17 günlük kapanmada binlerce çiftçi mağdur oldu. Eskişehir Sarıcakaya ilçesinde satılamayan kasalarca yeşillik çöpe döküldü.

Üreticinin büyük emekler sarf ederek ürettiği ürünler, pazarların kapalı olmasından dolayı çürüyünce ya çöpe döküldü ya da hayvanlara yem olarak verildi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet kabinesi, 17 günlük tam kapanmayı hayata geçirme kararı aldı.

Alınması kesinlikle doğru.

Geç bile kalınmıştı.

Ama kapanmadan dolayı kimlerin zarar göreceği hiç düşünülmemiş.

Kapanmadan dolayı kimlerin mağdur olacağı hiç akla gelmemiş.

Yalnızca 'Kapatalım' denilmiş.

Bunu da apar topar uygulamaya koydular.

Nasıl 'tam kapanma' onu da anlamış değilim.

İnsanlar ellerini kollarını sallaya sallaya sokaklarda cirit atıyor.

Parklarda insanlar çoluk çocuk geziyor.

MİLYONLARCA ZARAR VAR

Günlerce Akdeniz ve Ege'deki sebze-meyve üreticilerinin sorunları TV'lerin ve yaygın basının manşetlerinden günlerce düşmedi.

Üretcilerin tüketim olmadığı için ürünleri ağaçların dallarında veya tarlalarda kaldı.

Zamanında toplanamadığı için de çürüdü.

Eskişehir'de de benzer durum yaşanıyor.

Sakarı Vadisi İç Anadolu'nun özellikle sebze ambarı.

Bu vadi de üretilen yeşillikler başta İstanbul, Ankara olmak üzere birçok şehre gönderiliyor.

Bu sayede üretciler de emeklerinin karşılığı olan ve yaşamlarını idame ettirecek para kazanıyordu.

Tüm Türkiye'de uygulanan tam kapanmada semt pazarlarının kurulamaması Eskişehirli onbinlerce sebze ve meyve üreticisini mağdur etti.

Seracılıkla geçimini kazanan Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçelerinde roka, maydanoz, marul üreticileri satamadığı kasalarca yeşilliği çöpe dökmek zorunda kalan yüzlerce üretici, zararlarının devlet tarafından karşılanmasını talep ediyorlar.

Hüseyin Karabaş adındaki üretici, '17 günlük kapanma sürecinde maydanozu satamadık. Kestik çöpe attık. Rokamı satamadım. Haller de alan satan yok. Sadece 3 dönümlük seramda bu kapanmada 25 bin lira zararım var. Bu vadide onbinlerce dönüm bahçe, tarla var. Hiç destek yok. Ne yapacağımızı bilmiyoruz' diye yakınıyor.

Sarıcakaya'daki çiftçi Emrah Öz ise, 'Tam kapanmanın açıklandığı gün İstanbul Haline gönderdiğim 300 kasa roka çöpe gitti. Aynı tırda 5 bin kasa vardı. Sadece bizim değil, yüzlerce üreticinin milyonlarca liralık zararı var' diyerek mağduriyetlerini dile getirdi.

ZARARLAR KARŞILANMALI, MADDİ DESTEK VERİLMELİ

Sarıcakaya ve Mihalgazi İlçelerindeki ürettikleri ürünleri 'tam kapanma' nedeniyle ellerinde kalarak büyük maddi kayıplara uğrayan üreticileri Seralarında ziyaret eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 'Mihalgazi, Sarıcakaya bölgemiz Eskişehir'de seracılığın en fazla yapıldığı, İç Anadolu'nun Antalya'sı olarak bilinen bölge. 17 günlük tam kapanma sera üreticilerimizi olumsuz etkiledi. Haller kapalı, pazarlar açılmadığı için ürünler elde kaldı. Çöpe döküldü. Türkiye'nin neresinde olursa olsun kapanmadan olumsuz etkilenen tüm çiftçilerimizin zararları karşılanmalıdır. Üreticilerimize maddi destek sağlanmalıdır' çağrısında bulundu.

* * *

Bakalım Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Sarıcakaya ve Mihalgazili sebze ve yeşillik üreticilerinin uğradıkları mağduriyete kulaklarını tıkayarak sessiz mi kalacak? Yoksa CHP Milletvekili Çakırözer'in de belirttiği gibi, Türkiye'nin neresinde olursa olsun kapanmadan olumsuz etkilenen tüm çiftçilerimizin zararları karşılanacak mı?

* * *

ESKİŞEHİRSPOR YÖNETİMİ KAÇ FİDAN BAĞIŞLADI?

Dün Eskişehirspor Kulübün resmi internet sitesine girerek başlatılan, '1 milyon fidan 10 milyon gelir' kampanyasına göz attım.

Yazımı gazeteye baskıya gönderdiğim saatlerde kampanyaya 6 bin 680 kişi katılmış.

