Dünkü yazıyı yazarken aklıma geldi...
Eskişehir olarak kıyaslandığımız yerlerden biri de İnegöl...
Hani şu köftesi ve mobilyasıyla meşhur olan, Bursa'nın İnegöl ilçesi...
Söylenenlere bakılırsa, yıllık ihracatı Eskişehir'den fazlaymış...
Olabilir, bizce bir sakıncası yok...
Ama iş, Eskişehir'i eleştirmek ya,
O açıdan, ballandıra ballandıra dile getiriliyor...
Bu konuda da suçu yine yerel yönetimlere atmak için, 21 yıllık iktidar olduklarını unutup, Eskişehir'deki mobilya sektörünün neden gerilediğini, hatta yok olma noktasına gelmesinden yerel yönetimleri sorumlu tutanları kast ediyorum...
************************
Kendi abim de olmak üzere, sülalesinde birçok mobilyacı esnafı olan biri olarak, Eskişehir mobilyasının o şaşalı dönemlerini hatırlıyorum...
Çünkü birçok şeye tanıklık etmişliğim vardır...
Aşağı yukarı 40-45 yıl önce, okul tatillerinde ve hafta sonları abimin mağazasında çalışırdım...
O dönemde, Eskişehir'den Ankara'ya günde, Eskişehir'de üretilmiş belki 10, belki 15 kamyon formika mobilya gönderilirdi...
Formika mobilya götüren kamyonlar oradan diğer mobilya türlerinden getirirlerdi...
İnanılmaz bir hareketlilik vardı... O kamyonlarla defalarca Ankara-Siteler'e gidip gelmişliğim vardır...
Sözünü ettiğim yılların biraz daha öncesinde, kısa adı EMİSTAŞ olan, Eskişehir Mobilya İmalatçıları Sanayi Ticaret Anonim Şirketi isimli bir şirket vardı...
Bu şirketin onlarca ortağı vardı... (Belki çok daha fazla...)
Amaç, bir araya gelip daha güçlü bir yapı oluşturmak, mobilya sektöründe daha çok söz sahibi olmaktı...
Nedenini, bu sektörün içinde olanlar çok iyi biliyorlardır elbette ama bu oluşum uzun soluklu olmadı, olamadı...
Sonrasında üniversite nedeniyle Eskişehir'den ayrıldım ve mobilya sektörünün gelişimini takip edemedim...
İşte o yıllarda özellikle Kayseri'de büyük fabrikalar kuruluyor ve mobilya alanında sayısız yatırım yapılıyor, yeni yeni markalar ortaya çıkıyordu...
Mobilya üretimi artık fabrikasyon modeline evrilmişti ve tek merkezde üretilip tüm ülkeye gönderiliyor, hatta yurt dışına ihracat yapılıyordu...
Eskişehir mobilya sektörü ise, önce duraklama dönemine girmiş ardından hızla gerilemeye başlamıştı...
İnegöl'deki gelişimi takip etmek de mümkün olmuyordu...
Bugün İnegöl'e gittiğinizde bir günde bir caddenin bir tarafındaki mağazaların tümünü gezmeye vaktiniz yetmez...
Elbette Ankara Siteler'i ve İstanbul'u saymıyorum bile...
************************
Peki Kayseri, İnegöl mobilya sektöründe böylesine büyük atılımlar yapabildi de Eskişehir neden yapamadı?
Acaba iğneyi önce kime batırmak gerekli?
Buradaki duraklamanın ve gerilemenin asıl sorumluları kimler?
Acaba kimler, neden bir araya gelip büyük ortaklıklar kuramadıkları için sektör bitti?
Kayseri ve İnegöl'dekiler neden başardılar da Eskişehir'dekiler başaramadı?
Yunus Emre Caddesi ile Tabakhaneler'e sıkışıp kalmalarının sorumlusu acaba kim?
Sorumlusu iktidar olabilir mi?
Ya da yerel yönetimler?
Yoksa, yoksa;
Mobilyacı esnafının ta kendisi mi sorumlu?
Ticari ortaklık kültürü ve alışkanlığı hemen hemen hiç olmayan,
'Azıcık aşım, ağrısız başım' mantığıyla hareket etmeyi seven,
Mobilya üreterek ve satarak kazandığı parayla hep başka sektörlere yatırım yapan mobilyacılar olabilir mi bu işin sorumlusu?
************************
Bugün Eskişehir'de mobilya sektörünün neredeyse yok olma noktasından en muzdarip olanlar yine kendileri...
Ama sektörün bu hale gelmesinin sorumlusu da kendileri...
Yani,
Bu bir paradoks...
Kehanetin peşinden giderken, kehaneti gerçekleştirmenin bir yolu...
Eskişehir'den ETİ gibi, SARAR gibi ülkece bilinen, tanınan bir mobilya markası çıkaramayanlar kimler?
İktidar mı, yerel yönetimler mi,
Yoksa?
Yoksa ta kendileri mi?