Türkiye çapında yapılan bir ankette, her kentte en çok tutulan futbol takımı sorulur.

İki kent hariç, tüm kentlerde üç büyüklerden biri 'birinci' çıkar.

Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş

Bursa'da timsahlar Galatasaray'ı tercih ederken, Sivas'ta yiğidolar Fenerbahçe der…

Bir, Trabzonlular kendi kentlerinin takımını söyler.

Tabii ki, bir de…!

Eskişehirliler 'Es Es' der.

***

Merhum Cem Atabeyoğlu, Eskişehirspor'un kuruluş yıllarında güzel bir cümle kurmuştu:

'1965 ilkbaharında Porsuk çayı kenarında gelincik gibi bir çiçek açıverdi.'

Siyah-kırmızı bir çiçek. Bir gelincik…

***

Bu kentte, her sokakta siyah-kırmızı bir bayrak dalgalanır ve her arabanın ön camında veya arka camında, ya da iç aynasında bir 'Es Es' amblemi gülümser.

Eskizini Aziz Bolel yapmıştı 'Es Es' ambleminin.

Bir fabrikada teknik ressam olan Süleyman Vapur da çizimini gerçekleştirmişti.

Amblem bir kağıda değil, Anadolu'nun ortasında bir futbol vahası gibi yükselecek bir kentin yüreğine çizilmişti.

Kuşaklar geçse de genetik bir özellik olarak babadan oğla, toruna aktarılan bir 'Es Es' amblemi ve aşkı…

***

Amblemin ortasında üç yıldız bulunur.

Eskişehirspor adı verilen devasa ve efsane yapının temeline konulan üç ayaktır, üç yıldız.

Kendilerini tarihe gömerek Anadolu'da futbol devrimi yapacak efsane bir kent takımını oluşturan, kentimizin üç güzide amatör takımını temsil eder üç yıldız:

Akademi Gençlik, Eskişehir İdmanyurdu, Yıldıztepe

***

Siyahın yanına kırmızı koyduk.

Kentin ileri gelenlerine, Eskişehirspor'un kurulması için günlerce dil döken, teşvik eden, yardımcı olan Federasyon Başkanı Orhan Şeref Apak Bey'e bir vefa borcu hissedildi. Apak, yıllarca siyah kırmızı renklere sahip Gençlerbirliği'nin başkanlığını yapmıştı.

Yönetim toplantılar yaparken, Nafiz Yazıcıoğlu bir kitapçıdan aldığı 5 Haziran 1965 tarihli Paris Match dergisinin 843. sayısını çıkardı ortaya. Kapakta Fransa Kupası'nı kazanan Rennes takımının sevinç fotoğrafları vardı.

Simsiyah ve kıpkırmızı renklere vuruldu herkes. Vurgunluk koca kente yansıdı. Bu aşk 50 yıldır sürüyor.

Orhan Şeref Apak, sadece üç büyük kent takımlarından oluşan Milli Lig'i Anadolu'ya yaymak istiyordu. Milli Lig'teki ilk kent takımı Es Es oldu. (Maçlarını Ankara'da oynayan Adana Demirspor'u saymıyorum.)

Birçok kent takımı 64-68 arasında kurulmuştur. Hemen yarısının rengi, özendikleri Es Es gibi siyah-kırmızı olmuştur. Bir kenti renklerine boyayan Es Es; futboluyla, başarısıyla, taraftarıyla Anadolu'yu da siyah-kırmızıya boyadı.

Kızlarımız ve delikanlılarımız bir başka özen gösterirdi giyinirken, siyah ve kırmızı kombinasyonuna.

Mahalle terzileri, siyah-kırmızı bez şeritleri yan yana diker, her sokak başında bir Es Es bayrağı dalgalanırdı.

Örülen kazakların, atkıların siyah-kırmızı olması için annelere diller dökülürdü saatlerce.

Rastgele boyayla siyah-kırmızıya boyanmış atletleriyle, sokaklarda top peşinde koşardı çocuklar.

***

'Futbol sadece futbol değildir.'

Bu kent futbola çok şey verdi, futbol da bu kente…

Son günlerde Es Es zor durumda. İnce boynu eğilmiş, yaprakları büzüşmüş gelincik gibi. Çok kentte başarısız takımın maçına seyirci gitmez. Eskişehirspor seyircisi başkadır, her zaman tribünleri doldurur. İyi günde de, kötü günde de…

Bu zor günler geçer.

Porsuk kenarında açan gelincik, çayın suyuyla yeniden doğrulacaktır.

Porsuk, Eskişehir'dir.

Bu amblemin aşkına, renklerin asaletine tutkumuz var.

Üzüleceksek de, sevineceksek de yine el ele olalım.

'Es Es' bizim, biz 'Es Es'iz.