Bağışlanan fidan sayısı ise 41 bin 245.

Elde edilen gelir ise 824 bin 900 TL.

Siyah-Kırmızılı Kulübün yöneticilerinin kampanyadan beklentileri yüksek.

1 Milyon fidanın bağışlanacağından ümitliler.

Ama bugüne kadar bağışlanan fidan sayısına ve elde edilen gelire bakıldığında hedefe ulaşmayacağı görüntüsü veriyor.

HEDEFE ULAŞILMASI ZOR GİBİ GÖRÜNÜYOR

Ben kampanyanın başladığı ilk gün,'Hedefe ulaşılması çok zor' demiştim.

Birileri ise, 'Sen Eskişehirspor düşmanımısın' diyerek beni eleştirmişlerdi.

Ben 1955 doğumluyum.

Eskişehirspor ise 1965'de kuruldu.

10 yaşıma kadar tuttuğum bir takım veya kulüp yoktu.

Siyah-Kırmızılı kulüp kurulduğu günden beri de Eskişehirsporluyum.

55 yıldır Eskişehirspor Kulübünü kimler nasıl yönetti iyi kötü biliyorum.

Mesut Hoşcan ve Osman Taş'ın döneminde siyah-kırmızılı kulübü en kötü günlerini yaşadı.

Mustafa Akgören ile de başarısızlık adeta zirve yaptı.

Meşut Hoşcan iki yıl başkanlık yaptı.

İkinci yılında kulübü süper ligden düşürdü.

Mustafa Akgören döneminde de kulüp iki kez üst üste 1. Ligden düştü.

Bursasporlu bir taraftarın, Eskişehir de oynanan genç futbolcuların forma giydiği ve 5-1 kazandıkları maçtan sonra şu yorumu yapmıştı:

'Eskişehirspor'u iki sezonda iki kez ligden düşüren Eskişehirspor Başkanı ve yönetimi Guinness Rekorlar Kitabı'na alınmalı.'

Bu yoruma çok üzülmüştüm.

Bursasporlu taraftarlar bile siyah-kırmızılı kulübün başkan ve yönetimi ile dalga geçiyorlardı.

KAMPANYAYA YÖNETİM KURULU NEDEN KATILMIYOR?

Bu kampanyanın başarılı olması ve ilgi görmesi için yönetim kurulunun önce kendi başı çekmesi lazım.

Yönetim Kurulu üyelerinin kampanyaya desteğini görenlerde, 'Yönetim kampanyanın başarılı olması için önce kendileri destek vermişler. Bizlerde yönetime ve Eskişehirspor'a destek olalım' düşüncesi hakim olur.

Bugüne kadar Eskişehirspor Yönetim Kurulundan kampanyaya bir adet fidan bağışında bulunanı ben henüz duymadım.

Yaptılarsa bilgim yok.

Veya fidan bağışı yaptılar ise neden bağışçılar arasında isimleri yok?

* * *

Yazımın başlarında da yazmıştım.

Tekrar ediyorum.

'1 milyon fidan 10 milyon destek' kampanyasında hedefin tutturulması çok çok zor.

Hatta imkansız gibi.

Çünkü Eskişehirliler ve Eskişehirspor taraftarlarının Başkan Mustafa Akgören ile yönetime güvenleri kalmadı.

Sezon bitti.

Kulüpte daha hangi futbolcular kalacak, hangileri gidecek belli değil.

11 futbolcunun sözleşmesi bitti.

Birkaç futbolcunun dışında kendilerine önerilen rakamlarını beğenmeyenler imzaya sıcak bakmıyorlar.

Muhtemelen gidiciler.

Fidan Kampanyası da tutmadı.

Umud edilen dağlara kar yağdı.

Bu gidişle transfer tahtasının açılması da çok zor.

ACİLEN GENEL KURUL KARARI ALINMALI

Yönetim daha fazla vakit geçirmeden acilen 'Olağan üstü genel kurul' kararı almalı.

Aday çıkar mı, çıkmaz mı bilemem.

Çıkmasa da yaklaşık 1,5 sezondur görevdeler.

1,5 yılın hesabını verirler, yaşadıklarını anlatırlar.

Talipli çıkmaz ise de yollarına devam ederler.

En azından, 'güven tazelemiş' olurlar.

* * *

GİRESUNSPOR 44 A. DEMİRSPOR İSE 26 YIL SONRA 'SÜPER LİG'DE'

Pazar günü oynanan TFF 1. Lig maçlarıyla birlikte 2020-2021 sezonu bitti.

Son haftalar çok çekişmeli geçti.

Adana Demirspor, Giresunspor ve Samsunspor Pazar günü oynadıkları son maçları 3 puanla tamamladılar ve 67 puana ulaştılar.

İkili averajlara göre Adana Demirspor ve Giresunspor'un Samsunspor'a karşı üstünlükleri vardı.

