Öğretmenlik mesleğini kariyer basamaklarına ayıran Öğretmenlik Meslek Kanunu 14 Şubat 2022'de Resmi Gazete'deyayımlanarak yürürlüğe girmişti. MEB,12 Mayıs 2022 tarihindeAday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği'ni de yayımlayarakkariyer basamakları ile ilgili sınavın şekli ve esaslarını duyurdu. Ancak, MEB'in 'müjde' olarak duyurduğu kanun ve yönetmelik eğitim iş kolundaki sendikaları ve öğretmenleri sevindirmedi.
BU YÖNETMELİK UYGULANAMAZ!..
Eğitim iş kolunun üç büyük sendikası Eğitim-Sen, Eğitim-İş ve Türk Eğitim Sen ilgili yönetmeliğin iptali içinyargıya başvuracaklarını duyurdular. Zaten, Öğretmenlik Meslek Kanunu, CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne taşınmıştı.
Anayasa Mahkemesi,25 Nisan 2022 tarihinde davanın esastan incelenmesine karar vermişti.Buna rağmen MEB,Anayasa Mahkemesi kararını beklemeden sınav takvimini açıklayarak işlemleri başlattı.
Anayasa Mahkemesinin kararı açıklanmadan, 1 Haziran 2022 tarihinde başlayacak olan sınav takviminin uygulanmasının son derece yanlış olduğu düşünülüyor. Anayasa Mahkemesi, kanunu iptal ederse geriye dönük uygulama yapılamayacağı için büyük sorunlar yaşanacaktır.(17 yıl önce yaşananlar tekrar yaşanabilir...)
NEDEN BU YÖNETMELİĞE KARŞILAR?
Farklı sendikaların, Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği'nde karşı oldukları ortak konular oldukça fazla.Bu noktalara kısaca değinecek olursak;
-Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin yönetmeliğin 'eğitim paydaşlarından alınan görüşler' doğrultusunda oluşturulduğu iddia edilse de, bildirilen görüş ve eleştirilerin hiçbirinin dikkate alınmadığı anlaşılıyor.
-Öğretmenlerin özlük haklarına dair tüm yetkinin Milli Eğitim Bakanlığı'nın çıkaracağı yönetmelikler düzeyine indirileceği iddiası bu yönetmelik ile somutluk kazanmıştır.
- Çalışma rejiminin anayasal ve yasalar ile güvence altına alınmış esasları yönetmelik ile devreden çıkarılmış olup, Anayasa'nın 7. maddesinde yer alan 'yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi' de açıkça ihlal edilmiştir.
-1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun43. Maddesi 'Öğretmenlik; devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.' tanımlamasına rağmen ilgili yönetmelik,öğretmenlerin üniversite diplomaları ve aldıkları eğitimi adeta yok saymaktadır.
-Öğretmenler arasında halen var olan, kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen ayrımlarına 'uzman öğretmen' ve 'başöğretmen' gibi yeni statülerin eklenmesi, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısının öğretmenleri de içerecek şekilde pekiştirilmesi anlamına gelmektedir.
-Aynı işi yapan öğretmenler arasında, sırf farklı kariyer basamaklarında yer almalarından dolayı hiyerarşi ve statü ayrımları yaratılarak 'eşit işe eşit ücret' ilkesi yok sayılmaktadır.
- Adaylık sınavının kaldırılması ve sınavın işlevinin bir değerlendirme komisyonuna devredilmesi, öğretmenlerin adaylığının kaldırılmasında sık sık gündeme gelen mülakat uygulamasının benzerinin gündeme gelmesi, bu konuda ayrımcı uygulamaların yaşanmasının önünü açacaktır.
-Öğretmenlerin adaylık sürecini yürütecek olan komisyonun, öğretmen adaylarının mesleğe devam edip etmemesine karar verecek olması, aday öğretmenler açısından son derece tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarabilecektir.
- Adaylığın kaldırılması, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik gibi kariyer basamaklarını 'kademe ilerleme ve aylıktan kesme cezası almamış olmak' koşuluna bağlamak, eğitim emekçilerini sendikal örgütlenmeden uzak tutmaya, yanlış uygulama ve tutumlara itiraz etmemeye yönelik tehlikeli bir adımdır.
- Sınav, sadece bilgiyi ölçer, oysa öğretmenlik aynı zamanda bildiğini aktarma mesleğidir. Bu nedenle sınavla öğretmen kariyer planlaması yapılamaz.
-Öğretmenlik mesleği aynı kanunda da belirtildiği gibi uzmanlık mesleği olup uzman/başöğretmen unvanları oluşturmak yerine tüm öğretmenlere kıdemine göre ek ödemelerin koşulsuz ödeneceği bir düzenlemenin yapılması şarttır. Öğretmenlik mesleğinin öğretmenlikten öteye unvana ihtiyacı yoktur.
SONUÇ OLARAK..
Öğretmenler,2005'te yayımlanan Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği ile 17 yıl süren; eşit işe eşit ücret ilkesine aykırı, iş barışını bozucu, adalet ve güven duygusunu ortadan kaldıran, hem mali hem özlük haklarında kayıplar yaratan bir karmaşanın içine atılmışlardı.
Bu gün yeniden gündeme gelen 12 maddelik (!) Öğretmenlik Meslek Kanunu ileAday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği'niniçeriğine bakıldığında 17 yıldır yaşananlardan hiç ders alınmadığı anlaşılıyor. Üstelik,yasal süreç devam ettiği halde sınav işlemlerinin inatla sürdürülmesinin eğitim dünyasını yine uzun yıllar sürecek bir karmaşaortamına sürükleyeceği ve eğitim emekçilerininyine mağdur edileceği şimdiden bellidir…