yayın yapan kanalların sokakta halkla yaptıkları röportajları izliyorum. Halk en çok yaşanan ekonomik kriz ve hayat pahalılığından yakınıyor.
Piyasaların merakla beklediği enflasyon verisi açıklandı. Buna göre TÜFE'deki değişim 2022 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 2,37, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 79,60 olarak gerçekleşti. Böylece yıllık enflasyon son 20 yılın zirvesine çıktı.
ENFLASYON, BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE GÖRE YÜZDE 79,60
Buna göre TÜFE'deki değişim 2022 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 2,37, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 45,72, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 79,60 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 49,65 olarak gerçekleşti. Açıklanan rakamlarla birlikte yıllık enflasyon son 20 yılın zirvesine çıktı.
ARTIŞIN EN YÜKSEK OLDUĞU GRUP ULAŞTIRMA
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 25,79 ile haberleşme oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 119,11 ile ulaştırma oldu.
Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde -0,85 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, 2022 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 6,98 ile sağlık oldu.
* * *

Yukarıda sokak röportajlarından bahsettim. İşte röportajlardan birkaç örnek:
Gurbetçi bir genç: 'Belçika'dan geliyorum. Türkiye çok pahalı. Bir yemek yiyoruz 100 TL gidiyoruz. Biz zorlanmıyoruz ancak burada yaşayanlar için çok pahalı. Türkiye'ye gezmeye geldik. Ekonomi düzelmeli. Birim olarak fiyatlar düşmeli, çok pahalı.'
Ayakkabı satan bir esnaf: 'Fiyatlar arttığı için satışlar yarı yarıya düştü.
Eskiden 10 ayakkabı satıyorsak, şimdi 5 ayakkabı satıyoruz.'
Emekli bir vatandaş:'Sabah kalkıyoruz zam, akşam kalkıyoruz zam. Geçinemiyoruz kardeşim.Feryadımızın sebebi budur. Geçinebiliyorum diye de var ancak bana yetmiyor. Bazen çocuklarımdan kızararak para istemek zorunda kalıyoruz. Geçinebilsek neden böyle diyelim ancak geçinemiyoruz.'
Esnaf: 'Sezonumuzda olmamıza rağmen işler çok düşük. 5 kişi çalıştığımız dükkanda 3 kişiye düştük böyle giderse 1 kişi daha çıkaracağız. İş yok ki, 5 bin 500 TL maaşı nasıl verelim. Sırf tasarruf etmek için eşimi memleketine babasının yanına gönderdim.'
* * *
Resmi enflasyon yüzde 80. Temmuz da maaşlara gelen zam açıklanan bu enflasyon rakamlarının altında kaldı. Ekim, Kasım aylarında ise enflasyonun yüzde yüzü bulacağı iddia ediliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 'enflasyonu baskı aldık' demişlerdi. Dün açıklanan enflasyon oranlarını görünce, hem cumhurbaşkanın hem de Maliye Bakanının hangi verilere göre 'enflasyonu baskı altına aldık' dedikleri merak ediyorum doğrusu.
* * *

DERS VEREN HİKÂYE:

Hayatla röportaj yaptığımı gördüm rüyamda
'Benimle röportaj mı yapmak istiyorsun?' diye sordu Hayat.
'Zamanın var mı?' diye sordum.
Gülümsedi ve 'Benim sonsuza kadar zamanım var' dedi.
Ne sorular var yüreğinde? İnsanlarla ilgili en çok neye şaşırıyorsun? Diye sordum.
Hayat başladı anlatmaya:
'Çocukluktan sıkılıp büyümek için acele ediyorlar, sonra yine çocuk olmanın özlemini duyuyorlar. Para kazanmak için sağlıklarını kaybediyorlar, sonra sağlıklarını kazanmak için paralarını kaybediyorlar. Gelecekle ilgili endişelenmekten şimdiyi unutuyorlar. Sonra da ne şimdiyi ne geleceği yaşayabiliyorlar. Deneyim iyi bir öğretmendir diyorlar ama deneyimin faturasını ödemek istemiyorlar. Hayatlarını kazanmak için eğitim alıyorlar ama yaşam ustası olmayı bilmiyorlar. Bu nedenle de, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorlar, hiç yaşamamış gibi ölüyorlar.'
Hayat elimi tuttu sıkı sıkı. Bir süre sessiz kaldık, bir şey konuşmadık. Sonra derin bir nefes aldım. Ona, insanların neleri öğrenmelerini istediğini sordum.
Hayat yanıtladı:
'Hiç kimseyi seni sevmeye zorlayamayacağını, yapabileceğin tek şeyin seni sevmelerine izin vermelerini isterdim. Affetmenin affederek öğrenilebileceğini öğrenmelerini isterdim. Başkalarıyla kendilerini kıyaslamamayı öğrenmelerini isterdim. İki insanın aynı şeye bakıp farklı şeyleri görebileceğini öğrenmelerini isterdim.'
'Zengin insanın en çok şeye sahip olan değil, en az şeye ihtiyaç duyan insan olduğunu öğrenmelerini isterdim. Bir sevecen yüreği derinden yaralamanın bir anda olduğunu; ama iyileştirmenin çok uzun sürdüğünü öğrenmelerini isterdim. Hayata pozitif bakmanın yaşama sevincini bir kat daha artırdığını öğrenmelerini isterdim…''
Hayat derin bir nefes verdi. Hayatın nefesi kelimelere dönüştü.
'Söylediklerimi yüreğine kaydet'' dedi. Söylediği cümleyi yüreğime kaydetmiştim…
'Başkalarını affetmek yeterli değil, kendini de affetmeyi öğren'.
Yüreğim kuş gibi hafiflemişti. Son olarak bir soru daha sordum:
''Hayat benden ne istiyorsun?'' dedim usulca…
Bütün odayı beyaz bir ışık kaplamıştı ve Hayat yanıtladı.
'Senin kendin olmanı istiyorum, yoksa başkası olurdun. Sana bugün ihtiyacım olduğunu bil, yoksa bugün benimle olmazdın. Kendi eşsizliğini ve biricikliğini bil; çünkü ben kendimi tekrar etmeyecek kadar yaratıcı ve zenginim. Ve gerçekten TEK değerli olanım. Değerimi bil.'
(alıntı)
* * *

FIKRA:

Morgdaki Cesetler
Savcı, morgdaki üç cesedi incelemek üzere gelmişti. Birinci ceset sırıtıyordu. Savcı nedenini sordu.
-'Milli piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmış, sevincine dayanamamış, kalp krizi geçirip ölmüş' dediler.
İkinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu:
-'Bu neden sırıtıyor?'
-'Bunun da oğlu doğmuştu. Sevinçten kalbine yenik düştü'.
Üçüncü ceset Temel'in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu.
-'Bu neden oldu?' diye sordu savcı.
- 'Efendim, buna yıldırım çarptı'.
- 'Peki, neden sırıtıyordu?'
- 'Fotoğrafını çekiyorlar sanmış'.
* * *