Adana Demirspor ve Giresunspor ligi 1 ve 2. Sırada tamamlayarak 'Süper Lige' doğrudan 'merhaba' dediler.

Samsunspor ise umudunu oynanacak 'play-off' maçlarına bıraktı.

26 yıl sonra yeniden Süper Lig'e 'merhaba' diyen dost ve kardeş kulüp Adana Demirspor ile 2016-17 sezonunda play-off'un yarı final maçında Eskişehirspor'un elediği ve tam 44 yıl sonra özlemi çektiği 'Süper Lige' yeniden yükselme başarısını gösteren Giresunspor Külüplerini kutluyor ve önümüzdeki sezon başarılar diliyorum.

PLAY-OFF MAÇLARININ TARİHİ AÇIKLANMADI

TFF 1. Lig'de bugün oynanan 34. hafta maçlarının ardından normal sezonu 3, 4, 5 ve 6. sırada tamamlayan takımlar play-off müsabakaları oynamaya hak kazandı. Lig statüsüne göre ilk maçlar 5. ve 6. bitiren takımların sahasında oynanacak.
Buna göre; play-off'ta lig üçüncüsü Yılport Samsunspor ile lig altıncısı Altınordu, lig dördüncüsü İstanbulspor ile de lig beşincisi Altay eşleşti.

Maçların oynama tarihleri henüz belirlenmedi.

ZİRAAT KUPASI FİNAL MAÇINA SEYİRCİ ALINACAK

Fraport-TAV Antalyaspor ile Beşiktaş arasında Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu'nda 18 Mayıs Salı günü oynanacak Ziraat Türkiye Kupası finaline stat tribün kapasitesinin üçte 1'i oranında seyirci alınacak.

Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yapılan açıklamada, seyircilerin final müsabakasını güvenli bir şekilde izlemeleri için gerekli tüm sağlık tedbirlerin alınacağı, detayların ise ayrıca açıklanacağı belirtildi.

Söz konusu uygulama sadece Zıraat Türkiye Kupası finali için geçerli olacaktır.

* * *

MUZAFFER HOCA'DAN ELEŞTİRİ

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Akciğer ve Plevra Kanserleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, sosyal medya hesabında, 'tam kapanma' uygulamasını eleştirmiş.

Muzaffer Metintaş'ın paylaşımı şöyle:

'Tuhaf günler yaşıyoruz. Tam kapanma mı, açılıp-kapanma mı, yarım açılma mı yoksa yarım kapanma mı, sokağa çıkma kısıtlaması mı yoksa çıkmama kısıtlaması mı?

Sağlık öncelikli bir karar değil bu, çok açık.

Ekonomik öncelikli bu karar açıktır ki döviz ihtiyacı için tek çare turizm gibi düşünüldüğünden alınmış.

Aşı da yok. Ama yok demek de yok!

Ne oluyor Türkiye'ye?

Böylesi tuhaf bir uygulama ile ne koronavirüs önlenebilir ne de turizm canlandırılabilir.'

* * *

Muzaffer Hoca'ya hak vermemek mümkün değil.

İlginç bir uygulama.

Birkaç gün önce bir TV kanalında Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Prof.Dr. Mehmet Ceyhan Hoca'da benzer eleştirilerde bulunmuştu.

'Tam kapanma böyle olmaz. Avrupa ülkelerinde de tam kapanma uygulandı. Bu süre içerisinde her yer kapandı. İnsan hareketliliği durdu. Bizde ise 'tam kapanma' diyorsunuz ancak Marketler, bakkallar, manavlar açık. Fabrikalar üretim yapıyor. Resmi Kurumlar kısıtlı da olsa hizmet veriyor. Bunun adı tam kapanma değil' demişti.

* * *

Sözde; 'tam kapanma'.

Ama cadde ve sokaklara baktığımızda normal günden çok farklı değil.

İnsanlar elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor.

Araçlar vızır vızır gidip geliyor.

Dün bir markete girdim.

İçeride olması gereken insan sayısından belki de iki katı vardı.

Kasa önlerinde uzun kuyruklar.

Bu durumda vaka sayısı nasıl azalacak?

Doğrusu merak ediyorum!

* * *

Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir

Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.

Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi birşey yapmiş olmak için bunu Haci Bektaş Veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergahlar ayni zamanda aşevi islevi görüyordu.)

Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli, 'Helal değildir' diye bu kurbanı geri çevirir.

Bunun üzerine adam mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlana'ya anlatır,

Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş oldugunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar.

Mevlana şöyle der:

-'Biz bir karga isek Haci Bektas Veli bir şahin gibidir. Öyle her leŞe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.'

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş'ın dergahına gider ve Hacı Bektaş Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli'ye sorar.

Hacı Bektaş da şöyle der:

- 'Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.'

(alıntı)